Web sitemize hoşgeldiniz, 20 Nisan 2024
Beğen 1

Zümrüdü Anka-Kutsal

Dinle beni ey çocuk!
Okuman için yürek ikliminden sözler devşiriyorum, bir
düş kentinin en yalın gerçeğisin içimde,birazdan
sessizliğe düşeceğim, bir tebessüm sunamadım daha
dağlarında ezgiler okuduğum diyarımıza.Yüreğime
kardelenler sararken, yetim çocukların sadasını
dinle.Ufuklarını zaptetmişler çiyanlar, çift başlı
yılanlar kuşatmış denizlerini, giyotine göndermişler gülüşlerini gör…
Anla beni ey çocuk!
Kayıtlar düş, hüznü arıtıp içen bu adam yüreğini
sunuyor sana, hiçbir şeyi hiç kimsesi yok bu
adamın. Sadece “Kutsal’ı” var, geceye karşı donanımlı
bir kutsalı var. Ve bu adam hiç şarkı söylemedi senden
önce. Takvimlerden kaçırdı gözlerini,yalnızlığın
kıyısız çölünde yaşıyor bu adam, “Kayıp Kent’te”. Bir
sen bulabilirsin onu, hadi durma, hadi ara, hadi bul, hadi bekletme…
Bul beni ey çocuk!
Benliğimi çarmıha gerdim, ruhum maverayı aralar
şimdi, sırlı gözlerinle bakışlarıma örülen hüznü damar
damar kuşatmanı bekliyorum, papatya kokulu ebrar bir
umut yok mu yanında? Pörsüyen dudaklarıma ab-ı hayat
olacak ümidin yok mu? Bu matem kuyusundan çıkar beni,o
masmavi engine yağmurla savur beni. Geceyi bürünen bu
“Kayıp Kent’ten” al beni, yüreğine sar, masalım
ol, yıldızlar gezinsin saçlarımızda.
Gözlerime bak ey çocuk!
Golgotha’da kaybettiğim yaşamımın kendisiydi, meçhul
zamanların İsa’sı(a.s) bendim. Hiç yaşamamış gibi
öldüm. Çarmıhı geren de bendim, çarmıha gerilende.
Acıların tanığı bu adamı tanı, bu vahasız çöle bahar getir.
Sustur beni ey çocuk!
Umman getir bu ıssız sahraya, yüreğinle çöz bu kasvet
ilmiğini,”Kayıp Kent’le” cedelleşirken resmet beni, bir
Yusuf tadı bırak düştüğüm kuyuya. Taşlanarak kovulurken
resmet havarileri. Yontulan putları şimşek bakışınla
parçala ki bileyim Meryem’in soyundan olduğunu.
Öfke devşir ey çocuk!
Yalnızlığımı gözlerine göm, kerahat vaktine yemin olsun
ki,ölüm şakaklarına vurunca nabzını dinleyeceğim
senin,”ifk” gününde şahidin olacağım. Ölüm kıskanınca
ikimizi. İpi çekilirken her şairin, sahralardan dönceğim
sana elbet, sur’a üfürüldüğü o gün…
Haykır şimdi ey çocuk!
İşte hayat, işte sesim, işte sevdam,esmerliğim…
Haramiler sofrasına sürdüler yüreğimi, masumluğunla kol
kanat ger, kurtar yüreğimi. Namlı isyanınla gir şehre ve
söylenecekleri haykır. Çölün lanetine,kentin ışıklarına
aldırmadan kır gündüzlere vurulan kilitleri ve kapat
gözlerini. Seni şafağa çeyrek kala
uyandıracağım. “Kutsal’a” yemin olsun ki..


Zümrüdü Anka

Sitemizde sanatçıya ait toplam 4 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.