Abdullah Tamamlar-Faslün Fi Mevludil Maneviyyi ve Zuhuri Nurihî Fi Ümmetihi
Gel beru ey tâlib-i esrâr-ı yâr
Eyleyen ‘ilm u ledünnîden nisâr
Râgıb isen mekteb-i ‘irfâna gel
‘Âşık isen mevlid-i cânâna gel
Tut kulak tâ söyleyem nev-dâsitân
Dâsitânlar içre gâyet dil-sitân
Ger irerse kalbime feyz-i ilâh
Rûh-ı erkemden bulursam dest-gâh
Hızr olam sunam sana âb-ı hayât
Nûş edersen görmeye kalbin memât
Dest-i beyzâ gösterem Mûsâ gibi
Mürdeler ihyâ edem ‘Îsâ gibi
Çün Süleymân taht-ı fikrimde süvâr
Eyleyem kat’-ı menâzil bî-şümâr
Hüdhüd-kalbi Sabâ-yı kalbe nûş
Gönderem seyr eylesin şevk ile hoş
İrgüre San’â-yı dilden ey haber
Kimse dimemiş ola hoş mu’teber
Şimdi zâhir mevlidi kıldım beyân
Tâkatim yetdikçe depretdim zebân
Dilerim mevlûd-i bâtından nişân
Söyleyem tâliblere ey ‘âlî-şân
Gerçi mevlidde denildi çok kitâb
Lîk hiç gitmedi bu yüzden nikâb
Hamdülillâh kim bu dem fettâh-ı gayb
Bana feth itdi bu bâbı itme rayb
Hem işâret oldu Hazret’den yine
Mevlidinde menn ü selvâlar yine
Mevlid-i zâhir ‘avâmındır şehâ
Mevlid-i bâtın nasîb-i müntehâ
Mevlid-i zâhir hemân birdir yakîn
Mevlid-i bâtın havâssındır hemîn
Kim tecellî ideli ol Müste’ân
Kendi zâtına ezelde ol nihân
Dembedem doğmakdadır sırr-ı Resûl
Anı kat’ oldu sanır her bir fuzûl
Tâ kıyâmet bâkîdir ol mevlidi
Duyusarsın oldun ise mühtedî
Her zamân bir merd-i kâmilden zuhûr
Eyleyüp bir âhara eyler ‘ubûr
Gâhî Şiblî’den gehî Mansûr’dan
Gâh Cüneyd’den geldi geh Tayfûr’dan
Gâhî Nu’mân’dan gehî İdrîs’den
Gâhî bâtından gehî tedrîsden
Cümlesinden zâhir olan vecd-i hâl
Sırr-ı Ahmed’dir ki doğdu lâ-mahâl
Dembedem mevliddedir ehl-i safâ
Her zamân doğmakdadır nûr-ı Mustafâ
Ko gümânı meclis-i cânâna gel
Tâ kıyâmet gülşen-i sultâna gel
Kim bu bir gülşen-dürür irmez hazân
Tâzedir reyhânı güller câvidân
Hem usanmaz bu gülün bülbülleri
Eksik olmaz dâimâ gulgulleri
Bil bu bir meclis-dürür ey yâr-ı dîn
Hizmete bel bağlamış rûhu’l-emîn
Sâye-bânıdır bunu seb’-i tıbâk
Hizmet için tutar İskender burâk
Meclise pervânedir kerrûbiyân
Şem’-i şekvâ ‘âşık isen sen de yan
Mutrıb olmazsan şehâ târibden ol
Sâkî olmazsan bu dem şâribden ol
Cân u dilden râgıb ol bu meclise
Tâ sana Şeh’den ‘atâlar irişe
Saçıla rûhsâr-ı câna hoş gül-âb
Gelmeye anda hisâba müşk-i nâb
Şehd-i ‘irfândan içesin tayyibât
Düşe haclet âbına kand-ı nebât
Sîneler micmer ola ‘ûdî-safâ
Neşr ide bu ‘âleme bûy-i vefâ
Hoş teneffüs eyleye bûy-i visâl
Lîk hicrân virmeye dahi melâl
Başlaya evrâdına murg-ı seher
Uyanup çeşmin aça sâhib-nazar
‘Azm-i râh ide yine her dil-fikâr
Kalmaya tâ kârbânından katâr
Ger bu söz dinile tâ yevme’l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Resûl’e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Dinle benden bu beyâna beyyinât
Suhf-ı dilden okuyam çok kâtı’ât
Çünkü geldi bunda ol sultân-ı dîn
Ol Muhammed rahmeten-lil-‘âlemîn
Buldu îmân ile ashâb sad safâ
İrdi küfr emrâzına andan şifâ
Buldular emmâre vasfından halâs
Oldular dergâh-ı Hakk’dan hâs-ı hâs
