Web sitemize hoşgeldiniz, 23 Kasım 2024
Beğen 5

Kerim Öztürk-30.Cüz

30.CÜZ-LATİNCE
78-NEBE SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Amme yetesaelune.
2. Aninnebeil’azıymi.
3. Elleziy hum fiyhi muhtelifune.
4. Kella seya’lemune.
5. Sümme kella seya’lemune.
6. Elem nec’alil’arda mihaden.
7. Velcibale evtaden.
8. Ve halaknakum ezvacen.
9. Ve ce’alna nevmekum subaten.
10. Ve ce’alnelleyle libasen.
11. Ve ce’alnennehare me’aşen.
12. Ve beneyna fevkakum seb’an şidaden.
13. Ve ce’alna siracen vehhacen.
14. Ve enzelna minelmu’sırati maen seccacen.
15. Linuhrice bihi habben ve nebaten.
16. Ve cennatin elfafen.
17. İnne yevmelfasli kane miykaten.
18. Yevme yunfehu fiyssuri fete’tune efvacen.
19. Ve futihatissemau fekanet ebvaben.
20. Ve suyyiretilcibalu fekanet seraben.
21. İnne cehenneme kanet mirsaden
22. Littağıyne meaben.
23. Labisiyne fiyha ahkaben.
24. La yezukune fiyha berden ve la şeraben.
25. İlla hamiymen ve ğassakan.
26. Cezaen vifakan.
27. İnnehum kanu la yercune hısaben.
28. Ve kezzebu biayatina kizzaben.
29. Ve kulle şey’in ahsaynahü kitaben.
30. Fezuku felen neziydekum illa ‘azaben.
31. İnne lilmuttekıyne mefazen.
32. Hadaika ve a’naben.
33. Ve keva’ıbe etraben.
34. Ve ke’sen dihakan.
35. La yesme’une fiyha lağven ve la kizzaben.
36. Cezaen min rabbike ‘ataen hısaben.
37. Rabbissemavati vel’ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben.
38. Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben.

39. Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben.
40. İnna enzernakum ‘azaben kariyben yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben.
79-NAZİAT SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vennazi’ati ğarken.
2. Vennaşitati neştan.
3. Vessabihati sebhan.
4. Fessabikati sebkan.
5. Felmudebbirati emren.
6. Yevme tercufurracifetu.
7. Tetbe’uherradifetu.
8. Kulubun yevmeizin vacifetun.
9. Ebsaruha haşi’atun.
10. Yekulune einna lemerdudune fiylhafireti.
11. Eiza kunna ‘ızamen nehıreten.
12. Kalu tilke izen kerretun hasiretun.
13. Feinnema hiye zecretun vahıdetun.
14. Feiza hum bissahireti.
15. Hel etake hadiysu musa.
16. İz nadahu rabbuhu bilvadilmukaddesi tuven.
17. İzheb ila fir’avne innehu tağa.
18. Fekul hel leke ila en tezekka.
19. Ve ehdiyeke ila rabbike fetahşa.
20. Feerahul’ayetelkubra.
21. Fekezzebe ve ‘asa.
22. Summe edbere yes’a.
23. Fehaşere fenada.
24. Fekale ene rabbukumul’a’la.
25. Feehazehullahu nekalel’ahıreti vel’ula.
26. İnne fiy zalike le’ubreten limen yahşa.
27. Eentum eşeddu halkan emissema’u benaha.
28. Refe’a semkeha fesevvaha.
29. Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha.
30. Vel’arda ba’de zalike dehaha.
31. Ahrece minha aeha ve mer’aha.
32. Velcibale ersaha.
33. Meta’an lekum ve lien’amikum.
34. Feiza caetittammetulkubra.
35. Yevme yetezekkerul’insanu ma se’a.
36. Ve burrizetilcehıymu limen yera.
37. Feemma men tağa.
38. Ve aserelhayateddunya.
39. Feinnelcahıyme hiyelme’va.
40. Ve emma men hafe mekame rabbihi ve nehennefse ‘anilheva.
41. Feinnelcennete hiyel me’va.
42. Yes’eluneke ‘anissa’ati eyyane mursaha.
43. Fiyme ente min zikraha.
44. İla rabbike muntehaha.
45. İnnema ente munziru men yahşaha.
46. Keennehum yevme yerevneha lem yelbesu illa ‘aşiyyeten ev duhaha.
80-ABESE SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Abese ve tevella.
2. En caihul’a’ma.
3. Ve ma yudriyke le’allehu yezzekka.
4. Ev yezzekkeru fetenfe’ahuzzikra.
5. Emma menistağna.
6. Feente lehu tesadda.
7. Ve ma ‘aleyke ella yezzekka.
8. Ve emma men caeke yes’a.
9. Ve huve yahşa.
10. Feente ‘anhu telehha.
11. Kella inneha tezkiretun.
12. Femen şae zekerehu.
13. Fiy suhufin mukerremetin.
14. Merfu’atin mutahheretin.
15. Bieydin seferetin.
16. Kiramin bereretin.
17. Kutilel’insanu ma ekferehu.
18. Min eyyi şey’in halekahu.
19. Min nutfetin halekahu fekadderehu.
20. Summessebiyle yesserehu.
21. Summe ematehu feakberehu.
22. Summe iza şea enşerehu.
23. Kella lemma yakdı ma emerehu.
24. Felyenzuril’insanu ila ta’amihi.
25. Enna sabebnelmae sabben.
26. Summe şakaknel’arda şakkan.
27. Feenbetna fiyha habben.
28. Ve ‘ineben ve kadben.
29. Ve zeytunen ve nahlen.
30. Ve hadaika ğulben.
31. Ve fakiheten ve ebben.
32. Meta’an lekum ve lien’amikum.
33. Feiza caetissahhatu.
34. Yevme yefirrulmer’u min ehıyhi.
35. Ve ummihi ve ebiyhi.
36. Ve sahıbetihi ve beniyhi.
37. Likullimriin minhum yevmeizin şe’nun yuğniyhi.
38. Vucuhun yevmeizin musfirah.
39. Dahıketun mustebşirah.
40. Ve vucuhun yevmeizin ‘aleyha ğaberah.
41. Terhekuha katerah.
42. Ulaike humulkeferetulfecerah.
81-TEKVİR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İzeşşemsu kuvviret.
