Katı bir karanlık içinde âlem,
Bocalarken doğdu Zehrâ güneşi.
Cehâlet zinciri altında adem,
Boğulurken doğdu Zehrâ güneşi.
Boğulurken doğdu Zehrâ güneşi.

Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.

Susuzluktan güller perişan idi,
Bulaşmıştı artık iffet eşiği,
Ejderha elinde miraç beşiği
Kıvranırken doğdu Zehrâ güneşi.
Kıvranırken doğdu Zehrâ güneşi.

Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.

İnsan susamıştı insanlığına,
Adaletin hatta bir anlığına,
Alem-i fazilet mihmanlığına
Davet için doğdu Zehra güneşi.
Davet için doğdu Zehra güneşi.

Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.

Yanlış rüzgârlar ufuğa dalarken,
Çiçeklerin nârin benzi solarken,
Bülbüllerin bağrı kanla dolarken,
İmdât için doğdu Zehra güneşi.
İmdât için doğdu Zehra güneşi.

Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.

İnsanlık aybına kadın batarken,
Babalar kızları köle satarken,
Yarasalar gökte cirit atarken,
Ebediyyen doğdu Zehrâ güneşi.
Ebediyyen doğdu Zehrâ güneşi.

Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.

Susuzluktan güller peişan idi,
Bulaşmıştı artık iffet eşiği,
Ejderha elinde miraç beşiği
Kıvranırken doğdu Zehrâ güneşi.
Kıvranırken doğdu Zehrâ güneşi.

Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi,
Zehrâ güneşi, Zehrâ güneşi.