Nefsleri hâindi oldu âmine
Tâlib oldular Muhammed nûruna
Pes tasarruf eyledi sırr-ı Resûl
Nefsleri cem’ oldu ma’nâ ile ol
Oldular nûr-ı Resûl’den hâmile
Nâkıs iken oldular hoş kâmile
Düşdü erhâm-ı kulûba çünkü nûr
İtdi pes âsârı anlardan zuhûr
Vakt irişdi anlara eyyâm u sâl
Doğdu etfâl-ı me’ânî hoş hısâl
Dilleri nûr oldu Hakk’dan söyledi
Elleri nûr oldu ihsân eyledi
Her neye bakarsa ‘ibret aldılar
Her işiden de hakîkat buldular
Zâhir ü bâtında te’sîr itdi nûr
Kim ki gördü anları buldu surûr
Mâ-hasal bir nûrdur ol sırr-ı kıdem
Her kime irse dimez dahi nidem
İrse ger vîrâneye ma’mûr ider
Girse zulmet-hâneye pür-nûr ider
İrse ger a’mâya bulur rûşenâ
Görse ger bîgâne olur âşinâ
Girse gam-gîn dillere ol şâd olur
Gam ile vîrân iken âbâd olur
Ger gedâya irse nâgeh şâh ider
İrse gaflet ehline âgâh ider
Hastaya irse o dem bulur şifâ
İrse ger fakr ehline ierir gınâ
Kankı kula irse ol âzâd olur
Kaydın ıtlak eyleyüp dilşâd olur
Ey nice câhilleri dânâ eder
Görmez iken yolunu bînâ eder
Ey nice büthâneden sıddîk ider
Sadrın anın ma’den-i tasdîk ider
Ey nice fısk ehline virir salâh
Her işi hüsrân iken bulur felâh
Bu söze yokdur nihâyet ko bunu
Söyle şâhın ma’nevî mevlûdunu
Pes sahâbe oldular bu nûra gark
Başladı ‘âlemde yer yer vurdu berk
Tâbi’în meydâna geldi ba’d-ez-ân
Gördüler ol nûru ashâbda ‘ayân
Kesb edüp ol nûra isti’dâd-ı tâm
Tâlib oldular o nûra ey hümâm
Gördüler tâlibleri subh-ı güzîn
Anlara cem’ oldular anda hemîn
Pes cimâ’-ı mânevî buldu husûl
Göçdü ol nûr anlara itdi vusûl
Tâbi’îne itdi nûr çün intikâl
Anları zeyn eyleyüp verdi kemâl
Nutfe-i nûr ile erhâm-ı kulûb
Hâmileydi terbiyetle oldu hûb
Doğdu her birinden etfâl-i me’ân
Fikreti nûr oldu sözler fevt-i cân
‘Urve-i vuskâyı muhkem tutdular
Ol habîbin sünnetince gitdiler
Buldular sırr-ı mesânîden nişân
Oldular sırrı bulanlar ‘âlî-şân
Aldılar ‘ilm-i ledünnîden sebak
Buna ‘âr olmaz gel oku bir varak
İtmeyen ‘âlemde bu ‘ilmi taleb
‘Âleme geldim diye n’eyler ‘aceb
Bilmeyen bu ‘ilmi kesb itmez suhûh
Ey ‘aceb ol kes kime eyler sücûd
Olmak istersen habîbe âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Bu kemâli buldular pes tâbi’în
Çâr imâm irişdi oldular mu’în
Vurdular erkân-ı dîne hoş esâs
İtdiler âyât-ı Hakk’dan iktibâs
İtdi kâmiller çü tedvîn-i kitâb
Keşf olundu yer yer esrâr-ı hitâb
Cümle karnı seyredüp nûr-ı Nebî
Geldi zâ târîhi hem seksen yedi
İtdi bu devre çün ol sır intikâl
Nice nâkıs buldular andan kemâl
Şark u garbda oldu ol nûr âşikâr
Gözün aç tâ göresin ey dil-fikâr
Dembedem doğmakdadır her kûşede
Sırr-ı hatmi’l-enbiyâ bu devrede
Dimesin bu sözü ehl-i irtiyâb
Gitdi ehli şehr-i ‘aşk oldu harâb
Şems-i Tebrîzî gibi çokdur ulu
Kanı Mevlânâ gibi bir bahtılu
Şehr-i ‘aşk ma’mûr-durur ez-ibtidâ
Yine ma’mûr olısar tâ intihâ
Çünkü Hakk vurdu anın bünyâdını
Nüh-felek koparmaya bir taşını
Ger bu söze şâhid istersen ‘ayân
Bu hadîsi gel oku gitsin gümân
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.