2. Ve izennucumunkederet.
3. Ve izelcibalu suyyiret.
4. Ve izel’işaru ‘uttılet.
5. Ve izelvuhuşu huşiret.
6. Ve izelbiharu succiret.
7. Ve izennufusu zuvvicet.
8. Ve izelmev’udetu suilet.
9. Bieyyi zenbin kutilet.
10. Ve izessuhufu nuşiret.
11. Ve izessema’u kuşitat.
12. Ve izelcahıymu su”ıret.
13. Ve izelcennetu uzlifet.
14. ‘Alimet nefsun ma ahdaret.
15. Fela uksimu bilhunnesi.
16. Elcevarilkunnesi.
17. Velleyli iza ‘as’ase.
18. Vessubhı iza teneffese.
19. İnnehu lekalu resulin keriymin.
20. Ziy kuvvetin ‘ınde ziyl’arşi mekiynin.
21. Muta’ın semme emiynin.
22. Ve ma sahıbukum bimecnunin.
23. Ve lekad reahu bil’ufukılmubiyni.
24. Ve ma huve ‘alelğaybi bidaniynin.
25. Ve ma huve bikavli şeytanin reciymin.
26. Feeyne tezhebune.
27. İn huve illa zikrun lil’alemiyne.
28. Limen şae minkum en yestekıyme,.
29. Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul’alemiyne.
82-İNFİTAR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İzessemaunfetaret.
2. Ve izelkevakibun teseret.
3. Ve izelbiharu fucciret.
4. Ve izelkuburu bu’siret.
5. ‘Alimet nefsun ma kaddemet ve ahharet.
6. Ya eyyuhel’insanu ma ğarreke birabbikelkeriymi.
7. Elleziy halekake fesevvake fe’adeleke.
8. Fiy eyyi suretin ma şae rekkebeke.
9. Kella bel tukezzibune biddiyni.
10. Ve inne ‘aleykum lehafizıyne.
11. Kiramen katibiyne.
12. Ya’lemune ma tef’alune.
13. İnnel’ebrare lefiy na’ıymin.
14. Ve innelfuccare lefiy cahıymin.
15. Yasleneha yevmeddiyni.
16. Ve ma hum ‘anha biğaibiyne.
17. Ve ma edrake ma yevmuddiyni.
18. Summe ma edrake ma yevmuddiyni.
19. Yevme la temliku nefsun linefsin şey’en vel’emru yevmeizin lillahi.
83-MUTAFFİFİN SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Veylun lilmutaffifiyne.
2. Elleziyne izektalu ‘alennasi yestevfune.
3. Ve iza kaluhum ev vezenuhum yuhsirune.
4. Ela yezunnu ulaike ennehum meb’usune.
5. Liyevmin ‘azıymin.
6. Yevme yekumunnasu lirabbil’alemiyne.
7. Kella inne kitabelfuccari lefiy sicciynin.
8. Ve ma edrake ma sicciynun.
9. Kitabun merkumun.
10. Veylun yevmeizin lilmukezzibiyne.
11. Elleziyne yukezzibune biyevmiddiyni.
12. Ve ma yukezzibu bihi illa kullu mu’tedin esiymin.
13. İza tutla aleyhi ayatuna kale esatıyrul’evveliyne.
14. Kella bel rane ‘ala kulubihim ma kanu yeksibune.
15. Kella innehum ‘an rabbihim yevmeizin lemahcubune.
16. Summe innehum lesalulcahıymi.
17. Summe yukalu hazelleziy kuntum bihi tukezzibune.
18. Kella inne kitabel’ebrari lefiy ‘ılliyyiyne.
19. Ve ma edrake ma ‘ılliyyune.
20. Kitabun merkumun.
21. Yeşheduhulmukarrebune.
22. İnnelebrare. Lefiy na’ıymin.
23. ‘Alel’eraiki yenzurune.
24. Ta’rifu fiy vucuhihim nadretenna’ıymi.
25. Yuskavne min rahıykın mahtumin.
26. Hıtamuhu miskun ve fiy zalike felyetenafesilmutenasifune.
27. Ve mizacuhu min tesniymin.
28. Aynen yeşrebu bihelmukarrebune.
29. İnnelleziyne ecremu kanu minelleziyne amenu yadhakune.
30. Ve iza merru bihim yeteğamezune.
31. Ve izenkalebu ila ehlihimunkalebu fekihiyne.
32. Ve iza reevhum kalu inne haulai ledallune.
33. Ve ma ursilu ‘aleyhim hafizıyne.
34. Felyevmelleziyne amenu minelkuffari yadhakune.
35. ‘Alel’eraiki yenzurune.
36. Hel suvvibelkuffaru ma kanu yef’alune.
84-İNŞİKAK SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İzessemaunşakkat.
2. Ve ezinet lirabbiha ve hukkat.
3. Ve izel’ardu muddet.
4. Ve elkat ma fiyha ve tehallet.
5. Ve ezinet lirabbiha ve hukkat.
6. Ya eyyuhel’insanu inneke kadihun ila rabbike kedhan femulakıyhi.
7. Femma men utiye kitabehu biyemiynihi.
8. Fesevfe yuhasebu hısaben yesiyren.
9. Ve yenkalibu ila ehlihi mesruren.
10. Ve emma men utiye kitabehu verae zahrihi.
11. Fesevfe yed’u suburen.
12. Ve yasla se’ıyren.
13. İnnehu kane fiy ehlihi mesruren.
14. İnnehu zanne en len yehure.
15. Bela inne rabbehu kane bihi basıyren.
16. Fela uksimü bişşefekı.
17. Velleyli ve ma veseka.
18. Velkameri izetteseka.
19. Leterkebunne tabekan ‘an tabekın.
20. Femalehum la yu’minune.
21. Ve iza kurie ‘aleyhimülkur’anu la yescudune.
22. Belilleziyne keferu yukezzibune.
23. Vallahu a’lemu bima yu’une.
24. Febeşşirhüm bi’azabin eliymin.
25. İllelleziyne amenu ve ‘amilussalihati lehum erun gayru memnunin.
