Şafaklar Tüllenirken
Gafletle gezen her rûh hicranla yanar-ağlar,
Bir bir göçerken dostlar hiç arkaya bakmadan;
Ölüm şarkılarıyla eser esince rüzgâr
Ve söndürür geçer, tek meş’ale bırakmadan…
Ne dost ne yoldaşı var, yapayalnız yollarda,
Zulmet zulmet üstüne tüm ufuklar kararmış;
Hazanla dökülen yapraklar gibi ard arda,
Düşenler uçup gitmiş, kalanlar da sararmış.
Bakınca rikkatle hasreti içimi sardı,
Dalgındı durduğu yerde, bakışları ürkek;
Bugünü-yarını andı, andı ve karardı,
Yaşamak bu ise tam kabir azabına denk…
Korkuyla kıvranır, telaşla etrafı gözler,
Zihni allak-bullak, kalbi hüzünle burkulu;
Doğduğuna bin pişman, ölüp gitmeyi özler,
Dokunsan ağlayacak, bahtsız o kadar dolu.
Bir başka duyar varlığı Hakk’a uyananlar,
Dünyaları tıpkı Cennetler gibi sımsıcak;
Sînelerinde göklerin sesini duyanlar,
Rûhları huzur içinde, ufukları apak.
Gel imanla kanatlan ve süzül enginlere;
Sakın rûhuna dar gelen eb’âda takılma!
Sendedir sığmayan sır göklere ve yerlere,
Yaraşmaz sana; göğe, yere sıkışıp kalma!.
Şahlan daha coşkun, daha canlı, daha gergin;
Hep hayat üfle etrafa rûhunun sesinden!
Artık meydanlar senin, dem senin, devran senin,
Haykır ve anlat mâzinin altın nefesinden…
Panjurlar açılmışken zümrütten tepelere,
Şafaklar pırıl pırıl ufukta tüllenirken;
Kalk ömrün ikbâlini duyur, duyur her yere!
En erken kalktığın gecelerden daha erken…
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.