Abdullah Tamamlar-Vefatül Hasan Vel Hüseyn Radıyallahu Anhüma
Rivâyetde gelir bir gün Resûlullâh olubdu şâd
Ki dizinde oturmuşdu Hasan ile Hüseyn şehzâd
Hüseyn’i öpdü boynundan Hasan ağzı dudağından
İkisin bâb-ı şefkatde bu resme eyledi îrâd
İrişdi Cebrail derhal elinde var idi üç şâl
Biri kara biri sarı biri kızıl idi vekkâd
Dedi Allah selâm ider buyurur kim revâ mıdır
Beni nice sever çünki bana karşı öper evlâd
Benim aşkım anı ister ki benden gayrı sığmaya
Benim mahbûb gönül mülkü benim ile olur âbâd
Bu kâre donu pes geysün ki yas donudürür bu don
Sarı donu Hasan geysün kim ağu içiser bî-dâd
Kızıl donu Hüseyn alsun şehîd olur didi zîrâ
Dahî Hak şöyle buyurdu gerek kim olasın münkâd
Benüm ‘izzim celâlimçün anı kim öpdün ağzından
Ana ağû virem içe dudağından ide infâd
Hem anı kim boğazından öpüpdün yâ habîbim der
Kafâsından boğazladam budur ikisine mî’âd
Sonucu öyle oldu ki kasd etti Yezîd mel’ûn
Birine zehr içirdiler birini itdiler işhâd
Yezîd’e la’net olmazdı zamân-ı evvel içinde
Velî sonra gelen itdi ideriz itme istib’âd
Resûlullâh’ın ol zîra ihânet eyledi ehlin
Pes oldu la’nete lâyık çü Hakk’dan eyledi ilhâd
Ki zîrâ bunların vasfın kanı dil kim idem takrir
Kanı bir levh-i şâfî kim sıfâtında olam nekkâd
Resûllullâh meğer bir gün kemâl-i mahz-ı şefkatden
Omuzuna alıpdı kim Hasan ider idi isnâd
Didi kim severem bunu pes Allâhım sev sen de
Kıyâs it öyle olucak ne denli buldu ol irşâd
Gerekdir imdi sâdâta halâyık ideler ta’zîm
Ki zîrâ sevilir seven sevilmez sevmedi hüssâd
Buyurmuşdur dahî bir kez Hüseyn benden Hüseyn’den ben
Bunu seven sever Hakk’ı pes onu sevdiler evtâd
Hasan bârı ağû içdi za’îf oldı katı hâli
Hüseyn anı sorageldi didi itme cezâ inşâd
Ki bir mülke varırsın kim gözün açıp görürsün kim
Resûlullâh âli ile bağışlar nûr-ı isti’dâd
Atandır bu iki sultân bekâda tutdular evtân
Pes anda sende istîtân kılıp Hakk’dan istimdâd
Hadîce Fâtıma anda anandır bu iki hâtûn
Mübârek yüzlerin görüp idesin anda istişhâd
Hem anda Ca’fer ü Hamza bu ikisi durur ‘ammin
Göresin bunların yüzün ola gönlün be-gâyet şâd
Didi ol yanağı gülgûn bir işe ermişem bu gün
Ki bu gündür bana düğün iderdim bu günü irsâd
Sefer kıldı pes Allah’a irişdi yüce dergâha
Ulaşdı şol şehenşâha kim emridir lebi’l-mirsâd
Hüseyn de bildi kim ânı alırlar gövdeden cânı
İşit pes ol gün elhânı ne resme bağladı ersâd
Hitâbet eyledi halka senâlar eyledi Hakk’a
Dedi şöyle bilin hakkâ ki cem’oldu bugün ezdâd
Ne hak üzre ‘amel olur ne bâtıldan yığılınır
Nite işrâk ide pes nûr ya mü’minler ola emcâd
Çün öyle geldi bu gelmek sa’âdetdir bana ölmek