85-BURUC SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vessemai zatilbüruci.
2. Velyevmilmev’udi.
3. Ve şahidin ve meşhudin.
4. Kutile ashabül’uhdudi.
5. En nari zatelvekudi.
6. İz hüm ‘aleyha ku’udün.
7. Ve hüm ‘ala ma yef’alune bilmü’miniyne şühudün.
8. Ve ma nekamu minhüm illa en yü’minu billahil’aziyzilhamiydi.
9. Elleziy lehu mülküssemavati vel’ardı vallahü ‘ala külli şey’in şehiydün.
10. İnnelleziyne fetenülmü’miniyne velmü’minati sümme lem yetubu felehüm ‘azabü cehenneme ve lehüm ‘azabülhariykı.
11. İnnelleziyne amenu ve ‘amilussalihati lehüm cennatün tecriy min tahtihel’enharü zalikelfevzülkebiyrü.
12. İnne batşe rabbike leşediydün.
13. İnnehu hüve yübdiü ve yü’ıydü.
14. Ve hüvelğafurülvedudü.
15. Zül’arşilmeciydü.
16. Fa”alün lima yüriydü.
17. Hel etake hadiysülcünudi.
18. Fir’avne ve semude.
19. Belilleziyne keferu fiy tekziybin.
20. Vallahü min veraihim muhıytun.
21. Bel hüve kur’anün meciydün.
22. Fiy levhın mahfuzın.
86-TARIK SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vessemai vettarikı.
2. Ve ma edrake mettariku.
3. Ennecmüssakıbü.
4. İn küllü nefsin lemma ‘aleyha hafizun.
5. Felyenzuril’insanü mimme hulika.
6. Hulika min main dafikın.
7. Yahrücü min beynissulbi vetteraibi.
8. İnnehu ‘ala rec’ıhı lekadirün.
9. Yevme tüblesserairü.
10. Fema lehu min kuvvetin ve la nasırin.
11. Vessemai zatirrec’ı.
12. Vel’ardı zatissad’ı.
13. İnnehu likavlün faslün.
14. Ve ma hüve bilhezli.
15. İnnehüm yekiydune keyden.
16. Ve ekiydü keyden.
17. Femehhililkafiriyne emhilhüm rüveyda.
87-A’LA SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Sebbihısme rabbikel’a’la.
2. Elleziy haleka fesevva.
3. Velleziy kaddere feheda.
4. Velleziy ahrecelmer’a.
5. Fece’alehu ğusaen ahva.
6. Senukriüke fela tensa.
7. İlla ma şaallahü innehu ya’lemülcehre ve ma yahfa.
8. Ve nüyessirüke lilyüsra.
9. Fezekkir in nefe’atizzikra.
10. Seyezzekkerü men yahşa.
11. Ve yetecennebühel’eşka.
12. Elleziy yaslennarelkübra.
13. Sümme la yemütü fiyha ve la yahya.
14. Kad efleha men tezekka.
15. Ve zekeresme rabbihi fesalla.
16. Bel tü’sirunelhayateddünya.
17. Vel’ahıretü hayrün ve ebka.
18. İnne haza lefissuhufel’ula.
19. Suhufi ibrahiyme ve Musa.
88-GAŞİYE SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Hel etake hadiysülğaşiyeti.
2. Vücuhün yevmeizin haşi’atün.
3. ‘Amiletün nasıbetün.
4. Tasla naren hamiyeten.
5. Tüska min ‘aynin aniyetin.
6. Leyse lehüm ta’amün illa min dariy’ın.
7. La yüsminü ve la yuğniy min cu’ın.
8. Vücuhün yevmeizin na’ımetün.
9. Lisa’yiha radıyetün.
10. Fiy cennetin ‘aliyetin.
11. La tesme’u fiyha lağıyeten
12. Fiyha ‘aynün cariyetün.
13. Fiyha sürürin merfu’atün.
14. Ve ekvabün mevdu’atün.
15. Ve nemariku masfufetün.
16. Ve zerabiyyü mebsusetün.
17. Efela yenzurune ilel’ibilli keyfe hulikat.
18. Ve ilessemai keyfe rufi’at.
19. Ve ilelcibali keyfe nusıbet.
20. Ve ilel’ardı keyfe sutihat.
21. Fezekkir innema ente müzekkirün.
22. Leste’aleyhim bimusaytırin.
23. İlla men tevella ve kefere.
24. Feyü’azzibühullahül’azabel’ekbere.
25. İnne ileyna iyabehüm.
26. Sümme inne ‘aleyna hısabehüm.
89-FECR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vel fecri.
2. Ve leyalin ‘aşrin.
3. Veşşef’ı velvetri.
4. Velleyli iza yesri.
5. Hel fiy zalike kasemün liziy hıcrin.
6. Elem tere keyfe fe’ale rabbüke bi’adin.
7. İreme zatil’ımadi.
8. Elletiy lem yuhlak mislüha fiylbiladi.
9. Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi.
10. Ve fir’avne ziyl’evtadi.
11. Elleziyne tağav fiylbiladi.
12. Feekseru fiyhelfesade.
13. Fesabbe ‘aleyhim rabbüke sevta ‘azabin.
14. İnne rabbeke lebil mirsadi
15. Femmel’insanü iza mebtelahü rabbühu feekremehu ve na’amehu feyekulü rabbiy ekremeni.
16. Ve emma iza mebtelahü fekadere ‘aleyhi rizkahu feyekulü rabbiy ehaneni.
17. Kella bel la tükrimunelyetiyme.
18. Ve la tehaddune ‘ala ta’amilmiskiyni.
19. Ve te’külunettürase eklen lemmen.
20. Ve tühıbbunelmale hubben cemmen.
21. Kella iza dükketil’ardu dekken dekken.
22. Ve cae rabbüke velmelekü saffen saffen.
23. Ve ciy’e yevmeizin bicehenneme yevmeizin yetezekkerül’insanü ve enna lehüzzikra.
24. Yekulü ya leyteniy kaddemtü lihayatiy.
25. Feyevmeizin la yü’azzibü ‘azabehu ehadün.
26. Ve la yusiku ve sakahu ehadün.
27. Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.
