Abdullah Yurdakul-Bişnev Ez Ney
Bişnev ez ney çün hikâyet mî küned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned
(Şu ney’in nasıl şikâyet etmekte olduğunu dinle. Onun nevâsı ayrılık hikâyesidir.)
Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend
(“Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.”)
Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk
(“İştiyak derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyla şerha şerha olmuş bir kalb isterim.”)
Herkesî kû dûrmand ez asl-ı hiş
Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş
(“Aslından, vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamânı tekrar arar.”)
Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem
(“Ben her cemiyette, her mecliste inledim, durdum. Bedhâl ( Kötü huylu ) olanlar da, hoşhâl ( iyi huylu ) olanlar da düşüp kalkdım.”)
Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
Vez derûn-i men necüst esrâr-i men
(“Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki esrârı araştırmadı.”)
Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist
Lîk çeşm ü gûşrâ an nûr nîst
(“Benim sırrım, feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.”)
Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst
(“Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin, rûhu görmesine ruhsat yoktur.”)
Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
Her ki în âteş nedâred nîst bâd
(“Şu ney’in sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun”)
Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd
(“Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir.”)
Ney harîf-i herki ez yârî bürîd
Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd
(Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri, bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi —yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi — yırtmıştır.)
Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd
(Ney gibi hem zehir, beni panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir şeyi kim görmüştür?)
Ney hadîs-i râh-i pür hun mîküned
Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned
(Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eyler.)
Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst
(Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mânevviyâtı idrâk etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yokdur.)
Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
(Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikdi, O günler, mahrûmiyetden ve ayrılıkdan hâsıl olan ateşlerle arkadaş oldu -yâni, ateşlerle, yanmalarla geçdi.)
Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist
(Günler geçib gittiyse varsın, geçsin. Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; hemen sen var ol!)
Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd
(Balıkdan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da rızkı gecikdi.)
Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
(Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar. O halde sözü kısa kesmek gerekdir vesselâm.)
Tuncay Özbey
Sitemizde sanatçıya ait toplam 22 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.