Zafer Şık-Şiraze
Ve sen Şirâze
kalbimin kırmızısı…
nereye baksam siyah
nereye gitsem alaca hicran ve ah
sen Şirâze
kasvetli dağlara bile sulusepken sevda
kirlenmesin diye beyaz çizgilerimiz
Kabe kılmıştın bir mümin kalbini bize
her şey seninle sermest Şirâze
yer ve gökte bir coşku bir neşe
bin yıllık hasretiyle bir yılan telaş içinde
mağarada bir çift güvercin
ve bir örümcek güneşi saklamak için
yaşlı bir rahip yıllarca oniki yaşında
bir çocuğu bekliyordu
bir baba açmış ellerini semaya dua ederken
bir kardeş kutsal neşidelerle
kanatlanıyordu göklerin göğüne
bir annenin en güzel düşü
yıldızlar içinde bir yıldız ve ayın on dördü
bütün aşkların nihayetinde beklenilen
o sendin Şirâze
tek şeritli dünya
gidenler dönmeyecek
sen dönmeyeceksin bir daha
ve dönmeyeceğini bile bile
uzak zamanların son rıhtımında
kimseyi değil
kimsesizliğimi bekleyecektim sensizliğin duldalığında
bir hercai, bir lale ve kırmızı güller
ki Şirâze, baktığım her şeyi sana benzetecektim
sonra nisan coşkusuyla bir pazartesi
bütün maviliklerimle sana gelecektim
oysa sen Şirâze
çoktan çekip gitmiştin aramızdan
son perdeler indi
varlığından yoksun çağın koridorlarında
yokluğun yoksulluk olarak yetti bana
oysa bir Ebu Bekir ağlayacaktı içimde
kabullenmeyecektim gidişini
bir Faruk gibi kükreyecektim
öylesine bir suskuyla değil
Uhud gibi titreyecekti gönlümün hücreleri
bîzar olacaktım
Osman gibi utanacaktım yokluğunun her nefesinde
gök kubbenin altında bir uğultu, bir hengame
ve ben kırıp döktüğüm, yıkıp geçtiğim
gençliğin buyurgan efsunuyla
nedense suskunluğum hep sana
bıraktığın gibi kalamadım, kalamadık Şirâze
en çoğuyla sensizliği hakkettik
ondört asırlık bir özlem tufanında
seninle başlayacaktım herşeye
bir elif gibi akacaktım sana
ve uğruna ölünecek sevdayı
bir Üveys gibi yaşatacaktım içimde
oysa sen, sana ait ne varsa alıp gitmiştin Şirâze
herdem sensizlik çöreklenir üstüme
bir süngü aniden saplanır böğrüme
bir Hamza sessizliğinde dilim
kalbim Hayberde aslan pençesi
ve atılmışlığım sevgisizlik çölüne
oysa bütün sürgünlüklerim sana Şirâze
hadi tut ellerimizden bırakma
yeniden bir hurma kütüğü gibi
ağlasın seni kalbimiz
ve yürümek saadet kervanıyla Hiraya
sen gönül mahzenimde zemzem
sen en güzel söz, naz, niyaz ve berceste
sen Şirâze bulduğum bir kevser
Şirâze sen bir mavera
sana susadı kainat
sana ram kâf ve nûn
Şirâze biz aşk dehlizinde deli divane
biz Şirâze en çoğuyla mecburuz sana.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.