Web sitemize hoşgeldiniz, 26 Aralık 2024
Beğen 2

Abdullah Tamamlar-Heva Arayisi Gül Zare Oldu

Hevâ arâyis-i gül-zare oldu çihre-küşa
Bahâr gül-şene giydirdi hulle-i hardâ
Çemen eyâletine oldu nasb husrev gül
Hevâya ebr sıfat hükmün etmeğe icrâ
Yazıldı sebze-i nev-hizden hat-i ahkâm
Çekildi sâye-i mutbû-i servden tuğrâ
Sarir-i âb-i revânü safir-i murg-i çemen
Nikât-i tehniye-i makdem ettiler inşâ
Zebân-i süsen-i âzât ü sebze-i nev-hiz
Senâ-i rif’at ü iclâle oldular gûyâ
Şekâyik alnı zemin-bûsdan olup mecrüh
Benefşe kâmeti oldu tevâzu ile dü-tâ
Müretteb eyledi bir bezm gül-şen içre bahâr
Ki verdi zevk-i temâşası neş’e-i sahbâ
Anâdil etdi beyân-i merâtib-i nağamât
Kumâri oldu terâne-keş ü sürûd-serâ
Sadâ-yi murg bıraktı büzürg ü küçege şevk
Surûd-i nây ile uşşâka hâsıl oldu nevâ
Bilindi goncede gül bergi zâhir olmak ile
Ki gonce başına yağdırdı jâle seng-i cefâ
Cerâhat olmasa a’zâda zâhir olmaz kan
Tereşşuh eylemez elbette sınmadan mînâ
Hümây veş varak-i yâsemîn ü berg-i semen
Uçup hevâya gül-istâna düştü zıll-i hümâ
Bahâr tâciri Mısr-i çemen ganîlerine
Bıraktı Yûsuf-i gül arz eyleyip gavgâ
Bu zevk saldı Züleyhâ-yi lâleye bir şevk
Ki lâ’l ü müşg döküp verdi ağrınca bahâ
Hadika tahta-i ta’lim olup reyâhinden
Yazıldı mühmel ü mu’cem ana hurûf-i hecâ
Müzeyyen eyledi evrâk-i lâleyi şeb-nem
Hurûf-i lâlede olmaz egerçi nokta revâ
Götürdü şeb-nemi ezhârdan harâret-i mihr
Şikûfe noktaların gerçi kim eder imlâ
Debir-i bâd verip tıfl-i andelibe sabak
Götürdü çihre-i ezhârdan nikâb-ı hafa
Kamu dıraht bulup ref’i istikâmete yol
Şikûfe hamli ile kesr buldular illâ
Nihâl-i bi-bedel-i serv kim kalıp mansûb
Sebât-i hâl ile anlardan oldu müstesnâ
Sadâ-yi seyl çeker medd-i muttasıl ya’ni
Ki medd-i muttasıl ile olur kırâ’et-i mâ’
Göründü hey’et-i âb-i revanda şekl-i habâb
Sübûta yetti sebât-i nücûm ü seyr-i semâ
Hutût-i muhtelif ü müstakimi enhârın
Çemende saldı zevâyâ-yi güne güne binâ
Ri’âyet-i turuk-i müstakîmden nice kim
Olur husûl-i makâmât-i cennetü’l-me’vâ
Hevâ-yi bağdan ettim bu hikmeti ma’lûm
Ki i’tidâldedir hüccet-i havâs ü kuvâ
Bahâr gül-şeni ezhâr ile kılıp memlû
Yakinım oldu ki mümkün değil vücûd-i halâ
Nazarda olmak ile subh ü şâm gonce vü gül
Bedîhi oldu kemâl ehline husûl-i safâ
Netice sâlibe olmak hilâf-i âdettir
Olunca mücib-i suğrâya müttefik kübrâ
Zamîr-i gül-büne gül rengi saldı âteş-i bim
Kim humre kana olur nefs evinde râh-nûmâ
Gül âteş üzre kılar akd-i zühre-i şeb-nem
