Web sitemize hoşgeldiniz, 20 Aralık 2024
Beğen 2

Abdullah Tamamlar-Hikayei Ad

İşitgil kıssa-i Şeddâd u Âdı
Diyem icmâl ile andan murâdı

Dokuz yüz yaşamışdı gerçi kim Âd
Velî hîç itmemişdi mevtini yâd

Binip tûl-i emel atına mahzûl
Yilerdi sağ u sola durmadan ol

Bu sevdâ hâtırında oldu peydâ
Ki bir şehr-i ‘azîm eyleye inşâ

Bilâd içinde olmaya misâli
Cihânda söylene hem vasf-ı hâli

Harâb olmakdadır cism-i mehîni
Diler ma’mûr ede rûy-i zemîni

Fenâdan rıhletin hîç etmeyip yâd
Diler dünyâ harâbın kıla âbâd

Ne denli vâr ise ‘âlemde üstâd
Ki mâhir olalar der-‘ilm-i bünyâd

Kamusun cem’ edüp dedi zamîrin
Yoğurdu va’deden şâdî hamîrin

Didiler fehm edüp ey şâh-ı ‘âlî
Mutî’iz emre süflî vü ‘âlî

Velî ol şehri kim şâh itdi tavsîf
Gerek genc-i firâvân dahi çok hayf

Dahi ömr-i dırâz ister bu maksûd
Nice yüz yıl gerek tâ ola mevcûd

Dedi gam yimenüz mâl ü hazîne
Katımda çok durur dahi defîne

Re’âyâda olan hep mâl ü esbâb
Benimdir kim olur mâni’ der-în-bâb

Eğer kuvvetle zorun merd-i mağrûr
Velî yâdına gelmez mevt-i pür-şûr

İşitüp didiler sem’an ve tâ’at
Bu fermânına itdiler itâat

Bu dem âfâka gönderdiler a’vân
Ki cem’ ola ona genc-i firâvân

Re’âyâda ne kim var sîm ile zer
Dahi yâkût u dürr mercân u gevher

Bu cümle hilye-i nisvân u sıbyân
Alına olmaya bir ferde ihsân

Ne eytâm diyeler ne hod erâmil
Ne duhter diyeler ne hod havâmil

Ne pîr u ne civân u ne müsâfir
Alına cümleden mersûm-ı vâfir

Çü vârid oldu bu vech ile fermân
Yürüdü her taraf ensâr u a’vân

Re’âyâ bu sitemle oldu evgâr
Semâya çıkdı anda âh ile zâr

Alup gûşvârı gûşdan duhterânın
Kılâdın gerdeninden hem zenânın

Sivâr-ı sâ’idi halhâl-i pâyı
Alup kopardılar feryâd u vâyı

Çekildi suhreden bennâ vü ırgâd
Çıkar ‘arş-ı ‘ulâya anda feryâd

Nihâyet buldu çünkim zulm ü âzâr
Bununla yapdılar bir şehr ü bâzâr

Tamâm üç yüz yıl içre buldu itmâm
Kalır vasfında ‘âciz akl u efhâm

Tamâm olduğun i’lâm itdi mi’mâr
Virildi ana müjde sîm ü dînâr

Bu ahbâr ile çün şâd oldu ol Âd
Bu dem esbâb-ı ‘ıyşı itdi i’dâd

Tamâm on yıl bu kâra oldu meşgûl
Safâ ile yine tâ anda mahsûl

Çü ‘ıyş ahvâli de oldu müheyyâ
Salâ itdi bu dem erkâna cemmâ

Ki tâ şehr-i İrem’de cümle a’yân
Olalar zevk ü şâd ile mukîmân

Silüp dil çehresinden gam gubârın
Der-âgûş ideler dildâr u yârin

Müebbed oluban şâdî içinde
Safâ vü zevk ide nâdî içinde

Olalar sâha-i ferhatde dil-şâd
Harâb içinde diler ola âbâd

Bu tâs-ı ser-nigûn altında bu kâm
Kime oldu müyesser bula ol hâm

Saçular aldılar erkân u a’yân
Ki şâha tehniyetle bula rıdvân

Bu niyyet üzre göçdü ol şeh-i hâm
İde tâ kim İrem şehrinde ârâm

Bile göçdü kamu a’yân-ı devlet
