Abdullah Tamamlar-Kaside Fi Medhin Nebiyyi ve Ashabihi
Ey nübüvvet gülşenine bâğbân
Cennet oldu makdeminle bu cihân
Berd-i küfr ile şitâ idi fusûl
Tal’atın burcu hamelden nâgehân
Ser-be-ser itdi cihânı nev-bahâr
Açılup verd-i ma’ârif der-cenân
‘Andelîb oldu sahâbe her biri
Okudular şir’atinden dâsitân
Virmek içün hâr-ı küfre inhizâm
Çekdi sûsen gibi gâzîler sinân
Serdiler dîn ravzasına seccâde
Eğdi boynun çün-benefşe âbidân
Kimisi çiğdem gibi benzi sarı
Virdiler anlar riyâzatdan nişân
Kimi sünbül-veş perîşân oldular
Terk-i evtân eylediler mü’minân
Kimi nergis gibi dünyâdan gözün
Yumdular oldular anlar zâhidân
Revh u reyhân ile doldu bu zemîn
Sancağın çekdi emîr-i ‘âşıkân
Leşker-i İslâm yürüdü fevc fevc
Aldılar Şâm u Irâk’ı sünniyân
Rabbenâ yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ
Şemsî’yi anlarla haşr et der-cinân
Sebeb-i Te’lîf-i în Kitâb
Hatemehullâhu bi’l-Hayri ve’s-Savâb
Dâimâ dilden geçerdi bu hayâl
Kim koyam bu yolda ben de bir misâl
Ya’nî söyleyem o Şâh’ın mevlidin
İşide evsâfını erbâb-ı dîn
Tâ ki hayr ile cihânda yâd olam
Yılda bir kez yâd ile âbâd olam
Yenile dükkân-ı ‘attâr açıla
Bûy-ı ma’nâdan cihâna saçıla
Söylene evsâf-ı gülzâr-ı Habîb
Ola na’tinde bu bende ‘andelîb
Şevk ile ‘âşıkları hayrân ola
Sâgar-ı elfâz ile sekrân ola
Gerçi denilmiş kitâblar bî-‘idâd
Lîk her birinde var bin türlü dâd
Lâyık olmuşlar du’âya her biri
Şâyed olam ben de anlardan biri
Bu ‘azîmetle kalem aldım ele
Geldi birkaç beyti ol demde dile
Lîk oldu kalbime ilhâm-ı gayb
Dedi bana ey derûnu cümle ‘ayb
Kim ola sen anı vassâf olasın
Ol Şeh’in na’tinde ‘arrâf olasın
Sana kim verdi icâzet gülşene
Kim el uzatırsan anın verdine
Kuvvet-i nazm ile ger olsan fuzûl
Hâlet olmaz işiden olur melûl
Ger dilersen hâsıl ola bu merâm
Kıl teveccüh Hazret’ine bi’s-selâm
Ger icâzet verile destûr ola
Sözlerin hâlet verüp pür-nûr ola
Olmaz ise ger icâzet sâkit ol
Rûzgârın gözle ebsem sâmit ol
Çünkü ilhâm oldu bana bu makâl
Düşdü destimden kalem dil oldu lâl
Diledim pes aslıyla tutam işi
Ceybime çekdim başı dökdüm yaşı
Ravza-i Sultân’a yüz tutdum tamâm
Çok okudum es-salâtü ve’s-selâm
Hâlimi i’lâm edüp dergâha ben
Yokluğum arz eyledim ol Şâh’a ben
Düşdüm istiğrâka buldum lezzeti
Gitdi benden hiss-i kevnî hâleti
İşbu hâl içre görürüm nâgehân
Kendimi bir tâk önünde ol zamân
Oturur ol suffe içre Mustafâ
Nûr-ı vechi ‘âleme vermiş safâ
Şem’-i cem olmuş yine ashâbına
Cân fedâ olsun ana ahbâbına
Sâha-i lutfuna çün buldum mecâl
Şerm ile itdim Cenâb’a arz-ı hâl
Muntazır oldum bu dem eltâfına
Pes işâret eyledi etrâfına
Nerdübândan indi bir kimse hemân
Sundu bir tıflı elime ol zamân
