Zeynep Zeliha İpkin-Peygambere Övgü
Resul haz duyardı gece kalkmaktan Hakkın huzurunda fazla kalmaktan
Ayaklar şişerdi namaz kılmaktan yazık bana yazık aykırı gittim Onun sünnetine ihanet ettim
Kolay mı sanırsın nefisle savaş günlerce evinde kaynamazdı aş
Açlıktan karnına bağlıyordu taş o bir Peygamberken böyle yaşardı işte bu sebeple zoru başardı
Dağlar altın olup arzetti kendin elinin tersiyle reddeden sendin Allah büyük vekil o yeter derdin
Onlara gösterdin yücelik neymiş soyluluk soysuzluk dinginlik neymiş
Yaşadığı hayat, çektiği çile zühdünün delili sayılsa bile hepsini anlatmak gelmez ki dile
Fakirlik övüncüm diyebilene belâlar bal olur yiyebilene
Vahdet sarayına mahrem olanın ilhamını daim Arş’tan alanın hatırına dünya yaratılanın
Hak’dan başkasına meyli mi olur O en büyük hazzı kullukta bulur
Sevgili Peygamber gerek duyarsa emreder veyahut yasak koyarsa deme ki “kabulüm, bana uyarsa!” İster evet desin isterse hayır elbette hepsinde vardır bir hayır
Hakk’ın Habibi’dir dertlere derman şefaat yetkisi elinde ferman imdada yetişir dilediği an
Mahşeri andıkça sarar bir sızı kurbanın olayım unutma bizi
İnsanları davet etti Allah’a kulluk etmesinler başka ilaha sapmasınlar küfre, şirke bir daha
Ona sarılanlar güvenliktedir her iki dünyada esenliktedir
Bütün Nebilerden üstündür el hak bir başka özenle yaratmıştı Hakk hele bir ilmine keremine bak
Onun kemaline eren olmadı daha öylesini gören olmadı
Bütün Nebilerin sensin ulusu irfan denizinden avuç dolusu kerem sağanağından bir tek yudum su İstiyorlar senden yâ Resûlallah sunuver kansınlar, Elhamdülillah
Görmemiştir varsa feleğin gözü duymamıştır asla böyle bir sözü sen ilmin kaynağı, hikmetin özü Diğerleri ancak nokta gibidir üç beş harekeden sade biridir
Siret ve sureti tamam olunca Nebiler fihristi hitam bulunca en sonra O geldi vakit dolunca
Arınıp süzüldü, kemale erdi Bu sebeple Allah Habibim derdi
Âlemde hüsnüne yoktur bir bedel böyle hükmeylemiş takdir-i ezel son Resul olmalı güzelden güzel
Feyzini güzeller hep senden alır yanında güzellik pek sönük kalır
Şu Hristiyanlar gör ki n’eyledi tevhide aykırı sözler söyledi “İsa ilah” deyip bühtan eyledi
Ayrı tut ilahtan aciz beşeri övebildiğince öv Peygamberi
Ulvî dileklerle, aydın yüzlerle titreyen dudaklar, nemli gözlerle adını anarken kutlu sözlerle
Sakın bu övgüde aşırı gitme şirki andıracak sözü sarf etme
Onun irfanını kim sezebilir kim anlatabilir,kim yazabilir söz incilerini kim dizebilir
Divanlar dolusu bunca emekler yine de bu meydan şairi bekler
Bütün bunlar ona Hak’tan inayet gösterdiği bunca mucize, âyet Zâtı kadar büyük olsaydı şayet
İsmi anılınca yer yarılırdı çürüyen kemikler hep dirilirdi
Mutluluk, esenlik onun izinde her ilkesi makul, her emri zinde akla güç gelenin yeri yok dinde
Onun her sözüne “âmennâ” dedik ne şüpheye düştük ne de gevşedik
Bir bilsem ki ona bende olanın yanında bulunup feyiz alanın farkı mı var ondan uzak kalanın
Onu anlamaktan acizdir beşer kemalini gören akıllar şaşar
Bir ışık ki yansır Arş’a ulaşır anlatmak ne mümkün, dilim dolaşır O bir güneş, bakan gözler kamaşır
Nuruna pervane âşık gönüller sevdasıyla açıp solmada güller
Varlığı sadece dıştan görenler uyurgezer gibi ömür sürenler ışıktan çok karanlığı sevenler
Ne bilsin Muhammed Mustafa kimdir nübüvvet nasıl bir nurlu iklimdir
Elbet anlatamaz şâir böylesin nutku tutulmuştur, kalem neylesin bırak da son sözü ilim söylesin
Âdem evladının o en hasıdır yaratılmışların en âlâsıdır
İnsanlık lâhuttan beklerdi haber kurtuluş dilerdi nice derbeder mucizeyle gelen bunca Peygamber Hep senin nurunu yansıtıyordu müjdeciyiz, önce geldik diyordu
Doğar güneş, mahcup yıldız saklanır yıkanır güneşle, yunup paklanır akşamla birlikte çıkıp aklanır Güneş sensin, onlar birer yıldızdır nurundan yansıyan parlak yaldızdır
Bir fıtratı var ki özel mi özel kudret hiç üstünden çekmemiştir el hılkati ne güzel, huyu ne güzel
O bize Allah’ın büyük lutfudur şans denen şey varsa eminim budur
Açtıkça çiçekler hep onu ansın dolunay görsün de haline yansın keremi yanında derya utansın
Zaman da öğrensin enginlik neymiş sonluluk, sonsuzluk, dinginlik neymiş
Ürperir ilk gören, sert biri sanır tanıyınca sever, heyecanlanır asaleti karşısında utanır
O bir kral değil, Hak Peygamberdi sahte ünvanları hep yere serdi
Sedeftir, esrarı saklıyor özü hikmetin kaynağı incidir sözü aydan da aydınlık mübarek yüzü
Özüne sözüne hayranım ey dost yolunun tozuna kurbanım ey dost
Düşte gördüğümü gerçekte bulsam gül olup Ravzanda açılıp solsam nola toprağında birtek kum olsam
Toprağın ıtrıyla kâinat dolsun Onu öpüp koklayana aşkolsun
Zeynep Zeliha İpkin
Sitemizde sanatçıya ait toplam 3 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.