Ki yârân ile hoşdur zevk-i ‘işret

Bu üslûb üzre birkaç gün sürüldü
Be-âhir menzil-i kurba erildi

Ki ferdâ varalar dârüsselâma
Vire envâ’-ı hil’at hâss u ‘âmma

O gece itdiler bir ‘ıyş u bir nûş
Ki gözler görmedi işitmedi gûş

Bu şevk u şâdî içre şeyh eğer şâb
Safâdan gözlerine girmedi hâb

Nihâyet buldu çün kim şâdumânî
Gözet gör n’eyler emr-i âsumânî

Gadab deryâsı cûş itdi Hudâ’dan
Ne mevcler koparır gör kim hafâdan

Meleklerden birine emr-i ‘âlî
Erüp dir virmegil dahi mecâli

Bu dem sayhayla bu kavmi kıl ihlâk
Ola şol sîne-i ferhânları çâk

Ki bunlar mevti hîç yâd itmediler
Benim havfımla feryâd itmediler

Emel perriyle uçdular yuvadan
Demidir kim ecel ire kafâdan

Emel nat’ında kim ki sürdü atı
Göriser hatve-i evvelde matı

Emel tîhinde aldanan serâba
Kalır susuz erişmez ağzı âba

Hemân dem sayha itdi anda me’mûr
Ciğerler pârelendi buldular şûr

Hanâcır ağza geldi zehreler çâk
Yudular cân u tenden ellerin pâk

Helâk itdi kamusun Rabb-i Kahhâr
Mezâlim kaldı zimmetlerde nâçâr

Emel râhı dürüldü buldu gâyât
Ecel çâhına düşdü cümle heyhât

İrem şehrini ol zâtü’l-‘ımâdî
O hâl ile kodu ol Rabb-i Hâdî

Velî a’yünden itdi anı mestûr
Aden’dedir didiler şimdi ol sûr

Meğer kim bir zamân İbn-i Kılâbe
Yitirdi bir deve düştü tılâba

Aden sahrâsına irdi çü yolu
Tecessüs eyler idi sağ u solu

İrer bir şehre yolu anda nâgâh
Temâşâ kılar onda hikmetullâh

اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ * اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ

Çekilmiş havline bir sûr-ı ‘âlî
Besâtîn ile memlûdur havâlî

Aceb üslûb ile tarh olmuş eşcâr
Akar her köşede altından enhâr

Kemâline irişmiş anda meyve
Anı bulan dimez ömründe eyve

Çemenlerde açılmış türlü ezhâr
Öter her bir taraf esnâf-ı atyâr

Benîâdemden anda bulmadı ferd
Tahayyür irdi câna oldu rû zerd

Ki âyâ düş müdür yâhud hayâlim
Kime diyem bu dem ben hasb-i hâlim

Ki bu sahrâda ben kerrât u merrât
Gezüpven görmedim bu şehri heyhât

Dahi bir kimseden olmadı mesmû’
Ki bunda böyle bir şehr ola matbû’

Bu hayretle gelir ol bâb-ı şehre
Görür ol kapısında türlü şöhre

Ki mısrâ’ın düzülmüş sîm ü zerden
Murassâ’dır hem envâ’-ı güherden

Açıkdır kapısı yok leyki derbân
Kamu sîm ile zerden ferş ü eyvân

Direkler var zebercedden yapılı
Komuşlar taş yerine onda lü’lü

Gezer ol şehri seyr edüp temâmet
Görür her köşesinde türlü ‘ibret

Ki dil itmez anın vasfını takrîr
Cemâd iken kalem eyler mi tahrîr

Oku Kur`ân’da gel zâtü’l-‘ımâdı
Tefekkür eyle dahi fi’l-bilâdı

اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ * اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ

