Gel şefâ’at kıl dîzârını görem yâ Mustafâ
Boynum eğüben nazarında duram yâ Mustafâ

Sen Yûsuf Mısr’a sultân ben Zelîhâyam bugün
Yâ ne vaktin nûr-ı vaslına irem yâ Mustafâ

Bülbülem ‘aşkın elinden eylerem âh u figân
Vahdetin bâğında güllerin direm yâ Mustafâ

Hûb cemâlin şem’ine pervâneyem ey lutfu çok
Görsem envârını zârım artıram yâ Mustafâ

‘Aşk derdin câna pür-tâb eyledi bir zerrece
Gelmişem meydân-ı ‘aşka Mansûram yâ Mustafâ

Keşf kılsan sırr ile câna ledünnî ‘ilmini
Nicedir ‘âşıklarına gösterem yâ Mustafâ

Cân u dil dir ‘aşkın ile ‘âleme rüsvây olam
Nâmûs u ‘ârım şişesin ben sıram yâ Mustafâ

Gönlümü yağmaladı derdin beni kıldı fenâ
Her kimi görse gözüm seni soram yâ Mustafâ

Halk-ı ‘âlem hâlinin her birinin var bir işi
Rûz u leylî her dem işim ben direm yâ Mustafâ

Yüz karalığından âhar armağanım yok sana
Cân u dil her dem sana ider kerem yâ Mustafâ

Leylî yüzün hasretinden kalmadı sabr u karâr
Mecnûn oluban yolunda ben duram yâ Mustafâ

Cân fedâ olsun cihân şâh beği berri yoluna
Kal’a-i gevher-nigînden umaram yâ Mustafâ

Derdin urdu yüreğime şerha şerha yaralar
Sen şefâ’at merheminden vir saram yâ Mustafâ

Çâr-ı yârin zevkini keşf ideliden cânıma
Sırlarına çok senâlar iderem yâ Mustafâ

‘İzzet-i lutfundan irdi cân senin esrârına
Kimse bilmez kim bu dil ne söylerem yâ Mustafâ

Himmet eyle dü cihânın bâğına bend olmayam
Menzilim sana irincey’dek sürem yâ Mustafâ

Dir Sinân Ümmî kaçan kim vâsıl ola cân sana
Dü cihân zevki bana olsun harâm yâ Mustafâ

Ümmi Sinan