28. İrci’ıy ila rabbiki radıyeten merdıyyeten.
29. Fedhuliy fiy ‘ıbadiy.
30. Vedhuliy cennetiy.
90-BELED SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. La uksimü bilhazelbeledi.
2. Ve ente hıllün bihazelbeledi.
3. Ve validin ve ma velede.
4. Lekad halaknel’insane fiy kebedin.
5. Eyahsebü en len yakdire ‘aleyhi ehadün.
6. Yekulü ehlektü malen lübeden.
7. Eyahsebü en lem yerehu ehadün.
8. Elem nec’al lehu ‘ayneyni.
9. Ve lisanen ve şefeteyni.
10. Ve hedeynahünnecdeyni.
11. Felaktehamel’akabete.
12. Ve ma edrake mel’akabetü.
13. Fekkü rekabetin.
14. Ev ıt’amün fiy yevmin ziy mesğabetin.
15. Yetiymen za makrebetin.
16. Ev miskiynen za metrebetin.
17. Sümme kane minelleziyne amenu ve tevasav bissabri ve tevasav bilmerhameti.
18. Ol,eke ashabülmeymene
19. Velleziyne keferu biayatina hüm ashabülmeş’emeti.
20. ‘Aleyhim narün mü’sadeh.
91-ŞEMS SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Veşşemsi ve duhaha.
2. Velkameri iza tekaha.
3. Vennehari iza cellaha.
4. Velleyli iza yağşaha.
5. Vessmai ve ma benaha.
6. Vel’ardı ve ma tahaha.
7. Ve nefsin ve ma sevvaha.
8. Feelhemeha fücureha ve takvaha.
9. Kad efleha men zekkaha.
10. Ve kad habe men dessaha.
11. Kezzebet semudü bitağvaha.
12. İzinbe’ase eşkaha.
13. Fekale lehüm resulullahi nakatallahi ve sukyaha.
14. Fekezzebuhü fe’akaruha fedemdeme ‘aleyhim rabbühüm bizenbihim fesevvaha.
15. Ve la yehafi ‘ukbaha.
92-LEYL SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Velleyli iza yağşa.
2. Vennehari iza tecella.
3. Ve ma halekazzekere vel’ünsa.
4. İnne sa’yeküm leşetta.
5. Feemma men a’ta vetteka.
6. Ve saddeka bilhusna.
7. Fesenüyessirühu lilyüsra.
8. Ve emma men bahıle vestağna.
9. Ve kezzebe bilhusna.
10. Fesenüyessirühu lil’usra.
11. Ve ma yuğniy ‘anhü malühu iza teredda.
12. İnne ‘aleyna lelhüda.
13. Ve inne lena lel’ahırete vel’ula.
14. Feenzertüküm naren telezza.
15. La yaslaha illel’eşka
16. Elleziy kezzebe ve tevella.
17. Ve seyücennebühel’etka.
18. Elleziy yü’tiy malehu yetezekka.
19. Ve ma liehadin ‘ındehu min nı’metin tücza.
20. İllebtiğae vechi rabbihil’a’la.
21. Ve lesevfe yerda.
93-DUHA SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vedduha.
2. Velleyli iza seca.
3. Ma vedde’ake rabbüke ve ma kala.
4. Ve lel’ahıretü hayrün leke minel’ula.
5. Ve lesevfe yu’tıyke rabbüke feterda.
6. Elem yecidke yetiymen feava.
7. Ve vecedeke dallen feheda.
8. Ve vecedeke ‘ailen feağna.
9. Femmel yetiyme fela takher.
10. Ve emmessaile fela tenher.
11. Ve emma binı’meti rabbike fehaddis.
94-İNŞİRAH SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Elem neşrah leke sadrek
2. Ve vada’na ‘anke vizreke
3. Elleziy enkada zahreke
4. Ve refa’na leke zikreke
5. Feinne me’al’usri yüsren
6. İnne me’al’usri yüsren
7. Feiza ferağte fensab
8. Ve ila rabbike ferğab
95-TİN SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vettiyni vezzeytuni.
2. Ve turi siyniyne.
3. Ve hazelbeledil’emiyni.
4. Lekad halaknel’insane fiy ahseni takviymin.
5. Sümme redednahü esfele safiliyne.
6. İnnelleziyne amenu ve amilussalihati felehum ecrun gayru memnuun
7. Fema yukezzibuke ba’du biddiin,
8. Eleysallahu bi ahkemil hakimiyn.
96-ALAK SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ikra’ bismi rabbikelleziy halak
2. Halekal’insane min ‘alak
3. Ikre’ ve rabbükel’ekrem
4. Elleziy ‘alleme bilkalem
5. Allemel’insane ma lem ya’lem
6. Kella innel’insane leyatğa
7. Erra a hustağna
8. İnne ila rabbikerrü’