Ki zâlimlerle derilmek hatâdır ‘ömredir ifsâd
Pes andan dökdüler kânı şehîd eylediler ânı
Ismarladı Hakk’a cânı o gözler nûr-i bî-endâd
Mübârek boynunu onun Resûlullâh çün öpmüşdü
Bıçak kesmedi ol yerden kafâdan itdiler işhâd
Çü âşûre günüydü ki İmâm Hüseyn şehîd oldu
Sevinip sürmelendiler gönül şehrin idüp Bağdâd
Pes o gün sürme sürdürmek Yezîd’e benzemeklikdir
Revâ mıdır ki mü’minler bu işe olalar mûtâd
Aceb midir eyâ mağrûr bu iş gaddâr dünyâdan
Kimi kodu kimi koya elinden âh anın feryâd
Kanı Âdem kanı İdrîs kanı ilm ü kanı tedrîs
Kanı kibr eyleyen İblîs kanı göster Semûd u Âd
Kanı Hârût ile Mârût kanı Tâlût ile Câlût
Giyip ekfân ile tâbût kara yerde yatar ecnâd
Kanı Dahhâk ü Efrîdûn ki dûn itdi anı gerdûn
Kanı Nemrûd u İbrâhîm kanı İskender ü Şeddâd
Yere urdu Süleymân’ı idindi lokma Lokmân’ı
Remîm itdi Nerîmân’ı ne kılar gör cihân bî-dâd
Kanı Yûsuf Zelîha hem Kubâd u Keykûbâd u Cem
Kanı Keyhusrev ü Hüsrev kanı Şîrîn ile Ferhâd
Kanı Firavn ile Mûsâ kanı Yahyâ ile Îsâ
Belirsiz oldular fersâ savrdu tozlarını bâd
Muhammed Mustafâ kanı kim ol nûr idi hakkânî
Virib imişdi Hakk onu ol idi hâsıl-ı îcâd
Ana da gör ki n’itdiler rivâyet öyle itdiler
Kuzuya ağû katdılar yedi ol mefhar-i efrâd
On iki yıl çün doldu dedi şimdi o vakt oldu
Yürekden ebher üzüldü çün öyle eyledi üstâd
Ebû-Bekr ü Ömer kanı işitgil ömr-i men kanı
Ki Osmân u Ali fânî oluben dökdüler ecsâd
Acebdir bu senin özün ki dönmez dünyâdan yüzün
Bakar doymaz ona gözün bilişdin olamazsın yâd
Bilir misin sana n’ola seni de göndere yola
Gözün yaşlar ile dola aceb eder misin hiç yâd
Ecel kapladı sağ u sol gözetir iki gözün yol
Sana senden yakındır ol ki doğmuşdur bile hem-zâd
Başın eline almışdır alıp meydâna gelmişdir
Gözün yüzünde kalmışdır seni tutmuşdurur cellâd
Ecel sayyâdının nâgâh çü düşdü ağına bir kuş
Tutup kodu adın âdem gözet neyler onu sayyâd
Kafesden eyledi zindân zebânîler kodu derbân
Bu derde bulamaz dermân nebî mürsel velî zühhâd
Bu kuş anda usanısar kafes bir gün usanısar
İçinden kuş boşanısar kafesden olusar âzâd
Bu yerden gidicek yurdu ya olur ‘âlem-i envâr
Ya olur ‘âlem-i âfât çü yokdur günbede bünyâd
Düşiser toprağa cismi belirsiz olısar resmi
Unutula anın ismi ne devlet fânîye ne âd
Bozar nakşı ki yazmışdır yıkar köşkü ki düzmüşdür
Şu beydaklar ki dizmişdir derer bir bir geri nerrâd
Pes aldanma nukûşuna nedir kendi nukûşu ne
İrersin yol yokuşuna eğer tutmaz isen Nûn-Sad
Dîvânında eli bağlı kulundur yâ Resûlallâh
Yazıcıoğluna eyle şefâ’at ki ola dil-şâd
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.


Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.