Tedârük-i kamer ü şems eder sabâh ü mesâ
Bu kimyâ sebebinden aceb midir olsa
Elinde dâne-i erzen mesâbesinde tılâ
Şikûfe simini farz eyledi hurûc-i zekât
Medâr-i havl ü bulûğ-i nisâb-i istimnâ
Hukûk def’i için ağniyâ-yi eşcâra
Sahâyif-i çemen oldu eyâdi-i fukarâ
Boyandı kanı ile safha-i çemen gül gül
Meger ki fasdına hükm eylemiş tabib-i hevâ
Hibâl-i sihre dönüp cünbiş-i cedâvil-i âb
Kelim-i serv ana aksden bıraktı asâ
Olup terennüm-i bülbül azâyim-i teshir
Çemen perîlerine lâzım oldu arz-i likâ
Bisât-i gül-şene dün eyledim güzer ki demî
Kılam nezâre-i âsâr-i san’at-i Mevlâ
Aceb nizâ’da gördüm çemen zariflerin
Ta’accüb ile kamu sâlik-i tarik-i hatâ
Kamu kemâl ile müsted’i-i tarik-i necât
Veli kamusuna bâtıl delil-i istid’â
Sanıp şikûfe mebâdi sunûf-i eşcârı
Kılardı bahs ki câ’iz ta’addüd-i kûdemâ
Verip teselsüle kuvvet tab’iat-i kec-i âb
Olurdu nâfi-i isbât-i illet-i ûlâ
Hayâl-i mahz sanıp kâ’inâtı nerkis-i mest
Kılardı cehl ile nefy-i hakâyik-i eşyâ
Ederdi bülbül-i kâfir-nihâd secde-i gül
Ta’abbüd-i sanem ile tutup necâta recâ
Nesim vâkıf olup bu fesâdı men’ etti
Ki ey gürûh-i perişan tutun tarik-i hüdâ
Bu kâr-hâne bir üstâddan değil hâli
Gerek bu kudrete elbette kâdir ü dânâ
Kılar delâlet-i illet vücûd-i her mevcûd
Veli ne sûd ki sâhib-nazar değil a’mâ
Mükevvenâta hudûs ol kâdimdendir kim
Kemâl-i zâtına mümkün değil kâbul-i fenâ
Kadir ü Muktedir ü Kâdir ü Mukaddir ü Hayy
Alim ü Âlim ü Allâm ü A’lem ü A’lâ
Zihi mükevvin-i kâmil ki kudretindedir
Peri-likâlara lûtf-i tenâsüb-i a’zâ
Melâhat-i leb-i mey-gûn ü lehce-i şirin
Nezâket-i kad-i mevzün ü çihre-i zibâ
Safâ-yi cism-i lâtif ü kabûl-i cevher-i pâk
Letâfet-i hat-i müşgin ü zülf-i anber-sâ
Kemâl-i kudret ü ilminedir şevâhid-i adl
Ukûd-i silsile-i kâr-hâne-i dünyâ
Besâ’it-i şeref-i mahremiyyet-i vahdet
Mürekkebâta kabûl-i terekküb-i cezâ
Hevâ-yi mekrümetinden kabûl-i feyz kılıp
Mürebbî-i çemen olmuş bahâr-i rûh-efzâ
Nesim-i merhametinden alıp ifâzâ-i cûd
Cihânı reşk-i cinân eylemiş nesim-i sabâ
Safâ-yi lûtf-i amîmi nüfûz edip kılmış
Mizâc-i nâmiyeyi müsta’idd-i neşv ü nemâ
Fezâ-yi gül-şen-i lûtfu merâti’-i ahbâb
Mezâyik-i reh-i kahrı mehâlik-i a’dâ
Sühâ’ya lûtfu eger kılsa zerre-perverlik
Yeter makâm-i müsâvât-i Âf-tâb’a Sühâ
Ger olsa kahrına mahzar anâsır u eflâk
Nikâh akdin üzer ümmehâttan âbâ
Hisâb-i rızkını kılmış temâmi-i beşerin
Henüz Âdem’e peyvend kılmadın Havvâ
Beyân-i hâline yetmiş cemi’-i mahlûkun
