Ah güzel İstanbul’a…
Eski yaraya…
Seher vakti kâğıt toplayan çocuklara…
Kürt böreğine…
Sabah ayazına…
Maden ocaklarına…
Kömür karasına…
Gönül yarasına…
Ekmek parasına…
Helal lokmaya…
Yokuşa Akan Sular’a…
İşçi Süleyman’a…
Alın terine…
Emekçilere…
Vazgeçmemeye…
Sıcak ekmek buğusuna…
Ve sana…

Keşkeye…
Yoksulluk İçimizde’ye…
Elbette Yetmişdokuzun kışına…
Yazlık sinemalara…
Seninle seyrettiğim aşk filmlerine…
Sensiz seyrettiğim ayrılıklara…
Yakalandığım yalnızlıklara…
Pazar sabahlarına…
Sen gidince üşümeye…
Çok üşümeye…
Hep üşümeye…
Jilet kesiğine…
Severek Ayrılalım şarkısına…
Ve sana…

Doğan görünümlü şahinlere…
Korsan gösterilere…
Bizimle birlikte üşüyen polislere…
Duvarlara yazdıklarıma…
Kahrolsunlara…
Kahrettiklerime…
İncire, zeytine…
Akşam güneşine…
Kurşun yarasına…
Yakılmış infazlara…
Arkadaş omzuna…
Seksenbir baharındaki darağaçlarına…
Gülce’ye…
Bahattin ağabeye…
Çiçek açan ıhlamurlara…
Vur Emri’ne…
Siyah Bere’ye.
Ve sana…

Son vapura…
Çiçekli gömleğe…
Menekşeye…
Cam Kırıkları’na…
Altmışbir İmpala’ya…
Sabahçı kahvelerine…
Ferdi Tayfur’a…
Gülden ablaya…
Kasımpaşa’ya…
Gençliğimin şarkılarına…
Döndürsene Beni Senin Yoluna’ya…
Merhaba gençlere…
Resimdeki Gözyaşları’na…
Ve sana…

Okul çıkışında beklemeye…
Ne Güzel de Duruyor Resmin Duvarda’ya…
Beni hiç farketmemene…
Hiç gelmemene…
Hep gitmelerine…
Şiirlere…
Suyun yanmasına…
Yalnızlığa…
Ağızdaki bakır tadına…
Sen olmayıncaya…
Cahit ağabeye…
Gözünü sevdiğimin Orhan Veli’sine…
Ve sana…

Sen Hep Beni Mazimdeki Halimle Tanırsın şarkısına…
Bir Akşam Ansızın’a…
Unutsana Beni’ye…
Mıh gibi aklımda tutmaya…
Unutamamaya…
Andolsun unutmamaya…
Ve hep ve hep sana…