Ziya Uğur-Dokumacının Gözyaşları
Takdir neyse o kadar zamanın,
Tekrarı yok bu fâni dünyanın..
Ümit etmek Mevlâ’dan, ümitsizlik şeytandandır. Ümitsiz değiliz, olamayız da.
Rahmeti sonsuz olan Rabbimiz var. O ki vermeyi istemeseydi, istemeyi vermezdi. Bizim
hâlimizi düzeltmek için gayret ettiğimiz gibi, Mevlâ’da bizleri affetmek için sebepler arıyor.
Bir adım kendine yaklaşana cömertlerin en cömerdi Allah (c.c.) misliyle muamele ediyor.
Haydi neyi bekliyorsun öyleyse. Unutma bir şansın daha var, henüz vakit varken..
Dilden dile anlatılan, zamanla anonimleşen hikayeler vardır. Dokumacının hikâyesi de
bunlardan..
İşine büyük bir hassasiyet gösteren dokumacı, Bağdat’ın en hatırı sayılır
dokumacılarındandır. Sipariş üzerine çok güzel bir kumaş dokur, parasını da peşin alır. Fakat
siparişi veren tüccar dokumada bir kusur bularak kumaşı geri getirir.
Dokumacı mahzunlaşır, kumaşını geri alır ve peşin aldığı ücreti iade eder. Bu arada
gözlerinden inci gibi yaşlar süzülmeye başlar. Kumaşı geri getiren tüccar bu duruma üzülür.
Dokumacının mahzun hali ona çok dokunur. Kumaşı getirdiğine çoktan pişman olmuştur bile.
Parayı ona uzatarak:
“ Niçin ağlıyorsun? Paraya ihtiyacın varsa parayı geri verelim. Kumaşı geri verdik
diye üzüldüysen alıp gidelim ve bundan kimseye bahsetmeyelim, teklifinde bulunur.”
Fakat dokumacı paraya elini uzatmaz bile. Onun derdi başkadır. Derin bir âh çekerek şöyle
der:
“ Hayır, kumaşımın geri getirilmesine ağlamıyorum. Bu hal benim aklıma ahiret
gününü getirdi de onun için ağlıyorum. Kumaşımın bir kusuru görüldü ve geri çevrildi. Ben
şimdi bunu geri almaya muktedirim. Fakat ya ömür boyu yaptıklarım Allah’a arz olunduğu
zaman, kusurları yüzünden geri çevrilecek olursa. O zaman ne olur benim hâlim? O gün
benim ne param olacak ne de malım. Hayat, kumaş gibi değil ki, düzeltilsin ya da tekrar
dokunsun..”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.