Web sitemize hoşgeldiniz, 28 Nisan 2024
Beğen 1

Mustafa Demirci-Medine’ye Giriş

Peygamber, vahaya 27 Eylül (M.S) 622, Pazartesi günü ulaştı. Medînelilerin Peygamber (s.a.v.) Kuba’ya geldiği için sabırsızlandıkları haberi geldi. Bu yüzden Peygamber (s.a.v.) Kuba’da üç gün kaldı. Ve ayrılmadan önce İslâm’ın ilk camisinin temelini attı. Cuma sabahı Kuba’dan ayrıldı; o ve arkadaşları, onları bekleyen Hazrecli Beni Salim kabilesiyle namaz kılmak için Ranuna Ovası’nda durdular. Bu, o zamandan itibaren yurdu olacak olan ülkede ilk kılınan cuma namazıydı. Beni Neccâr’dan bir grup akrabası onu karşılamaya gelmişlerdi, bazı Kuba’lılar ise onu geçirmek için yola çıkmışlardı. Cuma namazını kılanların toplamı bunlarla birlikte yüzü buluyordu. Namazdan sonra Peygamber (s.a.v.) Kesva’ya bindi, Ebû Bekir (r.a.) ve diğer Kureyşliler de develerine bindiler ve Medîne’ye doğru yola çıktılar. Sağlarında ve sollarında, şeref koruyucuları olarak ve verdikleri koruma sözünün boş olmadığını göstermek istercesine Evs’li ve Hazrec’li adamlar kılıçlarını çekmiş bir şekilde ilerliyorlardı. Bu kadar çoşku dolu bir gün daha görmemişlerdi: “Allah’ın Rasûlü geldi! Allah’ın Rasûlü geldi!” müjdesi, yolu kaplayan kadınların, çocukların ve erkeklerin ağzında tekrarlanıyordu. Kesva, Medîne’nin güneyindeki hurma ağaçları ve bahçeler arasından geçerken adımlarını yavaşlattı. Evler henüz çok az ve birbirinden uzaktı; yavaş yavaş daha sık evlerin yeraldığı yerleşim bölgelerine yaklaştılar. Her evden şu daveti alıyordu: “Buraya buyur ey Allah’ın Rasûlü! Çünkü seni ve diğerlerini koruma gücüne sahibiz”. Birçok kez adamlar, Kesva’nın ipini kendi evlerine doğru çektiler. Fakat Peygamber (s.a.v.) her seferinde onları selamlayarak “Bırakın istediği yere gitsin, çünkü O Allah’ın emrindedir” diyordu.
Bir noktada sanki deve, Peygamber (s.a.v.)’in en yakın akrabaları olan Hazrec’li Neccâr kabilesinin Adîy kolunun yaşadığı evlere doğru yöneldi. Fakat deve, Peygamber (s.a.v.)’in çocukken annesiyle birlikte kaldığı bu mahalleden, tüm çağrılara rağmen geçip gitti. Peygamber (s.a.v.) bu çağrılara da aynı cevabı verdi. Artık Neccâr’ın Beni Mâlik kolunun evlerine ulaşmışlardı. Birinci Akabe’den önce kendisine biat eden altı kişiden ikisi Es’ad ve Avf, bu kabileye mensuptu. Burada, Kesva yoldan döndü ve içinde hurma ağaçları ve bir yapının kalıntıları bulunan bir bahçeye yöneldi. Bahçenin bir ucu bir zamanlar mezarlık olarak kullanılmıştı. Hurmaları kurutmak için ayrılmış bir yer de vardı. Es’ad’ın mescid olarak çitle çevirdiği yere doğru ilerledi ve onun önünde çöktü. Peygamber (s.a.v.) onun yularını bıraktı, fakat inmedi; deve bir dakika sonra kalktı ve tembelce yürümeye başladı. Fakat fazla uzaklaşmadı, geri döndü ve daha önce çöktüğü yere gitti. Tekrar çöktü ve bu kez ayaklarını öne doğru yaydı. Peygamber (s.a.v.) indi ve : “İnşallah bu evimdir” dedi.
Daha sonra bu bahçenin sahibinin kim olduğunu sordu. Avf’ın kardeşi Mu’âz, oranın Sehl ve Süheyl adında iki yetime ait olduğunu söyledi. Çocuklar Es’ad’ın velâyeti altındaydılar. Peygamber (s.a.v.) onları getirmelerini istedi. Fakat çocuklar zaten oradaydılar ve hemen yanına gittiler. Peygamber (s.a.v.) onlara, bahçeyi kendisine satıp satmayacaklarını ve satarlarsa ne kadar fiyat koyacaklarını sordu. Onlar: “Hayır ey Allah’ın Rasûlü, onu sana veriyoruz” dediler. Peygamber (s.a.v.) bunu kabul etmedi ve Es’ad’ın yardımıyla bir fiyat belirledi. Bu sırada, yakında oturan Ebû Eyyûb Hâlid (r.a.), devenin yükünü çözmüş ve evine götürmüştü. Kabileden diğerleri de gelip Peygamber (s.a.v.)’e kendilerine misafir olaması için yalvardılar; fakat Peygamber (s.a.v.) onlara: “Bir adam yüküyle beraber olmalı” cevabını verdi. Ebû Eyyûb (r.a.) kendi kabilesinden ikinci Akabe’de ilk biat eden adamdı. Ebû Eyyûb (r.a.) karısı ile birlikte evinin üst katına taşındı ve alt katı Peygamber (s.a.v.)’e bıraktı. Es’ad da Kesva’yı çok yakın olan kendi bahçesine götürdü.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.