Web sitemize hoşgeldiniz, 28 Mart 2024
Beğen 1

Ahmet Bulut-Öğle Namazı

Güneş kurulmuş göğün tepesine.
Cömertçe savuruyor ışıltısını, göz alıyor,
Sanki ebedi asılı kalacak, hiç sönmeyecek gibi
Mağrur bir edayla taşa toprağa dokunuyor
İnsan ömrünün delikanlılığı gibi
İniş, zirveden başlar, bilmiyor…
Vakit öğlen!
Ömrün bitmez, zamanın geçmez sanıldığı anlardasın
Güneş tepeye çıktıkça peşine mi düşüyorsun?
Alnından bulgur bulgur terler süzülüyor.
Dur! Dur koşma, güneş de inecek!
Ahh insan!
Niye bu kadar dert ediyorsun?
Ne dünya sana yâr, ne sen dünyaya yâr…
Sen koşmazsan yol bitmez, iş bitmez, dünya dönmez, ekmek pişmez mi sanıyorsun?
Dünyanın topacını sen mi çeviriyorsun?
Bilmez misin, karıncanın dahi payı Rezzak olanın kapısında?
Çalış, rızkını al dünyadan yana ama nimet senden değil unutma.
“ Vehhab” ismiyle sarmasaydı âlemi, bir ömür bir lokmaya kafi gelir miydi?
Bilir misin, sen terini kurulamaya vakit bulamazken bu telaşta, kaç beden sarıldı toprağa?
Kaç bebek düştü döşeğe? Çayırda çimenler bitti, buluttan yağmur indi?
Kovanlara bal, yumurtaya can…
Her an halk ediliyor binlercesi.
Bunca keşmekeşin arasında düşünemiyorsun, kendi sesine yabancı, kalbini duyamıyorsun.
Çok hızlı her şey, yetişmek için epeyce zorlanıyorsun…
Toprakta izin, dünyada gölgen kalır sanıyorsun.
Ey yolcu! Dünyadasın. Yarım bırakacağın bir rüyadasın!
Vakit öğlen.
Davet asılıyor güneşin kirpiklerine
Zerre zerre yayılıyor nazarının değdiği her yere.
Göğün de Rabb’i “Ey kulum, gel” diyor. “Başıboş değilsin, Yaratan’ını an” diyor
“Sen böl günü orta yerinden, gel. Ben, Rızkına kefilim diyor
Kulak ver.
Okşuyor başını, uyan diyor. Beş tahiyyat boyunca uyan
Güneş kavururken tenini, Tuğba dalları gölgelesin içini.
Serin bir su gibi, Kevser gibi, ılık bir meltem gibi esiyor davet.
Dört bir yandan yükseliyor ezan sesleri
Diyor ki; seccadende sil derdini, dünya kirini
Ne tarlada başak, ne ahırda kuzu, ne bankada para, ne kapıda araba, ne evde evlat…
Bir bakarsın ki Hepsi düş, hepsi yalan…
Bir kuru başınla kalırsın, pişmanlığın fayda etmeyeceği anda…
Ey dünyanın misafiri!
Deki: Mahcubum Rabb’im
Beni bana bırakma, düşerim
Haydi, salaha diye değmezse o çağrı kalbime
Gel huzura, felaha demezse, kayarım Rabb’im
Çok karışık burası, aklım ermez, gönlüm yetmez, yolumu bulamam,
Kervan kervana, yük yüke bağlı, sırtımdan atamam.
Taşırım hamal gibi mezara kadar, kâr sayar aldanırım…
Ben aciz bir kulum. Az gider çok yorulurum. Unuturum.
Çok bahanem olur. Üstelik vaktim yok işim çok diye bir maraza tutulurum…
Ey oyuna dalan!
Bin bir oyuncak, renk içinde kendini arayan!
Burası dünya.
Ne çok kıymetlendirdik
Oysa bir tarla idi
Ekip biçip gidecektik…
Oysa bir tarla idi
Ekip biçip gidecektik gidecektik…
Ey dünyanın misafiri vakit şimdi öğle vakti
Dursun zaman dursun her şey vakit şimdi öğle vakti
İşin gücün dursun biraz gel kardeşim eyle niyaz
Dursun zaman dursun her şey vakit şimdi öğle vakti


Umut Mürare

Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.