Çün irâde kıldı ol Rabbü’l-enâm (Sallû Aleyh)
(Yaratılmışların Rabb’i diledi) (O’na salât ediniz)
Kim Muhammed bula ikrâm-i temâm (Sallû Aleyh)
(Ki, Hz. Muhammed tam bir ikrâma nâil olsun) (O’na salât ediniz)
Biline Peygamber-i âlî cenâb
(Böylece, cömert ve şerefli Peygamber bilinsin)
Kavl ü fi’li nicedir ayn-ı kitâb
(O’nun söz ve davranışı, bence Kitab’ın ta kendisidir)
Yâd olunsun mu’cizât-ı Ahmedî
(Hz. Ahmed’in mûcizeleri anılsın)
Hoş bilinsün zât-i pâk-i emcedi
(O’nun şerefli ve temiz zâtı iyice ve güzelce bilinsin)
Mu’cizâtından biri mi’râcıdır
(O’nun mûcizelerinden biri de Mî’rac’dır)
Hazret-i Peygamber’i i’râcıdır
(Hakk’ın, Hz. Peygamber’i kendi katına yükseltmesidir)
Bir şeb idi kim dü-şenbihdi o şeb
(Bir gece idi, o gece Pazartesi gecesiydi)
Bir şeb idi gicelerden müntehâb
(O gece, geceler içinden seçilmiş bir gece idi)
Bir Burak al cennet-i a’lâmdan
(Yüce cennetimden bir Burak al)
Eyle âgâh Hazret-i ikrâmdan
(Ve sevgili Resûl’ümü bu ikram derecesinden haberdâr eyle)
Nice lûtfu nice ihsân eyleyem
(O’na pek çok lûtuf ve pek çok bağışta bulunayım)
Bana varan yolu âsân eyleyem
(Bana varan yolu kolaylaştırayım)
Bir Burak aldı cinandan ol melek
(O melek cennetlerden bir Burak aldı)
Geldi ol Sultân’e tesbîh iderek
(Tesbih ederek o Peygamberler Sultân’ına geldi)
İtdiler mi’râcı tebş’îr ol zemân
(Hz. Peygamber’e o vakit mi’râcı müjdelediler)
Doldi nûr ile zemîn ü âsümân
(Yeryüzü ve gökler nûr ile doldu)
Dîdi Cibrîl: “Yâ Muhammed Mustafâ!”
(Cebrâil dedi: “Ey Muhammed Mustafâ”)
Çok selâm eyler sana Rabbü’l-‘ulâ
(İşte sana yücelerin Rabb’i selâm eyler)
Dâvet eyler Zât-i pâkin Hazret’e
(Senin temiz zâtını kendi huzûruna dâvet ediyor)
Tâ ki Hazret îrişe ol devlete
(Ki böylece zâtınız o devlete ve saâdete erişmiş olsun)
Aşk ı hubb-i Zâtine kıldı salât
(O’nun zâtı sevgisi ve aşkına salât eyledi)
Es-salât ey mazhar-i Zât es-salât
(Salât olsun ey Hakk’ın tecellisine mazhar olan, salât olsun)
Es-salât ü ve’s selâm u aleyk yâ Habîb-Allah
(Sana salât ve selâm olsun ey Allah’ın sevgilisi)