Web sitemize hoşgeldiniz, 15 Kasım 2024
Beğen 3

Mustafa Demirci-Bir Büyük Kayıp

İbrahim’in duası kabul oldu. Arabistan’dan ve daha uzaklardan gelen hacılar tarafından getirilen zenginlikler Mekke’yi doldurdu. Büyük hac yılda bir kez yapılıyordu; fakat Kâ’be, Umre yapılarak yılın istenilen zamanında ziyaret edilebilirdi; bu ibadetler, İbrahim ve İsmail’in koyduğu kurallara göre şevk ve bağlılık içinde yapılmaya devam ediyordu. İshak’ın soyundan gelenler de, Kâ’be’yi İbrahim tarafından yapılan kutsal bir tapınak olarak ziyaret ediyorlardı. Bu onlar için Tanrı’nın var olan mabedlerinden sadece biri idi. Fakat yüzyıllar geçtikçe tek tanrıya olan ibadetin saflığı bozulmaya ve kirlenmeye başladı. İsmail’in soyundan gelenler, Mekke vadisine sığmayacak kadar çoğaldılar; uzaklara göç edenler bu kutsal tapınaktan taşlar alıp, Kâ’be adına onlara saygı gösterdiler. Daha sonraları, komşu putperest toplulukların etkisiyle bu taşlara putlar da eklendi; ve sonunda hacılar bu putları Mekke’ye taşımaya başladılar. Bu putlar Kâ’be’nin çevresine yerleştirildi, işte o zaman Yahudiler İbrahim’in tapınağını ziyaret etmemeye başladılar.
Putperestler, putlarının Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığını savunuyorlardı. Bu nedenle, Tanrı ile olan ilişkileri günden güne azaldı ve Tanrı onların hayatından uzaklaştıkça, âhirete olan inançları zayıfladı, sonunda çoğu ölümden sonraki yaşama inanmamaya başladı. Fakat gerçeği görebilenler için, onların Hak yoldan saptığını gösterir birçok delil vardı: artık Zemzem kuyusuna önem vermiyorlardı nerede olduğunu bile unutmuşlardı. Bunun asıl sorumlusu Yemen’den gelen Cürhümîler’di. Onlar Mekke’nin yöneticiliği görevini üstlenmiş, İbrahim’in soyundan gelenler de bunu kabullenmişlerdi, çünkü İsmail’in ikinci karısı bir Cürhümî idi. Fakat Cürhümîler her türlü adaletsizliği uygulamaya başladığında diğer kabileler onları Mekke’den kovdular. Cürhümîler ayrılmadan önce Zemzem kuyusunu doldurdular ve üstünü örttüler. Şüphesiz bunu intikam almak için kinlerinden yaptılar; fakat yıllardan beri hacıların Kâ’be’ye getirdiği mücevherleri geri dönüp zengin olmak için kuyuya gömdükleri; ve üstünü kumla kapladıkları da olasıdır.
Onların görevini, yani Mekke’nin yöneticiliğini Huzaa kabilesi üstlendi. Bu kabile İsmail’in soyundan gelen, Yemen’e göç eden, daha sonra tekrar kuzeye dönen bir Arap kabilesidir. Fakat Huzaa da, atalarına verilen bu harika suyun kaynağını araştırmadı. Çünkü o günlerde, Mekke’de başka kuyular kazılmış ve Tanrı’nın bu hediyesi bir ihtiyaç olmaktan çıkmış, Kutsal Kuyu yarı unutulmuş bir hatıra olarak kalmıştı.
O halde Cürhümîlerin suçuna Huzaa’lılar da ortak olmuşlardır. Huzaa’lıların tek suçu bu değildir. Onların bir şefi, Suriye’den dönerken Moabi’lerden, putlarından birini vermelerini istedi. Ona Hubel’i verdiler. Beraberinde Mekke’ye getirdiği Hubel, Kâ’be’ye kondu ve Mekke’nin baş putu oldu.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.