Abdullah Tamamlar-Agazı Kitab
Söyle ey gûyende-i esrâr-ı Hakk
Çün tulû’ itdi sana envâr-ı Hakk
Kenz-i mahfînin dilidir bu zebân
Depret anı kim demidir bu zamân
Oku seyrinden ol a’lâ serverin
Ol hümâ-yi kuds ü ol cân-perverin
Nereden geldi niye geldi o şâh
N’eyledi yâ kanda tulundu o mâh
Hoş ‘ayân et bize sözün aslını
Kıl mübeyyen faslını vü vaslını
“Küntü kenz”in mahzeninden feth-i bâb
Eyleyüp tâliblere kaldır nikâb
Bu hazâin dürlerinden kıl nisâr
Bî-nevâ alsın nevâle sad hezâr
Söylegil şîrîn kelâm ile nükât
Senge çalsın kûzerin kand-ı nebât
Kanda kim sultân-ı kevneyn ola yâd
Düşe her hüsn ehline anda kesâd
Bûy-ı zülfünden yiter bize hemîn
Bitmesin sünbül benefşe der-zemîn
Sâye-i tûbâsı besdir ümmete
Düşmesin serv ü sanevber zahmete
Söyleyen Mevlûd-i Şâh’ın mağzını
Açmasın tûtî vü bülbül ağzını
Bu sözün katında sıyt-ı bülbülân
Pîşe-i cehl içre sıklıkdır hemân
Dinle benden söze âgâz edeyin
Evc-i ma’nâ içre pervâz edeyin
Vahdet-i mahzında iken ol İlâh
Yoğ idi bu fevk u taht u kûh u gâh
Bahr-i vahdetteydi ol dürr-i yetîm
Yoğ idi kesretden âvâz ey selîm
Vahdet-i zâtında idi hep şuûn
Dahi munzam olmamışdı kâf u nûn
Yoğ idi evsâf-ı esmâdan nişân
Dinlegil anın zuhûrundan beyân
‘Âşıkı yoğ idi ma’şûk var idi
‘Andelîbi yok ‘aceb gülzâr idi
Diledi ol Hayy u Kayyûm u Kadîr
Ol tüvânâ ol Kerîm ü ol Münîr
Ol şuûnı birbirin izhâr ede
Vahdetine her biri ikrâr ede
Düzüle bu sâfilât ü ‘âliyât
Hâsıl ola cümle emr-i mümkinât
Yaşana dükkân ü bâzâr açıla
Her taraf bir nev’a gülzâr açıla
Sonradan gele bu şehrin hocası
Ya’nî insân-ı mükerrem nicesi
Kimisi tâlib kimi dellâl ola
Bey’ u bâzâr ola bir hoş hâl ola
Bu metâ’ı sanma kettân ü harîr
Bu metâ’-ı mârifetdir ey zarîr
Bu ticâret’çün gelipsin ey hoca
“Mâ halaktü’l-cinne”den oku hecâ
Ger bu söz denile tâ yevmi’l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb’e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Çün bilinmek diledi ol pâk zât
Ya’nî zâtından zuhûr ide sıfât
Rûh-ı pâk-i Ahmedî mir’ât ola
Mazhariyetde bu hem bi’z-zât ola
Buna mazhar ola ‘ayn-ı mümkinât
Biline “el-hakku minnî”den nükât
Yaradılmamışdı eşyâdan vücûd
Pes temevvüc eyledi deryâ-yı cûd
Yemm-i cem’a çün irişdi bu eser
Sâhil-i farka bırakdı bir güher
Bir güherdir ol ki Nûr-ı Kibriyâ
Âşikâre olur andan ibtidâ
Ahmed’in nûrunu evvel kıldı vâr
Zât-ı nûrundan okurdu Girdigâr
Çünkü Nûr-ı Ahmedî buldu vücûd
İtdi ol dem Rabbisine beş sucûd
Beş sucûdu bize oldu beş namâz
Nâzı kogıl beş namâzı et niyâz
Rûh-ı Ahmed’den de rûh-ı enbiyâ
Yaradıldı cümleten buldu ziyâ
Enbiyâ ervâhı çün buldu zuhûr
Evliyâ ervâhı andan aldı nûr
Evliyâ rûhundan oldu mü’minûn
Böyle zâhir oldu sırr-ı kâf u nûn
Rûh-ı mü‛minlerden oldu âşiyân
Âşiyandan zâhir oldu kâfirân
Yaradıldı rûh-ı kâfirden nifâk
Ya’nî ervâh-ı münâfık oldu çâk
Gel teemmül eyle işbu san’ati
Kesrete geldikçe artar zulmeti
Bu misâli gör ki gitsin iştibâh
Nûr-ı âteşden olur dûd-ı siyâh
Rûh-ı insânîden ervâh-ı melek
Yaradıldı tâ ki zeyn oldu felek
Anın ervâhından oldu cinniyân
Cinnilerden oldu hep şeytâniyân
‘Âlem-i ervâhdan itdi iş güzer
Oldu bu milk ü melekût ser-be-ser
Hem nebâtât ü me’âdin oldu vâr
‘Unsuriyyât oldu dahi âşikâr
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.