Bezm-i ‘uşşâka duhûle ‘aşk ile sûzân gerek
Gam beyâbânında gamsız gezmeğe arslan gerek

‘Ârifin her bir sözü bin bir rumûzun metnidir
Fehm ü idrâke gönülde âdemî ‘irfân gerek

Hâcib-i cennet lisândır hem cehennem mâliki
Nârı nûru fark için erbâbına îmân gerek

Yerde gökde bir bilen Allâh’ı görmez kendini
Nefsini idrâk içün her varlığı nisyân gerek

“Mak’ad-ı sıdk”a giden yol sendedir etme gümân
Ol tarîki bulmağa leyl ü nehâr giryân gerek

Âdem olmak “alleme’l-esmâ”yı bilmek isteyen
Fâriğ-i nefs ü hevâ hem kâhir-i Şeytân gerek

Sırr-ı “mâ evhâ”ya irmez irmedi ‘akl-ı ma’âş
‘Akl u iz’ândan mu’arrâ fâriğ-i vicdân gerek

Anlamaz Kur`ân’ı bil Kur`ân’a tev’em olmayan
Cism ü cân kâim-bi-zâtillâh olan insân gerek

Eylemez Kur`ân nüzûl rûh olmasa rûhu’l-emîn
Kalb-i ‘ârif âşinâ-yı münzil-i Kur`ân gerek

‘Arş-ı Rahmân şeklidir insândaki şekl ü suver
Dâhil-i ‘arş olmağa fânî-i fi’r-Rahmân gerek

Cennet-i me’vâ-yı kalbe girmeyen görmez cemâl
Görmeğe ‘âşık cemâlullâhı dil hayrân gerek

“Men raânî kad raa’l-Hakk” sırrının ‘ârifleri
Mîm-i Ahmed bildiler sırr-ı vücûb-imkân gerek

Sırr-ı ‘aşkı anlamaz seyr-i hevâ ‘âşıkları
‘Aşka irmek içün Kemâlî ‘aşk ile sûzân gerek