Web sitemize hoşgeldiniz, 08 Eylül 2024
Beğen 2

Abdullah Yurdakul-Bişnev Ez Ney

Bişnev ez ney çün hikâyet mî küned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned
(Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun nevâsı ayrı­lık hikâyesidir.)

Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend
(“Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.”)

Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk
(“İştiyak derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyla şerha şerha olmuş bir kalb isterim.”)

Herkesî kû dûrmand ez asl-ı hiş
Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş
(“Aslından, vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamânı tekrar arar.”)

Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem
(“Ben her cemiyette, her mecliste inledim, durdum. Bedhâl ( Kötü huylu ) olanlar da, hoşhâl ( iyi huylu ) olanlar da düşüp kalkdım.”)

Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
Vez derûn-i men necüst esrâr-i men
(“Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı.”)

Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist
Lîk çeşm ü gûşrâ an nûr nîst
(“Benim sırrım, feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.”)

Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst
(“Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin, rûhu görmesine ruhsat yoktur.”)

Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
Her ki în âteş nedâred nîst bâd
(“Şu ney’in sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun”)

Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd
(“Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir.”)

Ney harîf-i herki ez yârî bürîd
Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd
(Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri, bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi —yânî, vuslata mânî olan perde­lerimizi — yırtmıştır.)

Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd
(Ney gibi hem zehir, beni panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür?)

Ney hadîs-i râh-i pür hun mîküned
Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned
(Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eyler.)

Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst
(Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mânevviyâtı idrâk etme­ye de bîhûş olandan başka mahrem yokdur.)

Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
(Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikdi, O günler, mahrûmiyetden ve ayrılıkdan hâsıl olan ateşlerle arkadaş oldu -yâni, ateşlerle, yanmalarla geçdi.)

Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist
(Günler geçib gittiyse varsın, geçsin. Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen var ol!)

Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd
(Balıkdan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da rızkı gecikdi.)

Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
(Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar. O halde sözü kısa kesmek gerekdir vesselâm.)


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.