Abdullah Tamamlar-Nefhai Rahmaniden Açıldı
Nefha-i Rahmânîden açıldı meydân-ı adem
Kâf u nûn emriyle giydi şekl-i elvanı adem
Mebdei âlem-nümâdır mazhar-ı esrâr-ı
Hakk Nefy ü isbât eylemekdir an-be-an şân-ı adem
Nûr-ı Ekrem Rûh-ı A’zam Akl-ı Küllî hem
Kalem Bunların emriyledir hükm ile fermân-ı adem
Ma’deni kevn ü mekândır hem o bahrin mâdeni
Sırr-ı mektûm-ı ezeldir sun-ı Rahmân-ı adem
Kimini eyler gedâ kimini dehre şâh eder
Her birin bir fen ile eyler yine fânî adem
Ceng eder gavgâ eder (ol) sonra yine sulh eder
Akıtır bir lahzada derya gibi kanı adem
Bir taraftan var eder ol bir taraftan yok eder
Doğurur besler kılar yer ile yeksanı adem
Mihr ü mâh arz u semâvât râm olunmuş emrine
Zahiri Settârı ismin bahri ummanı adem
ism-i zâtın mazharı “Fevka’l-ulâ-tahte’s-serâ”
Zîr ü bâlâ hep maâdin bahrinin kânı adem
Âlemi kılmış ihâtâ mecmaü’l-bahreyn odur
Kâfirin küfrü kamu ebrârın îmânı adem
Kabza-i kudrettedir bahs eylemek mümkün değil
Bahr-ı zâtın katresidir sırr-ı Sübhânî adem
Câmiü’l-bahr-ı sıfattır nüsha-i kübrâdır ol
Gösterir her bir sıfattan türlü elvanı adem
Kesret ehlinin fenası vahdet ehline beka
Perverîşi hem hayâtı nimeti nâm adem
Hem ecel derdine derman bulmadı Lokman Hekîm
Zahir ü bâtın kamunun oldu dermanı adem
Ehl-i hikmet zerre denli bilmedi ahvâlini
Kimseye bildirmedi sırrını pinhânî adem
Sağı cennet solu duzah batnı haşrin aynıdır
Andadır yevmü’l-hisâbın vezni mîzânı adem
Benliğin şehrin harâb et lâ-mekân şehrine gir
Sırr-ı Hakk’ın mahremi ol eyle seyrânı adem
Yok olacak benliğindir eylegil mahv-ı vücud
Sırfa ergür kalbini ol ehl-i şübbân-ı adem
Aç basîret gözlerin seyr et fena gülzârını
Açılır bunca şükûfu gülü reyhanı adem
Âlem-i gaybın vücûdun cümle eyler aşikâr
Cennetü’l-Me’vâ misâli arz eder anı adem
Durmaz işler kârbânı bir taraftan var olur
Bir taraftan cezb eder aslına sultânı adem
“Küllü şey’in hâlikun” fermanını icra eder
iki yüzden celb eder aslına inşânı adem
Gir adem şehrine ey dil hikmet-i Yezdâna bak
Âlem-i mülk-i bekadır sanma kim fânî adem
“Küllü şey’in yerciu” aslına ric’at ettirir
Bir delîl-i pîşvâdır peyk-i Yezdân-ı adem
Hafız ismin mazharıdır hep hazâin andadır
Câmiü’l-esma müsemmâ marifet-kânı adem
Her ne var arz u semâda halk olan eşyaların
Kılmış cümlesin ihata hısnı derbânı adem
Ol nazargâh-ı Huda’dır beyt-i kübrâ andadır
Hem zuhur (-ı) “küntü kenz” den oldu ayanı adem
Bir muhît-i bahr-ı a’zam mevc-i deryalar gibi
Âleme verir hayâtı subhı mihrânı adem
Arif ölmekten kaçar mı canını cânân alır
Kurtarır ağyar elinden anı şîrânî adem
Sırr-ı “mûtû” zümre-i âşıkların bayramıdır
Devlet-i mülk-i bekadır semti seyrânı adem
Gaflet ehli yüz çevirir eyler andan nefreti
Bilmez arkasından alır bâr-ı gîrânı adem
Her belâ-yı renci mihnetten anı eyler halâs
Ehl-i derdin derdlerinin oldu Lokmanı adem
Rûz u şeb cehd et birader sen seni yok idegör
Mâsivânın zulmetinin mâh-ı tâbânı adem
İşbu deryalar adem şehrinde bil bir katredir
Yokdurur hergiz nihayet haddi pâyânı adem
İşbu dehrin şöhretine sânına aldanma kim
