Web sitemize hoşgeldiniz, 23 Aralık 2024
Beğen 3

Hz.Nevfel

Bir gün Hz. Peygamber (asm), Allah yolunda cihad etmenin faziletinden bahsediyordu. O kadar ki, o yolda şehit düşenlerin karşılaşacağı nimetler ve göreceği ikramlar dinleyenleri âdeta mest ediyordu. İşte bu dinleyenlerin arasında Nevfel adında birisi de vardı.
Silâhını kuşanıp atına binip Hz. Peygamber’in (asm) yanına geldiği zaman, anneciği de yanında idi.
Kadıncağız ağlayarak:
“Yâ Resûlallah! Benim gözümün yaşına acı. Benim hayatımda gören gözüm ve tutan elim, bu oğlumdur. Bundan başka sığınacak kimsem yoktur. Çok garip ve fakirim. Oğlum da çok gençtir. Harb etmesini bilmez. Soğuğa sıcağa dayanamaz. Sonra ben yalnız kalır, kötü durumlara düşerim. Kimse hâlimi bilmez” dedi.
Resûl-i Ekrem (asm) kadına acıdı ve Nevfel’e:
“Evlâdım, ben sana kefil oluyorum. Cihâd sevabını aynen alacaksın. Şehid olma mertebesini de kazanacaksın. Yaşlı ve kederli annenin rızâsını al, göz yaşlarını akıtma. Bize şefâate gelmişken onu ayrılık ateşine yakma” buyurdular.
Nevfel:
“Yâ Resûlallah (asm), beni cihâddan geri bırakmayınız. Bu arzumdan vazgeçmek elimde değil. Hak yoluna canımı ve başımı koymuşum. Anneme duâ buyurunuz; Rabbim ona çok sabırlar versin” dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (asm), Nevfel’in annesine:
“Gel, bu yiğidi hayırlı yoldan alıkoyma!” buyurdular.
Annesi Hz. Peygamber’in (asm) ricası karşısında:
“Yâ Resûlallah (asm), oğlum savaş hâllerini bilmez, ama onun her hâlini koruyup gözetmen için sana ısmarladım” dedi.
Hz. Peygamber (asm) kadıncağızın bu dileğini kabul ettiler.
Sefer bitti ve İslâm ordusu, pek çok ganimetle birlikte geri döndü. Ancak bazı Sahabeler şehit olmuşlardı. Nevfel de onlardan biriydi.
Nevfel’in annesi Resûl-i Ekrem’in (asm) huzuruna varıp, oğlunu sordu. O Şefkâtli Nebi (asm) bu haberi annesine vermekle onun gönlünü incitmekten çekindi. “Geride kaldı, gelenlerden sor!” buyurdu.
Kadıncağız, Hz. Ali’nin (ra) yanına geldiğinde ona sordu.
Hz. Ali (ra):
“Resulullah’tan sordun mu?” dedi.
Kadıncağız:
“Evet, sordum” deyince,
Hz. Ali (ra), Resûl-i Ekrem’in (asm) kadının kalbini incitmemek için böyle söylediğini anladı ve arkadakileri göstererek:
“Geriden gelene sor” dedi.
Kadıncağız geriden gelen Hz. Osman (ra) ve Hz. Ömer’den de (ra) aynı cevabı aldı.
Yol bekleyen gözleri Hz. Ebu Bekir’i (ra) gördü. Nevfel’ini gelip, Hz. Ebu Bekir’den (ra) sordu. Resûl-i Ekrem’in (asm) mağara arkadaşı, mübarek sakalını dudakları arasında sıkarak içinden:
“Ya Rabbî, bir gönül kırmaktan Habib-i Ekrem’in sakındı ve Ali ve Osman ve Ömer de kaçındı. Ben zor bir halde kaldım. Eğer Nevfel’in şehit olduğunu söylesem, Hz. Peygamber’e (asm) muhalefet etmiş olurum. Eğer ‘Geride kaldı, geliyor’ desem, yalan söylemiş olurum. Doğru söylesem, bir gönlü yıkmış olurum. Yalan söylersem din yıkılır. Sen bana bir söz ilham et. Bu annenin yanık yüreğini teselli edecek bir kolaylık ihsan eyle…” diye dûa etti ve içten gelerek:
“Yâ Allah!” dedi.
O anda okun yaydan çıktığı gibi Nevfel, elinde kılıç olduğu halde sür’atle geldi.
Hz. Ebu Bekir’e (ra) selam verip:
“Beni mi çağırdın yâ Ebu Bekir? Buradayım!” dedi.
Hz. Ali’ye (ra) ve bütün Ashab-ı Kirama selâm verdi. Bütün sahabeler hayrete düştüler.
Zübeyr bin Avvâm (ra) diyor ki:
Resûlullah (asm) seferden dönünce mescide gidip iki rekât namaz kılar idi.
Bu sefer de Resul-i Ekrem (asm) mescidde oturuyordu. Kapıda bir kalabalık toplandı. Nevfel’in içeri girip selam verdiğini gördüler. Resûl-i Ekrem (asm) Nevfel’i karşılayıp selâmını aldı. Otururken:
“Bu, Allah’ın bir âyetidir, acaba kimin duâsıyle meydâna gelmiştir?” dedikleri sırada, Cebrail (as) gelip:
“Ya Resûlallah (asm)! Şükür secdesi et! Cenâb-ı Hak, ümmetinden Hz. İsa (as) gibi ölüleri dirilten birini yaratmıştır. Allah selâm ediyor, ‘Mağara arkadaşın Sıddık sakalı ağzında iken bir kere daha Ya Allah deseydi, İzzetim ve Celalim hakkı için bütün şehidleri diriltirdim. Ben, Ebu Bekir’den razıyım. O da benden razı mıdır? Onun sözünün üzerine Nevfel’i dirilttim. Çünkü o câhiliyet devrinde yalan söylememiştir’” buyurduğunu haber verdi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (asm), Hz. Ebu Bekir’in (ra) sakalını öpüp Cebrail’in (as) getirdiği müjdeyi haber verdikten sonra:
“Allah sana büyük bir ikramda bulunmuştur. Rabbime hamd olsun ki, ben dünyadan ayrılmadan önce ümmetimden Hz. İsa (as) gibi Allah’ın izniyle ölüleri dirilten birini gösterdi.” buyurdu.
Bu olaydan sonra Nevfel iki yıl daha yaşadı.
Evvelki oğullarından başka iki oğlu daha oldu.
Sonra Yemâme harbinde şehit oldu.
Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…


İsmail Şahin

Sitemizde sanatçıya ait toplam 37 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.