Adem Tuzcu-Bir Yalnız Savaşçının Ölümü
Erguvan bakışlı bir akşam üstü
bir büyük caddede vurdular beni
neon lambaları yeni yanmıştı
yanımdan insanlar geçiyordu
beyaz gömleğinde al kan lekesi
gittikçe büyüyordu sımsıcak
rüzgarlar ılıktı mevsim bahardı
erikler çiçek açıyordu
kurudu dudaklarım yandı yüreğim
yumdum avuçlarımı, tuttum çölleri
bir ıssız ormanda bir berrak gölden
ürkek ceylanlar su içiyordu
bir duvar dibine yattım upuzun
o mavi ışıkta kaldı gözlerim
göğsü kaba mor dağların başında
telaşlı kartallar uçuyordu
Sırat kadar keskin bir hayatın ortasındaydım.
Yüreğimde mutedil sevdaları, gözlerimde yarınları ve çözülmemiş sırları taşıyordum.
Yıldızsız gecelerin perde aralıklarından.
Ve bir mum aleviyle aydınlanan odalardan Fakülte kantinlerinden.
Otobüs duraklarından.
Gürültülü meydanlardan.
Ve inançlarımı boyadığım şehrin duvarlarından.
Bir gök gürültüsü gibi titreyip göğsümü kavgalara veriyordum.
Omzuma aldığım yük yığınların kurtuluşuydu.
İşte bu yüzden umutlarımı yuvasına sürülmüş bir mermi gibi yorulmadan, bıkmadan içimde taşıyordum.
Ağlamadan. Korkmadan. Ve aykırı yaşamanın bilinciyle gözlerimi kırpmadan.
Gülerek göğüsledim kurşunları.
Ben, ölerek yaşatmanın ne olduğunu yıllar önce önde gidenlerden öğrenmiştim.
Taze bileklerimi,
gök gözlerimi
ve içimi çoktan hazırlamıştım hırçın kavgalara.
Kaldırımlarda büyümüş biri için kaldırımlara yığılmak zor değildi.
Zor değildi cebinde kefen parası olmayan biri için herşeyi yüzüstü bırakmak.
Şimdi şimdi sağ ve sol omzumda yazılı olanlardan başka herşeyi ama herşeyi size bırakıyorum. Size.
Adem Tuzcu
Sitemizde sanatçıya ait toplam 42 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.