9. Eraeytelleziy yenha
10. Abden iza salla
11. Eraeyte in kane ‘alelhüda
12. Ev emara bittakva
13. Eraeyte in kezzebe ve tevella
14. Elem ya’lem biennallahe yera
15. Kella lein lem yentehi lenesfe’an binnasıyeh
16. Nasıyetin kezibetin hatıeh
17. Felyed’u nadiyehu.
18. Sened’uzzebaniyete.
19. Kella la tütı’hü vescüd vakterib
97-KADR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İnna enzelnahü fiy leyletilkadr
2. Ve ma edrake ma leyletülkadr
3. Leyletülkadri hayrün min elfi şehr
4. Tenezzelülmelaiketü verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr
5. Selamün hiye hatta matle’ılfecr
98-BEYYİNE SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Lem yekünillezine keferu min ehlil kitabi velmüşrikine münfekkıyne hatta te’tiye hümülbeyyineh
2. Rasulüm minallahi yetlu suhufem mütahherah
3. Fiha kütübün kayyimeh
4. Ve ma teferrekallezıne utül kitabe illa min ba’di ma caethümül beyyineh
5. Ve ma ümiru illa liya’büdüllahe muhlisıyne lehüd din hunefae ve yükıymussalate ve yü’tüzzekane ve zalike diynülkayyimeh
6. İnnelleziyne keferu min ehlilkitabi velmüşrikiyne fiy nari cehenneme halidiyne fiyha ülaike hüm şerrülberiyyeh
7. İnnelleziyne amenu ve ‘amilussalihati ülaike hüm hayrülberiyyeh
8. Cezaühüm ‘ınde rabbihim cennatü ‘adnin tecriy min tahtihel’enharü halidiyne fiyha ebeden radıyallahü ‘anhüm ve radu ‘anhü zalike limen haşiye rabbeh
99-ZİLZAL SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İza zülziletil erdu zilzaleha
2. Ve ahracetilerdu eskaleha
3. Ve kalel insanü ma leha
4. Yevmeizin tühaddisü ahbaraha
5. Bienne rabbeke evha leha
6. Yevmeiziy yasdürun nasü eştatel li yürav a’malehüm
7. Fe mey ya’mel miskale zerratin hayray yerah
8. Ve mey ya’mel miskale zerratin şerray yerah
100-ADİYAT SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vel adiyati dabha
2. Fel muriyati kadha
3. Fel muğırati subha
4. Fe eserne bihı nak’a
5. Fe vesatne bihı cem’a
6. İnnelinsane li rabbihı le kenud
7. Ve innehu ala zalike le şehıd
8. Ve innehu li hubbil hayri le şedıd
9. E fe la ya’lemü iza bu’sira ma fil kubur
10. Ve hussıle ma fis sudur
11. İnne rabbehüm bihim yevmeizin le habir
101-KARİA SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. El kariah
2. Mel kariah
3. Ve ma edrake mel kariah
4. Yevme yekunün nasü kelferaşil mebsus
5. Ve tekunül cibalü kelıhnil menfuş
6. Fe emma men sekulet mevazınüh
7. Fe hüve fi ıyşetir radıyeh
8. Ve emma men haffet mevazınüh
9. Fe ümmühu havıyeh
10. Ve ma edrake mahiyeh.
11. Narun hamiyeh
102-TEKASÜR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Elhakümüt tekasür
2. Hatta zürtümülmekabir
3. Kella sevfe ta’lemun
4. Sümme kella sevfe ta’lemun
5. Kella lev ta’lemune ılmel yekıyn
6. Le teravünnelcehıym
7. Sümme leteravünneha aynelyakıyn
8. Sümme le tüs’elünne yevmeizin anin neıym
103-ASR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Vel asr
2. İnnel insane le fi husr
3. İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr
104-HÜMEZE SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Veylül li külli hümezetil lümezeh.
2. Ellezıcemea malev ve addedeh
3. Yahsebü enne malehu ahledeh
4. Kella le yümbezenne fil hutameh
5. Ve ma edrake mel hutameh
6. Narullahil mukadeh
7. Elleti tettaliu alel ef’ideh
8. İnneha aleyhim mü’sadeh
9. Fi amedim mümeddedeh
105-FİL SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. E lem tera keyfe feale rabbüke bi ashabil fil
2. E lem yec’al keydehüm fi tadlil
3. Ve ersele aleyhim tayran ebabil
4. Termihim bi hıcaratin min siccil
5. Fecealehüm keasfin me’kul
106-KUREYŞ SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Li iylafi kurayş
2. İylafihim rıhleteş şitai ves sayf
3. Felya’büdu rabbe hazelbeyt
4. Ellezı at’amehüm min cuıv ve amenehüm min havf
107-MAUN SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. E raeytellezi yükezzibü bid din
2. Fe zalikellezi yedu’ul yetim
3. Ve la yehuddu ala taamil miskin
4. Fe veylün lil müsallin
5. Ellezine hüm an salatihim sahun
6. Ellezine hüm yüraun
7. Ve yemneunel maun
108-KEVSER SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İnna a’taynakel kevser
2. Fe salli li rabbike venhar
3. İnne şanieke hüvel’ebter
109-KAFİRUN SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul ya eyyühel kafirun
2. La a’büdü ma ta’büdun
3. Ve la entüm abidune ma a’büd
4. Ve la ene abidün ma abedtüm
5. Ve la entüm abidune ma a’büd
6. Leküm diynüküm ve liye din
110-NASR SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İza cae nasrullahi velfeth
2. Veraeytennase yedhulune fiy diynillahi efvace
3. Fesebbıh bihamdi rabbike vestağfirh* innehu kane tevvaba
111-TEBBET SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Tebbet yeda ebiy lehebiv ve tebb
2. Ma ağna ‘anhü malühu ve ma keseb
3. Seyasla naran zate leheb
4. Vemraetüh* hammaletel hatab
5. Fi cidiha hablüm mim mesed
112-İHLAS SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul hüvallahü ehad
2. Allahüs samed
3. Lem yelid ve lem yuled
4. Ve lem yekün lehu küfüven ehad
113-FELAK SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul e’uzü birabbilfelak
2. Minşerri ma halak
3. Ve min şerri ğasikın iza vekab
4. Ve min şerrinneffasati fiyl’ukad
5. Ve min şerri hasidin iza hased
114-NAS SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kul e’uzü birabbinnas
2. Melikinnas
3. İlahinnas
4. Min şerrilvesvasil hannas
5. Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas
6. Minel cinnetivennas
30.CÜZ-MEAL
78 – NEBE’ SÛRESİ
Mekke’de inmiş olup 40 ayettir. Sûre, adını ikinci ayetinde geçen en Nebe’ul-azim’den almıştır. Bu da “Mühim haber” anlamına gelmektedir. Bundan maksat ölümden sonra diriliş ve âhiret hayatıdır. Sûrede önce, kâfirlerin bu gerçeği inkâr ettikleri bildirilir. Arkasından Yüce Allah’ın yaratıcı kudretinin kâinattaki muazzam icraatından misaller verilerek O’nun üstün kudreti ispatlanır. Daha sonra bu işleri yapanın âhiret hayatını da getirmeye gücünün yettiği buna iman edenlerin mükâfatları, inkâr edenlerin ise çekecekleri ceza bildirilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Onlar birbirine neyi sorup duruyorlar?