Henüz perdeye a’yânı çekmeden esmâ
Kemâl-i terbiyeti nevg-i hâre vermiş reng
Lâtif edip lâkabın eylemiş gül-i ra’nâ
Gül âteşin bir avuç hâk-i reh-güzâre salıp
Kül eyleyip komuş adını bülbül-i şeydâ
Türâb-i der-gehine ittisâl şevki ile
Kef-i tazarru-i deryâda dâmen-i sahrâ
Ziyâret-i haremin kılmamak cezâsiyçin
Havâle hancer-i seyl-âba sine-i deryâ
Cemi’-i vakt şifâ-hâne-i atâsından
Cemi’-i halka müyesser cemi’-i derde devâ
Rümûz-i hikmetin eyler beyân merâtib ile
Cemi’-i hâl-i beşer hâh fakr ü hâh gınâ
Mariz-i ârıza-i naksdir nüfûs-i tamâm
Kimine fâ’ide perhîz ider kimine gıdâ
Şerîf zâtlara evc-i imtihânından
Vesile-i şeref-i kurb olur nüzûl-i atâ
Hasîs nefslere genc-i iltifâtından
Mezid-i illet-i idbâr olur vüfûr-i atâ
Delil-i zillet-i isyandır ta’arruz-i hâl
Tarik-i hüsn-i rızâsı cemi’-i hâle rızâ
Zihî kerem ki nazar kılmayıp adâvetine
Müyesser eylemiş İblis’e i’tibâr-i bekâ
Zihî Kerîm ki ifrât-i lûtf ü ihsânı
Mesih’i eyledi mihrâb-i secde-i tersâ
Fakir-i der-gehine lezzet-i rızâsı ile
Ta’allûkât-i târik-i fenâdan istiğnâ
Esir-i mihnet-i aşkına zevk u şevkiyle
Hilâf-i kâ’ide meyl-i tabib zikr-i şifâ
Zihî hakikat-i zâtında lâf akl ü cünûn
Kapın makâm-i müsâvât-i pâd-şâh ü gedâ
Nâim-i lem-yezeli anda kim sana vâsıl
Mu’azzeb-i ebedî ol ki senden ola cüdâ
Tavâf-i Ka’be-i vaslın tahassüriyle müdâm
Sûrûd-i seyle safir ü hurûş-i ra’de sadâ
Müheyminâ Samedâ bende-i siyeh-rûyum
Sahife-i amelim ma’siyet hatiyle kara
Terahhum et ki beni kâmet-i sikeşte ile
Benefşe-i çemen-i derd kıldı bâr-i anâ
Nihâl-i gül-şen-i derdim ki su yerine verir
Bana hemişe ciğer kanı bâğ-bani-i kazâ
Diriğ u derd ki encâma yetti ömr henüz
Harâb-i bâde-i zerkam esir-i dâm-i riyâ
Azâb-i Rûz-i Cezâ vehmi ile şâm ü seher
Bir ıztırâb u azâb içreyim men-i rüsvâ
Kim ol azâbı meger iktizâ-yi adl vere
Azâb-i Rûz-i Cezâ münkirine Rûz-i Cezâ
Egerçi gussa tutar rûz ü şeb giribânım
Elimden eylemem ümmid dâmenini rehâ
Mukîm-i hücre-i şevkım fezâ-yi kurbünde
Hemişe sem’-i ümidimde iştiyâk-i sadâ
Ki ey fakir harim-i visâle b-ismi’llâh
Ta’allül etme ki demdir emânet ola edâ
Sehâb-i feyz emel gül-senin kılıb sîrâb
Gül-i murâdın açıp ola müstecâb du’â
Ümîd var ki âyine-i zamîrimden
Hemîşe saykal-i ihsanın ola jeng-zedâ
Ümîd var ki lûtfundan olmaya nevmîd
Dil-i Fuzûlî-i âşüfte-hâl ü bî-ser ü pâ
Müyesser ola ana şâh-râh-i aşkında
Devâm-i hüsn-i kabûl ü sebât-i resm-i vefâ

Fuzuli


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.