Web sitemize hoşgeldiniz, 28 Nisan 2024
Beğen 2

Mustafa Demirci-Yenilenlerin Geri Dönüşü

Kureyş Ordusu Mekke’ye küçük gruplar halinde dönmüştü. Mekke’ye ilk varanlar arasında geride kardeşi Nevfel’i esir bırakan Hâşimî Ebû Süfyân vardı. Ebû Süfyân’ın yeni dine karşı gösterdiği düşmanlık onun kuzeni, aynı zaman da sütkardeşi olan Muhammed (s.av.) ve yeni din hakkında hicv dolu şiirler yazmaya itmişti. Fakat Bedir deneyimi onu oldukça sarsmıştı. Mekke’ye döndüğünde ilk düşüncesi Kâ’be’yi ziyaret etmek oldu. O sırada amcası Ebû Leheb, Zemzem çadırı denilen çadırın altında oturuyordu. Yeğenini gören Ebû Leheb, neler olduğunu anlatması için onu yanına çağırdı. “Anlatılacak bir şey yok” dedi Ebû Süfyân. “Düşmanla karşılaştık, sonra arkamızı dönüp kaçtık. Onlar bizi kovaladılar ve istedikleri kadar esir aldılar. Arkadaşlarımdan hiçbirini suçlamıyorum. Çünkü biz sadece düşmanla karşı karşıya değildik. Gökle yer arasında, ayakları yere değmeyen atlar üzerinde beyaz giysili adamlar da vardı.”
Ümmü’l-Fadl, çadırın bir köşesinde oturuyordu, yanında da Abbâs’ın kölelerinden biri olan Ebû Rafi’ (r.a.) oturuyor ve ok yapıyordu. Ümmü’l-Fadl (r.a.) gibi o da Müslümandı; ikisi de birkaç kişi hariç, Müslüman olduklarını herkesten gizliyorlardı. Fakat Ebû Rafi’ Peygamber (s.a.v)’in zafer haberini duyunca sevinçten kendini tutamadı ve “Gökle yer arasında beyaz giymiş adamlar” sözünü duyunca heyecanla bağırdı: “Onlar meleklerdi”. Ebû Leheb bunu duyar duymaz sinirle ayağa kalktı ve Ebû Rafi’nin yüzüne bir darbe indirdi. Köle karşı koymaya çalıştı, fakat çok güçsüz ve zayıftı. Ebû Leheb onu yere düşürdü ve arka arkaya vurmaya başladı. Bunun üzerine Ümmü’l-Fadl yerden, çadıra destek olarak kullanılan tahta bir kazık aldı ve tüm gücüyle Ebû Leheb’in kafasına indirdi. Kayınbiraderinin kafa derisi yarılmış, etler dışarı çıkmış ve hiçbir zaman iyileşmeyecek olan bir yara açılmıştı. Ümmü’l-Fadl (r.a.) “Sahibi burada olmadığı ve onu koruyamadığı için ona böyle mi davranıyorsun?” diye bağırdı. Ebû Leheb’in kafasındaki yara mikrop kaptı ve birkaç hafta içinde tüm vücudu iltihaplı kabartılarla doldu. Sonunda bu hastalıktan öldü.
Savaşla ilgili diğer haberler ulaştığında ve ölenlerin yakınları feryada başladığında mecliste bir karar alındı: Ölenlerin yakınları kendilerini tutmalıydı. Onlara şöyle dendi: “Muhammed ve arkadaşları sizin böyle yaptığınızı duyarlarsa daha da sevinirler”. Esirlerin ailelerine ise, Medîne’ye fidye teklifiyle gitme işini şimdilik ertelemeleri tavsiye edildi. Önemli birçok adamın savaşta ölmesiyle, Ümeyye’den Ebû Süfyân birçok kişinin gözünde Kureyş’in lideri konumuna geldi. Bu nedenle diğerlerine örnek olmak için biri öldürülen, diğeri de esir alınan iki oğlu Hanzele ile Amr hakkında şöyle konuştu: “Hem zenginlik hem de kanımdan iki taraflı kaybım için üzülecek miyim? Hanzele’yi öldürdüler, Amr için fidye mi vermeliyim? Bırakın onlarla birlikte kalsın. Onu istedikleri kadar yanlarında tutsunlar.”
Ebu Süfyân’ın kızgın karısı Hind ne Hanzele’nin ne de Amr’ın annesi değildi. Fakat savaşın başında babası Utbe, amcası Şeybe ve kardeşi Velîd’i kaybetmişti. Mateme son verdiği halde, Kureyş’in öcünü alacağı ikinci bir savaşta -öç alınması gerektiğini düşünüyordu- babasını ve amcasını öldüren Hamza’nın (r.a.) ciğerini yemeğe and içti.
Ebu Süfyân’ın Mekke’ye sağ salim getirmeyi başardığı zengin kervandan elde edilen tüm kârın, Medîne’nin karşı koyamayacağı, güçlü bir ordu kurulması için harcanmasına karar verildi. Bu kez -yani ikinci kez savaştıklarında-kadınları da, erkeklere moral vermek için yanlarına almaya karar verdiler. Aynı amaçla tüm Arabistan’daki müttefiklerine, savaşta kendilerinin yanında yer almaları için, bu ortak düşmanın zararlarını anlatan elçiler gönderdiler.
Yas tutmama konusunda Meclis’in aldığı karara tüm Kureyş’in saygı duymasına rağmen fidye konusunda alınan karara pek fazla uyulmadı. Hemen hemen her kabileden adamlar Medîne’ye gidip, kendi akrabalarını veya müttefiklerini kurtarmak için fidye konusunu görüşmek üzere yola çıktılar. Ebû Süfyân sözünde durdu; fakat bir sonraki hac mevsiminde, Medîne’den gelen Evs’li yaşlı bir hacıyı rehin aldı ve Medîne’ye, oğlu Amr’ı serbest bırakmadıkça adamı bırakmayacağı haberini gönderdi. Hacının ailesi bu değiş tokuşun gerçekleşmesi için Peygamber (s.a.v)’i ikna ettiler.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.