Saraya telaş düştü
Sokağa kıyam
Sabaha felah.
Güncemize direnişin bahadır sureti düştü
ve dilimiz ayaklandı.
Kalkın! kalkın ve özenle hazırlanın ey söz ustaları,
Ey yufka yürekli kelamcılar!
Puslu güvercinlerinizi özgürlüğün cıvıldayan kalbine uçurun
ve güzelce haykırın!!
Zulmün murdar sözlüğünü okşamaktan vazgeçin. Ve bırakın fildişi kulelerde kendi korkunuzla, kırılgan düşlerinizle oynaşmayı!
Çöle bağıran,güle hazan,bülbüle figan.İşte bunlar yüreği yangın yerine dönmüş çocuklarımız bizim.Humus’ta onların sesidir ovalara yayılan.Onlardır Hama’da tankalrın önüne yatan. İdlib’te,Halep’te,Şam’da güneş onları koluna takarak gülümsemektedir arza.
Erkeğimiz yiğit ve vuruşkan olsun artık, kızımız onurlu ve direngen. Ve dağ gibi yürütsün yavrularını dualarının içinde güngörmüş analarımız.
Salihlerin, şahitlerin, öncülerin çığlığı kötünün içini daraltsın, iyiliğe can katsın.
Ey merhamet dilenenler!
Ey zihni ve yüreği yoksul bilimciler, yorgun ve kötürüm kalpli bilgeler; Ey güzel sözlü hatipler, neşide şövalyeleri, dili ve dimağı ezilmiş, bilinci hırpalanmış yorumlayıcılar! Hayatın devingen çehresine bakın. Uyuşmuş, zehirlenmiş heybenizi silkeleyin ve özürlü muskalarınızdan arının.
Zindana Yusuf düştü,yüreğe ateş,teşe İbrahim.Diliniz çözülsün artık ve sönsün murdar ateşi zulmün ve cellâtların sehpaları feryadımızla yeniden sarsılsın.
Ey adananlar!
Ey arzın direnen, didinen onurlu çocukları!
Şu mecalsiz meşaleyi gür avazınızla tutuşturun ve aydınlansın yolumuz!
İşte bakın: Musa’yı kakışladılar ve Şuayb taşlandı. Nuh’un gemisindeki görklü fenere dil uzattı hainler!
Yusuf zindana düştü ve Yakub’un gözleri kanlandı.
Şehrin bir ucundan mümin ve mutmain bir kalple koşup gelin ve Sûr’a inanmayanları uyarın!
Kalkın ey mahrumlar, mustaz’aflar!
Ey bir koruyucu, kurtarıcı, bir sahip bekleyenler!
İçinizdeki o bitimsiz, o birikmiş ateşle karanlığı söndürün!
Ey büyücüler!
Ey vadilerde şaşkın şaşkın dolaşanlar! Ey bir yürüyüp bir duranlar! Kekemeliği terk edin ve süslü tasmalarınızı parçalayın!
Ey ulûfeciler, ey beleş cennet yolcuları, ey vicdanlarını yutkunanlar! Önümüzü kesmeyin, yolumuza çıkıp durmayın!
Ele zincir düştü göle cemre yola Bismillah.
Sabah elbet yakındır.
Gecenin rahmeti emzirsin şimdi kavgamızı, gündüzün bereketi özenle elinden tutsun.
Ey direniş!
Hüsran çemberi seninle parçalansın yine. Senin güzel öğrencilerinle…
Ey özgürlük!
Yazıklar olsun senin için çarpmayan kalbe! Senin için çırpınmakla geçmeyen günler bize haram olsun!
Veyl olsun ALLAH’ın and içtiklerine,
Asra andolsun!..