Didi Hazret sana verdi bunu al
Oku bu tıflın elinden kutlu fâl
Tıfl-ı ma’nâdır sana oldu nasîb
Kokula bu goncadan bûy-i Habîb
Bağrıma basdım o tıflı şâd olup
Kendime geldim o dem âbâd olup
Hamdülillâh kim bana feth oldu bâb
Tâir-i kuds oldum olmuşken zübâb
Zâğ iken tûtî-lisân oldum yine
Telh iken şîrîn-zebân oldum yine
Çün elime girdi miftâh-ı künûz
Gülşen-i evsâfa yol buldum henüz
Lîk maksadım budur sizden hemîn
Bakmayalar ‘aybıma ihvân-ı dîn
İtmeyeler nâveg-i ta’na nişân
Şefkat ile olalar gevher-fişân
Fâtiha’yla rûhumu şâd ideler
Kabrimin vîrânın âbâd ideler
Yâ ilâhî rahmet eyle sen ana
Vâlideyn ü dahi ihvânım ana
Ger bu söz denile tâ yevmü’l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb’e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Söylegil ey ‘andelîb-i hoş-nevâ
Ver bize Şâh-ı Hicâzî’den nevâ
Ma’nâ gülzârına çün buldun sebîl
Hoş akıt dilden zülâl-i selsebîl
Ol nübüvvet goncasından aç dehân
Neşr ola bu ‘âleme ‘ıtr-ı nihân
Tâ mutayyeb ola rûh-ı ‘âşıkân
Vecd ü şevke gele ol-dem sâdıkân
Sâgâr-ı elfâzı sun tâliblere
Nukl-i nakli hâzır et câliblere
Meclise çek bir simât-ı mâ-hazar
Sözünü söyle müfîd ü muhtasar
Kıl tevekkül şöyle cem et hûşunu
Tıfl-ı ma’nâdan yana tut gûşunu
Sen anı de her ne kim telkîn eder
Kim anı ehl-i safâ tahsîn eder
Tut kulak evsâfına ey yâr-ı dîn
Bilesin kimdir o fahrü’l-mürselîn
Gerçi son geldi odur hatmü’r-rusül
Sûsen ü sünbül sonunda geldi gül
Cümle-i ezhâra çün gül oldu şâh
Her kaçan gelse hem oldur pâdişâh
Bu ‘ayândır evvel ebced okunur
Sonra andan Fâtiha ol bahr-i nûr
Enbiyâ ebceddir Ahmed Fâtiha
Naks olur mu ger olursa hâtime
Ger kevâkib sonuna doğar güneş
Lîk anınla münevver cümle ferş
Evvel esmâ sonra ma’nâdır gelen
Bunu fehm ider bu ma’nâdan bilen
Enbiyâ esmâ Muhammed ma’nâsı
Ma’nâyı bildinse şâhım ko sesi
Rahmeten-lil-‘âlemîndir Mustafâ
Hem şefîa’l-müznibîndir Mustafâ
Şârih-i sadrı anın Allah iken
Râfi’-i zikri anın ol Şâh iken
Kim ola Şemsî anı meddâh ola
Tâ meğer ‘avnı anın Fettâh ola
Zülfünü “ve’l-leyl” hoş tefsîr eder
“Ve’d-duhâ” ruhsârını ta’bîr eder
“Sûre-i Yâsîn” ider ana kasem
Kim sen oldun ol resûl-i muhterem
“Kum fe enzir” der berât-ı da’veti
N’ola tutarsa cihânı heybeti
Hüccetin “vallâhu ya’lem”dir şehâ
Ana şâhiddir hitâb-ı “kul kefâ”
Hayf ola vasfın senin gâfillere
Bu sezâdır söylene kâmillere
Sicn-i ‘unsurda şu kim mahbûs ola
Ana bu ‘ulvî kaçan mahsûs ola
‘Âlem-i süfle mukayyed bî-basar
‘Âlem-i ıtlâka eyler mi nazar
Ger bu söz denile tâ yevmü’l-kıyâm
Hak budur bir harfi olmaya tamâm
Olmak istersen Habîb’e âşinâ
Ver salâtı bul anınla rûşenâ
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.