2-3 – Hakkında ihtilafa düştükleri o mühim haberi mi?
4 – Hayır! İhtilafa ne hacet, yakında anlayacaklar!
5 – Elbette ve elbette yakında gerçeği öğrenecekler!
6 – Biz yeri bir döşek yapmadık mı?
7 – Dağları da arzı tutan birer destek yapmadık mı?
8 – Hem, sizi çift yarattık. [30,21]
9 – Uykunuzu dinlenme yaptık.
10-11 – Geceyi bir örtü, gündüzü geçiminiz için çalışma zamanı kıldık.
12 – Üstünüzde yedi sağlam gök bina ettik.
Göğün nizamı pek sağlamdır. Gökyüzünde kütleleri, hızları, yörüngeleri farklı milyonlarca yıldız dolaştığı halde çarpışma ve düzensizlik ortaya çıkmıyor.
13 – Orada pırıl pırıl yanan bir lamba koyduk.
Güneşin yarıçapı 696.000 km. dir. Güneş, akkor halindeki bir gaz küresidir. Merkezindeki sıcaklık 15 milyon K. kadardır. Dünyadan 150 milyon km. uzakta olduğu halde çıplak gözle ona bakmanın ne derecede zor olduğunu biliriz. Dünyaya olan mesafesi dünyadaki hayata tam hizmet edecek tarzda ayarlanmıştır.
Bütün âleme, milyonlarca yıldan beri ışık, ısı ve her türlü enerji veren bu gök cisminin bir günlük enerjisini temin için dünyamızdaki bütün petrol ve kömürleri tüketmek gerekirdi. Oysa Allah, onu basit, mütevazı, emre âmade bir memur olarak çalıştırmaktadır.
14-16 – Size hububat, tohumlar, bitkiler ve ağaçları birbirine sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye, sıkışıp yoğunlaşmış bulutlardan bol bol yağmur indirdik.
17 – (İmdi bunları anladıysanız, hakkında ihtilaf ettiğiniz o mahşer dirilişini de anlarsınız. İşte bunları kim yapmışsa, ölüleri de O diriltecektir.) Evet, o karar günü, vakti kesin olarak belirlenmiş bir gündür.
18 – O gün sûra üfürülür, siz de bölük bölük gelirsiniz.
19 – Gökler kapı kapı açılır (her tarafı kapı haline gelen gökten melâike orduları birden indirme yapar).
20 – Dağlar yürütülür, serab olur gider, her taraf dümdüz olur. [27,88; 101,5; 20,105-107; 18,47]
21 – Cehennem pusuda… her an eline düşecek avlarını gözlemektedir.
22 – Azgınların dönüp dolaşıp varacakları yuvalarıdır.
23 – Devirler boyunca orada kalacaklardır.
24 – Orada ne bir serinlik, ne bir içecek tadarlar.
25 – İçecek olarak sadece kaynar su ile irin bulurlar.
26 – Bu, yaptıklarının tam karşılığıdır.
27 – Çünkü onlar bu hesap gününe inanmıyor ve onu hesaba almıyorlardı.
28 – İşleri güçleri ayetlerimizi yalan saymaktı.
29 – Biz de her şeyi kaydettiğimiz gibi, onların yaptıklarını da tek tek tesbit ettik.
30 – Onun için onlara şöyle diyeceğiz: Yaptığınız kötülüklerin meyvelerini tadın!
Artık Bizden sizin azabınızı artırmaktan başka bir şey beklemeyin.
31 – Ama Allah’ı sayıp fenalıklardan sakınanlar başarı ve mutluluğa ererler.
32-34 – Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var. [38,52; 56,37]
35 – Orada boş sözler, yalanlar işitmezler.
36 – İşte bu da Rabbinden mükâfat, yeter mi yeter!
Boş söz: İftira, yalan, sövgü, hakaret demektir.
37 – Göklerin, yerin ve bunların arasındaki varlıkların Rabbinden, O Rahman’dan bir mükâfattır.
O’nun huzurunda ağzını açacak, söz söyleyecek hiç kimse yoktur. [2,255; 11,105]
38 – O gün rûh ve melekler saf saf sıralanır. Rahman’ın izin verdiklerinin dışında, asla konuşmazlar.
Konuşan da ancak doğru ve uygun söz söyler.
39 – İşte bu, gerçekliği kesin olan gündür. Artık dileyen, Rabbine varan yolu tutar, O’na sığınır.
40 – Biz, gelmesi yaklaşmış bir azabı bildirerek sizi uyarıyoruz. O gün gelecek,
Ve her şahıs önünde, yalnız yapıp ettiklerini bulup bakacak ve kâfir: “Ah ne olurdu, keşke toprak olaydım!” diyecek. [18,49; 75,13]
79 – NÂZİÂT SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 46 ayettir. Âhiret hayatını inkâr edenleri uyarırken, inkârcı Firavunu dünyadaki muazzam saltanatının kurtaramadığı hatırlatılır. Daha sonra yüce Allah’ın kâinattaki bir kısım önemli icraatı gözler önüne serilerek Onun üstün kudretiyle ölüleri dirilteceği vurgulanır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Bütün kuvvetleriyle koşanlar,
2 – Neşe ve şevkle yürüyenler,
3 – Yüzüp yüzüp gidenler,
4 – Yarışıp geçenler
5 – İşleri düzenleyip yönetenler,
Hakkı için ki: kıyamet gerçektir, hepiniz ölümden sonra diriltileceksiniz.
