Fatih Zirek-Merhametsizsiniz
Sevdiğini Allah için seven, sevdiğine her baktığında o dostu anan yüreğimizin kıymetli insanları.
Yaşlı ve huysuz bir kadındı o. Komşuları onun şerrinden korkar, sokakta gördüklerinde bile yollarını değiştirirlerdi. Birisinin yardıma ihtiyacı olduğunda, aklına en son gelecek kişiydi. Kalbi sanki taştandı. Sürekli, başına gelenlerden şikâyet eder, insanların kendisine yaptığı bir haksızlığa bin ekleyip anlatır, ama çok daha büyük haksızlıkları işlemekten çekinmezdi. Ağzından “Allah’a şükür” sözünü işiten olmamıştı daha. Merhametsizin biriydi.
Bu kadının akrabaları vardı, ama huysuzluğu ve hoşgörüsüzlüğü nedeniyle hepsini küstürmüştü. Komşuları vardı, ama affetmeyi bilmediği için, onları da sudan bahanelerle kendisinden uzaklaştırmıştı. Evinde bir başına yaşıyordu.
O yüzden de, güya yalnızlığına çare olarak evinde bir kedi besliyordu. Ama aslında beslemiyordu! Hayvancağızın yemeğini çoğu kez vermeyi unutuyor, ihmal ediyor, ya da tembelliğinden umursamıyordu.
Çoğu kez çarşıya-pazara giderken onu evde aç acına hapsediyor, zavallı hayvan o döndüğünde açlığını ifade etmek için bacaklarına sürünüp miyavladığında da bir tekme savurup onu uzaklaştırıyordu. Ağzından da hep aynı söz dökülüyordu:
” Nankör hayvan, ne olacak! Beslersin, büyütürsün, sıcak bir yuva verirsin, ama dönüp yüzüne bakmaz.”
Oysa gerçek hiç de böyle değildi. Kendisi rahmeti tanımadığından, kedinin de şükrünü asıl Rahmet Sahibine sunduğundan habersizdi. Kedilerin, mırıltılarıyla, nimetlere sadece aracılık yapan insanlara değil, asıl Nimetlendiren’e şükür ve hamd ettiğini de bilmiyordu. Nankör olan kedisi değil, kendisiydi. Ama kadın bunun da farkında değildi.
Bir gün, bu taş kalpli kadın sabahın erken saatlerinde evinden çıktı. Uzaklarda oturan bir akrabasına gitmeye karar vermişti. Ama ziyarete değil, zamanında verdiği borcu almaya gidiyordu! İçin için bu akrabasına kızıyor, kendi kendisine söyleniyordu:
“Acıyıp niye borç verdim ki? İşte sonucu: nankörlük nankörlük nankörlük!”
Kafasında o paradan başka bir şey olmadığından, kapıyı çekip giderken içeride hapsettiği kediyi düşünmedi bile. Hoş, yolda aklına gelse zahmet edip dönmezdi ya. O kedi açlıktan ölse dahi, nasıl olsa yerine yeni bir kedi bulabilirdi!
Kadın evine günlerce dönmedi.
Bütün yiyecekleri dolaplara kilitlediğinden zavallı hayvan evde yiyecek bir şey bulamadı. Bütün kapıları ve pencereleri sıkı sıkıya kapadığından, hayvancağız kendi rızkını bulabilmek için dışarıya da çıkamadı.
Sonunda açlıktan öldü.
Ve bütün bu olup bitenleri hüzünle seyreden melekler, birbirlerine aynı şeyi fısıldadılar:
” Bu merhametsiz kadının ebedi yurdu ancak cehennem olabilir!”
Fatih Zirek
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.