Arab ger nâkasına bulmadı yol
Velî bir şehre irdi sîm ü zer bol

Gücü yettikçe aldı sîm ü zerden
Pür itdi cîbin envâ-ı güherden

Gelüp bir künce genci itdi pinhân
Seherden gitdi ol sahrâya pûyân

Ki irişe gınâya ol diğer bâr
Şu denli oldu ol sahrâda devvâr

Velî hîç bulmadı kândan nişâne
Kime sordu ise düşdü füsâne

Çü me’yûs oldu ondan irdi rence
Gelüp ol aldığın başladı harca

Velî töhmet edüp ahz itdi hükkâm
Zarûrî mâcerâyı kıldı i’lâm

Ta’accüb eyledi her kim işitdi
Bu söz şöhretle âfâka yetişdi

Muâviye zamânındaydı bu iş
İşitdi Şâm’da itdi hayli endîş

Ana kâsıdlar irsâl itdi derhâl
Gelüp İbn-i Kılâbe söyler ahvâl

Ne kim gördüyse onu itdii takrîr
Ta’accüb eylediler şâb eğer pîr

Meğer andaydı ol dem Ka’bü’l-Ahbâr
Getirüp pes halîfe itdi ihzâr

Didi hîç var mıdır bir şehr-i ‘âlî
Ki bu ola cihânda vasf-ı hâli

O da mestûr ola ez-‘ayn-ı insân
Velî bir kimse görüp ede i’lân

Didi oldur İrem tîh-i Aden’de
Budur mestûr olan Kur`ân içinde

Bunu gördüm tevârîh içre mesfûr
Ki devrinde ola bu kıssa mezkûr

Devesin isteyü bir şahs-ı ta’bân
Görüp anı ala genc-i firâvân

Vasat ola o keste kadd ü kâmet
Yüzü surh u gözü gökdür ‘alâmet

Kılâbe oğluna tuş oldu ‘aynı
Didi işbu kişidir gözle ‘aynı

Bu denli zulm ile bu şehri ol Âd
İmâret kıldı diler ola âbâd

Müyesser olmadı âhir ikâmet
Emel ehline pes budur garâmet

Ki hüsrân üzre ola her cihânda
Melâmetde ola bunda vü onda

Elemdir hâsılın çün kim emelden
Ferâgat kıl bunun gibi ‘amelden

Bunu ger leşker-i zikr ile sâlik
Perîşân etmeye bulur mehâlik

Anınçün buyurur Fahr-i kıyâmet
Kulak tut gör ne der zuhr-ı kıyâmet

İki mühlik sıfat var ümmetimde
Katı korkarven ondan anla umde

Birisi ittibâ’ etmek hevâya
Biri tûl-i emel fehm it dirâye

Buyurur hem geri ol Fahr-i Sâdât
Bizimçün fezkurû hedâme’l-lezzât

Tefekkür birle mevti eylegil yâd
Ki hedm olur bununla nice bünyâd

Nice şîrîn dehânı telh eder bu
Safâ vü şâdumândan selh eder bu

Nice cem ehlini eder perîşân
Dimez hüsn ehlidir yâhut perîşân

Nice gül-ruh benefşe-zülf bu merg
Rezâletle salar toprağa çün berg

Nice tûtî-lisânı lâl eder bu
Nice hoş-hâli hem bed-hâl eder bu

Nice nâz ehlini salar niyâza
Nice zer kadri hem satar piyâza

Nice ra’nâları pejmürde eyler
Mülâyim-tab iken efsürde eyler

Dilersen düşmeye okun yabana
Emel tîrin koma kavs-i kemâna

Bu merta’da yürüme şâd u mesrûr
Ki sayyâdındır âhir mevt-i pür-şûr

Gadât ü her ‘aşîde onu zikr et
Ne ı’dâd eyledin gel onu fikr et

Ki uddetle varasın anda kabre
Seni ahz itmeden envâ’-ı hasre

Ki ol gâfil gibi olmaya hâlin
İşit bu kıssayı anla meâlin


Abdullah Tamamlar

Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.