Adil Avaz-İsyan Türküleri
Merhaba ülkemin yalçın dağları merhaba nehirim, denizim, planlarım. Merhaba çobanlarım, ırgatlarım, işçilerim ve yiğitlerim, kızlarım, bebeklerim merhaba. Avuçlarımda yüreğim dudaklarımda dualar ve bir kıble gibi yönlediğim hasretimin sevdası merhaba. Belki bir geminin güvertesinden kapısından bir üniversitenin gelir diye beklediğim beklediklerim merhaba. Nice çiçekler soldu ellerinden ve nice kurşunlar döküldü yüreğimden. Zamana sığındım zehir içercesine. Geleceğe tutundum sorgulayıp geçmişimi delicesine. Geçmişini ahh geçmişim. Barut doldururduk ateşler içinde. Umutlarımızı kalleşçe vuran kurşunların boş kovanlarına. Silahlarımızı taşırdık birbirimizin. Şarkılarımıza yürürken dağlarında ülkemizin. Güneşi selamlardık doğunun o kurt karanlığına inat hani her doğuşu bir inkılâp. Haddine miydi o gün Sivas’ta bir köpeğin kalkıp da küfür eylesin dinine şu ümmetin. Özlemine düşmüşüm istiklal adlı harbin. Nesini kutluyayım dayatılan zaferin. Papazın bahçesine gömdük son umutları, İslamköy’de yeşerttik zulüm tohumlarını. A o güller ve o dağlar, isyan türkülerini ve beni bekler. Omuzunda mermi taşıyan Nene Hatun’lar Kara Fatma’lar kadınlarımız vardı o gün. Kadındı o gün ve ve kadınlarımız var bugün. Zaferin çocukları, mukaddes manolyanlar
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.