İlk iki ayette geçen nez’i, gark, neşt kelimeleri, farklı mânaları gösteren “müşterek lafızlar” dandır. Çeşitli mânalar muhtemel olduğundan, mealde bir tek mâna ile tercüme etme imkânı yoktur. Bu sebeple, imkân ölçüsünde tefsir sûretiyle anlamaya çalışmak gerekir. Tefsirler bu ihtimalleri nakletmiş, yenilerini eklemişlerdir. Özet olarak şöyle denilebilir:
1.İlk beş ayetteki gruplar, meleklerdir. Meleklere de çeşitli işler yönünden uygulanabilir. En meşhuru, can alma işidir. Naziat (kâfirlerin ruhlarını şiddetle söküp alan), naşitat (yumuşak şekilde can alan), sabihat (can alırken nefislerde dalgıç gibi yüzen), sabikat (müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerinkini cehenneme götürmek için yarışan), müdebbirat (Allah’ın görevlendirdiği işlerde, işleri yöneten melekler olabilir). 2.Bu beş kısım insanların nefisleridir. Burada da iki yorum vardır. A.Bedenlerinden ayrılan erdemli ruhların, ruhlar âlemine dönüşlerindeki çeşitli durumlarını, tasvir etmektedir. B.Dünya hayatında, nefsini arındırma yoluna giren ruhların nefis mücadelesi yaparak içlerini dışlarını temizleme, şehevî arzularından sıyrılma, olgunluklara yükselme, sonra kusurlu nefisleri terbiye etme işiyle meşgul olmalarını bildirir. 3.Cihada katılan gaziler veya onların atlarının çeşitli işleri olabilir. 4.Gökteki yıldızların çeşitli hareketleri olabilir.
6 – İşte o kıyamet günü, yeri şiddetle sarsan üfleme
7 – Ardından da onu izleyen ikinci üfleme
8 – O gün kalpler güp güp atacak
9 – Gözler yere eğilecek
10-12 – İnkârcılar alay ederek şöyle diyecek: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirilecek mişiz! O takdirde bu, bizim için ziyanlı bir dönüş olur!”
13-14 – Fakat olay zor değil, bir tek emirden ibarettir. Bir anda mahşerde toplanıverirler. [17,52; 54,50; 16,77]
15 – Mûsa’nın hadisesinden haberin olmuştu değil mi?
16 – Hani Rabbi ona kutlu Tuvâ vâdisinde şöyle seslenmişti:
Tuva: Ya bir vâdinin özel ismi veya: “Gecenin ilerleyen vakti” manâsınadır.
17-18 – “Firavuna git, zira o iyice azdı
Ona de ki: kendini arındırmaya gönlün var mı?
19 – “İster misin Seni Rabbine kavuşturan yola vurayım.
Böylece Sen de O’na saygı duyasın?” [7,104-105; 26,16-17; 26,23-28]
Hz. Mûsa (a.s.) yalnız İsrailoğullarını kurtarmak için değil, Firavunu ve onun ülkesinde yaşayanları uyarmak için elçi gönderilmişti. Fakat bunlar onu dinlemedikleri takdirde, kavmini Mısırdan çıkarmak görevi vardı.
20 – Ona en büyük mûcizeyi gösterdi.
21 – Fakat o buna “yalan” dedi ve isyan etti.
22 – Sonra sırtını dönüp Mûsâ’ya karşı bir çalışma içine girdi.
23-24 – Adamlarını topladı ve onlara: “Sizin en yüce rabbiniz benim!” dedi. [26,29; 7,127]
25 – Allah da onu dünyada da, âhirette de azaba çarptırdı.
26 – Bu da Rabbini sayacak kimselere bir ibret oldu.
27 – Siz ey haşri inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi?
İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti. [40,57; 36,81]
28 – Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı.
29 – Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı.
30 – Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı.
31 – Oradan sularını, otlaklarını çıkardı.
32 – Dağlarını oturttu.
33 – Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın yaşamı için yaptı.
34 – Fakat her şeyi bastıran o felaket geldiği zaman.
35 – İnsan neyin peşinde koştuğunu anlar ama artık iş işten geçer
36 – Cehennem her görene, apaçık görünür.
37 – Artık kim azdıysa,
38 – Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse,
39 – Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir!
40 – Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa,
Ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse,
41 – Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir!
42 – Sana kıyamet saatini sorarlar: “Demir atması ne zaman?” diye.
43 – Sen nerede, onun vaktini bildirmek nerede? [7,187]
44 – Onun sonu Rabbine varır, kesin bilgisi Ona aittir.
45 – Sana düşen sadece: ondan korkanı uyarmaktır.
46 – Onu gördükleri gün öyle gelir ki onlara:
Yalnız bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada.
Bu ayetin anlamı: “Peygamber sadece kıyametten korkanı uyarsın” demek değildir. Maksat şudur: “Senin tebliğine kulak verip ondan yararlanacak olanlar kıyametten korkanlardır.”
80 – ABESE SÛRESİ
Mekke’de nâzil olan bu sûre 42 ayettir. Adını ilk ayetinde geçen kelimeden almıştır. Sûrenin baş tarafı, Allah’ın dininin tebliğinde bütün insanların eşit konumda olduğunu ve tebliğin bazı prensiplerini vurgular. İkinci kısmı ise Allah Teâlanın üstün kudret ve hikmetinin bazı eserleri üzerinde insanları düşünmeye dâvet eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1-2 – Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.
Hz. Aişe’den (r.a) şöyle dediği nakledilmiştir: “Abese diye başlayan ayetler, âma olan İbn Ümmi Mektum hakkında indi. O Resûlullah’a (a.s.m) gelip: “Beni irşad et” deyip duruyordu. Hz. Peygamberin yanında ise müşriklerin ileri gelenlerinden birisi vardı. O böyle derken Resulullah âmadan yüzünü çevirip diğerine döndü ve:
“Ne dersin, sana söylediğim sözlerde, sence mahzurlu bir taraf var mı? deyince o da: “Hayır, (böyle bir şey yok)” dedi. İşte bu sûre, bu vesile ile indirildi.”