Bî-hayât olur kamusu vermese canı adem
Varlığın sonu fenadır yokluğun sonu beka
Her kemâle irgürür bil cümle noksanı adem
Varlığın cümle ademden almadın mı ey püser
Gelmedin mi bu cihan mülküne üryânî adem
Harfi savtı olmayan bir mekteb-i ulyâdır ol
Bunca elfâzın kamu hubb-ı suhandânı adem
Vâsıta oldu arada Hazret-i Rûhu’l-emîn
“Kenz-i Mahfî”den zuhuru Kâf-ı Kur’ân’ı adem
Zâhirâ derler adem şehrinde birşey yokdurur
Nerden aldı bu kadar dürr-i Bedahşan’ı adem
İns ü cin vahşî tuyûra hükm eden bir serveri
Âhiri gör n’etti tahtıyla Süleyman’ı adem
Kuvvetine mâlına mağrur olanlar n’oldular
Koydu yerler altına birçok Neriman’ı adem
Bunca davâ-yı enâniyet edenler n’oldular
N’etti Firavn ile bunca ehl-i tuğyanı adem
Âlem-i kesrette çok elvan suret gösterir
Vahdet içre cân ilinin cümle cânânı adem
Ehl-i vahdet zümresinin yolları andan geçer
Herbirine giydirir esvâb-ı nûrânî adem
Her sıfattan günde yüz bin türlü revnak gösterir
Hem semânın hâveri dehrin gülistanı adem
Irgalandıkça muattar zülfünün her mûyları
Tenlere verir hayâtı bûy-ı rindânı adem
Sahn u sahraya hayâtı irgürüp bâd-ı sabâ
Arz olur cennet misâli bâğ u bostanı adem
Bir zamân ismâîl-âsâ bir Halil’e ol püser
İnkıyâd et nefs-i kebşi eyle kurbân-ı adem
El çekip ağ u karadan farîg u âsûde ol
Nefsi kati et terk-i terk et eyle Süleyman-ı adem
Tâlib-i dînâr olup aldanma dünyâ mâlına
Berri bahri (bî) nihayet dürrü mercanı adem
Ölmeseydi birbirin yerdi cihan halkı kamu
Hazret-i Hakk’ın bize bu âlî-ihsânı adem
Bu cihan gülzârının bünyâdına oldur sebeb
İlm-i hikmet şehrinin şems-i şebistânı adem
Derdine sabr eyle dehrin Hazret-i Eyyûb gibi
Bir zaman Yûsuf oluben bekle zindân-ı adem
Tîğ-ı cellâd gamzesi bir anda yüz bin kan eder
Âlem-i mülk-i fenanın şâh-ı merdânı adem
Goncadan yüz gösterir bülbülleri feryâd eder
Doldurup bûy-ı Muhammed’le gülistanı adem
Hüsnünü arz eyleyip âşıkların canın alır
Berk urup vahdet yüzünden nûr-ı lemânı adem
Ref edip kesret hicabın gir muhabbet şehrine
Gir velîler gönlüne seyr eyle gülşen-i adem
Cennetü’l-Huld içre zevk eder iken Âdem Ata
İftirâk iline saldı anı şeytân-ı adem
Hazret-i Mûsâ elinde bir dıraht iken asâ
Sâhirin sihrine karşı kıldı su’bân-ı adem
Şübheden kurtarmak için ol zamanın halkını
Batn-ı Meryem’den kılıp nutk-ı Mesîhânı adem
Âlem-i âmâda iken cümle esmalar tamam
Nûr-ı Ahmed’den zuhura geldi ayanı adem
Bir elinde var hayâtı bir elinde zehr-i mâr
Hiç elinden kurtuluşun var mı imkânı adem
Kalbini pâk eyle kim Hak’tan sana mihmân gele
Bir gün olur olacaksın sen de mihmân-ı adem
Gelmeseydi âleme ol kâinatın mefharı
Hızra içirmezdi katre âb-ı hayâtı adem
Cümle âlem hüsnünün meftunu olmuşken anın
Kul olup sattırmadı mı Şâh-ı Ken’ân’ı adem
Öyle bir sultâna hadim olmuşuz ne gam bize
Pîr-i Sami olmuş iken şîr-i garrâni adem
Ol adem şehrinde kurmuştur velayet tahtını
Cezb eder mülk-i bekaya cümle yârânı adem
Tende lahmi Salih’in eşyada sehmi kalmadı
Murg-ı canı per açıp kılmakta cevlânı adem
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.