Web sitemize hoşgeldiniz, 22 Kasım 2024
Beğen 3

Ona Mektup

Sen gideli daha da garipleştik Ey Yokluğunda Özlediğimiz…Adına gurbet dedik,özlem dedik.hasret dedik olmadı…Baktık kelimeler kifayetsiz,lügatlar yetersiz kaldı,vazgeçtik bin dört yüz yıllık sevdamıza isim koymaktan.Her sevdalı gönül yaşar bu gurbeti dedik.Hasret bir hüzünler manzumesidir dedik.Gariplerin gurbeti yeni değildir.Peygamber yadigarıdır dedik,avuttuk hasretinle çatlayan gönüllerimizi..Gözyaşlarımız çöl yağmuru olamadı,ıslatamadı yokluğunda kavrulan yüreklerimizi.Bıkmadan,usanmadan,yangınımıza ad koyamadan öylece baktık vuslatı düşlediğimiz yollara.Ümmü Cemil’in dikenler dizdiği sokaklara gecikmiş güllerimizi bıraktık.Gelmedin Ey Ümitlerin Efendisi!..
Sen gideli daha da garipleştik Ey Yokluğunda Özlediğimiz…Mübarek sırtından deve işkembesi boşaltan eller medeniyet suyuyla yıkanıp başörtümüzü çekti başımızdan.Buğulu gözlerimiz,sokakları inleterek koşan bir Fatıma’tüz Zehra gözledi.Umutları için başka baharlar arayan iffet timsallerine “sizin okulunuz size” dedirtti bu ellerin sahipleri!Yüreklerin her köşesine her an yağmaya hazır bir bulut iliştirdi.Hüzünlü gurbetler büyüttük yokluğunda..Çığlıklarımıza kilitler asıldı bütün makamlarca üzdüler,kırdılar bizi Ey Yokluğunda Hazan Olduğumuz Sevgili!..
Sen gideli daha da garipleştik Ey Yokluğunda Özlediğimiz…Sanki müslüman olmanın bedeli ve tecellisiydi çile!Yokluğunda garipliğin adı Şamil oldu,Cevher oldu,Aslan oldu ve Kafkas Dağlarında açan çiçekler bir bir terkettiler hasret kokan bu diyarları.Filizlenen sarmaşıkların gönüllere sürgün verdiği yerdi Çeçenya!Buram buram şehadet kokan,mermilere sinesini ana gibi açabilen,yaralarına tuz basabilenlerin yazdığı özgürlük şarkısının adıydı..Gencinden ihtiyarına,bir kıyamın sancağına esen rüzgardı.Yüreklerini ALLAHü Ekber deyip kökünden koparan şehadet erlerinin çilesinin şaha kalkışıydı.
Acılarını sevenlerin,garip davanın gariplerinin,varoluştan sonsuza dek sürecek olan ulvi yolun çileli yolcularının sabrı savaşa katışıydı.Yüreklerinde sen Ahir zaman Sevgilisine yer verenlerin,silahlarının namlularından çıkan mermilerin sesiydi gariplik..Yokluğunda Kafkasya müstekbirlerin tahtlarını yerle bir edecek neferlerin mekanıydı Efendim! “Doğudaki kardeşinizin ayağına diken batsa,batıdaki bunun acısını duymalı” demiştin.Söylemek ar ediyoruz lakin;bizler beceremedik Ey medine Şafağından dönüşünü beklediğimiz Nebi!..
Sen gideli daha da garipleştik Ey Yokluğunda Özlediğimiz…Gariplik taş olup kaydı bir ayyüzlünün avuçlarından.Miraç gecesi sana yarenlik eden Mescid-i Aksa mahzunlaştı sanki.Muhammed Cemal babasından ayrıldığı duvarın dibinden şehadet merdivenlerini hızla tırmanırken yüzbinlerce garibin başı önüne düştü.Muştulu günlerin geleceğine dair anlatılan masalları dinlemez oldu çocuklar..Umutlarını sapanlarına sıkıştırıp var güçleriyle fırlattılar zulmün tükürülesi yüzüne! Anneler gece nöbetlerinin secdelerinde açan dua çiçeklerini gözyaşlarıyla suladı.Onlar;gözleri alev alev sevdalılardı.Onlar;ezelden gül yoluna davalılardı.Yokluğunda vuruldu Filistin..Ama onlarda Hamza’nın cesareti vardı.Gözlerini kırpmadan can veren herkesin adı İmandı.Boyun bükmediler Ey Güneşe Güneşliği Öğreten.Çünkü sultana sultanlık yakışırdı..Bir avuç garibin davası yıllar yılı sürdü gitti.Biz ise bilemedik,anlayamadık Ey Miraçtan İner Gibi Beklediğimiz Sultanlar Sultanı…
Sen gideli daha da garipleştik Ey Yokluğunda Özlediğimiz…Uhud’da aldığın her yara melekleri ağlatırken Ayneyn Tepesi’nde yerini terkeden her okçunun yerini doldurmak istedik.Gariplik kitle imha silahı oldu,gizlendi Irak’ın bağrına.Aradıkları silahlarla giderken götürdükleri vahşetin adına özgürlük derken ve tüm insaniyetsizlikleriyle medeniyetlerini sergilerken,kardeşlerimizin üzerinde devrin Ebu Lehepleri biz tüm okçulardan önce terkettik yerlerimizi ve dualarımızı..Gariplerin gariplerine Ebu Garip’in duvarları şahitlik etti.Ah bir gelseydin de sorsaydık Ey Örtüsüne Bürünen Nebi Kardeşlik nasıl birşeydi?Bizler bilemedik Ey Asr-ı Saadetin En Kutlu Muhaciri…
Sen gideli daha da garipleştik Ey Yokluğunda Özlediğimiz…Şimdi sensiz ve sessiz bütün sabahlar,gecelerse sana edilen duaların ev sahibi..Sen ise Yaratan’ın gariplere imam kıldığı ve hasretinin yaş olup sinelere aktığı..Binlerce yıl uzaktan hayalini kurduğumuz..Sen;dayanılmaz bir özlemin dalgaları..Sen;barışın ve savaşın rehberi..Sen;gariplerin sığınağı..Sen en son hüzün Peygamberi..Sen;sevda sözlerinin öksüz ve yetim hükümdarı..Sen;mucize parmakların çölde sular çağlattığı..Sen;içimize hasreti düşen sevgili..İbrahim’in ve Kabe’nin Rabbi’ne,kamerin ve şemsin malikine,leylin ve asrın sahibine Andolsun ki Sana Üveys Misali…Ey Seherlerde Uykularımızı Kaçıran Hasretin Sahibi!Bizden sana giden birşey var..O diyarlara kanat çırpan ebabillerin gagalarında taşıdığı emanet hasretimizdir…Ebabiller taşır hasretimizi


Muhammed Acar

Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.