Ruhi Su-Kadınlarımız
Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru
Toprak öyle bitip tükenmez
Dağlar öyle uzakta
Sanki gidenler hiçbir zaman
Hiçbir menzile erişmeyecekti
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle
Ve onlar
Ayın altında dönen ilk tekerlekti
Ayın altında öküzler
Başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
Ufacık, kısacıktılar
Ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
Ve ayakları altında akan
Toprak
Toprak
Ve
Topraktı
Gece aydınlık ve sıcak
Ve kağnılarda tahta yataklarında
Koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı
Ve kadınlar
Birbirlerinden gizleyerek
Bakıyorlardı ayın altında
Geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine
Ve kadınlar
Bizim kadınlarımız
Korkunç ve mübarek elleri
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve karasapana koşulan
Ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
Kadınlar
Bizim kadınlarımız
Şimdi ayın altında
Kağnıların ve hartuçların peşinde
Harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
Aynı yürek ferahlığı
Aynı yorgun alışkanlık içindeydiler
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
İnce boyunlu çocuklar uyuyordu
Ve ayın altında kağnılar
Yürüyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.