Bu rivayeti kitabına alan Tirmizî, senedi yönünden bu hadisin “garîb” olduğunu söyler. Ayrıca Hz.Âişe’den olmaksızın başka bir rivayete de yer verir. Kütüb-i Sitte’den Tirmizî dışında bu rivayeti nakleden muhaddis yoktur. Fakat müfessirler, bu rivayete dayanarak, bu âyetlerin nüzul sebebinin, bu hadise olduğunu yazarlar. Abese sûresinin baş tarafındaki âyetler başka türlü tefsire de müsaittir. Fakat nüzul sebebi bu hadise olsa ve âyetler buna göre tefsir edilse dahi, burada Hz.Peygamber (a.s.)’a itab edildiğini söylemek doğru olmaz. Zira Hz.Peygamber görevi olan tebliğ işini yapmaktadır. Gelen kişi, sözün arasına girmekle âdaba aykırı davranmıştır. Peygamberimizin işine müdahele ederek, görgü kuralına aykırılığın ötesinde ma’siyet bile işlediği söylenebilir. Hz.Peygamber, onu azarlamamış, sadece cansıkıcı bir iş yaptığını yüz ifadesiyle belirtip onu eğitmiştir. Bu eğitme de onun hem hakkı, hem görevi idi. Dolayısıyla burada itap için hiçbir sebep yoktur.
3-4 – Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihatı dinleyip ondan yararlanacaktı.
5-6 – Ama irşada ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun.
7 – Halbuki kendisi arınmak istemiyorsa onun arınmamasından sana ne!
8-10 – Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelenle sen ilgilenmiyorsun.
11 – Hayır! Öyle yapma. Çünkü o ayetler öğüttür, uyarıdır.
12 – Artık isteyen ders alır.
Bu ayetler, insanları hakka dâvet edenlerle ilgili önemli irşadlar ihtiva etmektedir. Maksat, kim olursa olsun faydalanmasını sağlamaktır. İştiyakla gelene değer verip anlatmalı. Fakat usulüne uygun hikmet ve güzel öğütle yapılan dâvetlere rağmen kaskatı durup hidâyetten ısrarla uzak duranların peşinde koşmaya gerek yoktur.
13 –16 – O ayetler şerefli yüce ve tertemiz sahifelerde, iyilik timsali çok değerli kâtiplerin elleriyle yazılıdır.
17 – Kahrolası kâfir insan, ne nankördür O!
18-22 – Yaratan onu neden yarattı?
Bir meni damlasından yarattı.
Yarattı ve güzel bir biçim verdi.
Sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.
En sonunda da onu öldürür ve kabre koyar.
Daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
23 – Hayır! İnsan, Allah’ın buyruğunu lâyıkıyla yerine getirmedi.
24-31 – Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük.
Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük,
Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik.
32 – Bütün bunları sizin ve davarlarınızın faydalanması için yaptık.
33 – Ama vakti gelip de o kulakları patlatan kıyamet gürültüsü geldiği zaman
34-36 – İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar.
37 – O gün onlardan her birinin başından aşkın derdi ve tasası vardır.
38 – Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır.
39 – Güleçtir, sevinç doludur.
40 – Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış,
41 – Üstünü karanlık kaplamıştır.
42 – İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan sapan kimselerdir.
81 – TEKVîR SÛRESİ
Mekkede nâzil olmuş olup 29 ayettir. İlk ayette geçen kuvviret kelimesinin masdar şekli, Sûreye isim olmuştur. Yuvarlak bir cismi dürmek, devirmek, yuvarlamak, herhangi bir şeyi yuvarlak bir cisme sarmak, dolamak veya ışığını giderip köreltmek anlamlarına gelir. Sûrenin esas hedefi insanların ölümden sonra dirilip dünyada işlediklerinin hesabını vereceklerini bildirmektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Güneş dürülüp ışığı söndüğü zaman;
2 – Yıldızlar yerlerinden düşüp dağıldığı zaman,
3 – Dağlar yürütüldüğü zaman,
4 – Doğurmak üzere olan develer, kıyılmaz mallar terk edildiği zaman,
5 – Vahşi hayvanlar diriltilip toplandığı zaman,
Vahşi hayvanların bir araya gelmeleri, ya genel bir âfetin her tarafı sarması sebebiyle âdeta bir şoka mâruz kalmaları veya kısas yapılmak, birbirlerinden hakları alınıp verilmesi için diriltilip toplanmaları tarzında tefsir edilir.
6 – Denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman,
Tescîr: ateşlemek, ateşi tutuşturmak anlamındadır. Allah suyu, yanıcı hidrojen ile yakıcı oksijen gazlarının birleşmesinden meydana getirmiştir. Böylece iki ateşli maddeden, ateşi söndüren su hasıl olmuştur. Bu terkip ayrışınca hidrojen hemen alev alır, oksijen de yanmayı hızlandırır.
7 – Nefisler eşleştirildiği, ruhlar bedenlere girdiği zaman,
8 – Diri diri gömülen kız çocuğuna,
9 – Hangi suçtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
10 – Hesap defterleri açıldığı zaman…
11 – Gök cisimleri yerlerinden kaydırıldığı zaman,
12 – Cehennem alev alev kızıştırıldığı zaman…
13 – Cennet yaklaştırıldığı zaman…
14 – İşte o zaman… Her insan hazırladığını, ortaya ne koyduğunu anlayacaktır. [3,30; 75,13]
15 – Bakın: Gündüzün sinip gizlenen yıldızlara…
16 – Dolaşıp dolaşıp yuvalarına, yörüngelerine giren gezegenlere…
17 – Geçmeye başladığı dem geceye…
18 – Nefes almaya başladığı dem sabaha kasem ederim ki:
19 – Kur’ân, değerli bir Elçinin, Cebrail’in getirip okuduğu sözdür!
20 – O Elçi ki çok kuvvetlidir. Yüce Arş sahibi Allah’ın nezdinde pek itibarlıdır. [53,5-10]
21 – Göklerde ona itaat edilir, vahiyler ona emanet edilir.
22 – Şunu da bilin ki, içinizden biri olan bu arkadaşınız deli değildir.
23 – O, vahyi getiren elçi Cebrail’i, apaçık ufukta görmüştü. [53,13-16]
24 – O, vahiy hususunda cimri davranan, vahyi sizden esirgeyen bir zat değildir.
Vahiy hakkında her türlü töhmetten de uzaktır.
25 – Bu söz, hele hele, kovulmuş Şeytanın sözü hiç değildir! [26,210-212]
26 – Siz nereye gidiyorsunuz öyle, neden bahsediyorsunuz?
27-28 – Bu, olsa olsa bütün âlemlere bir öğüttür, bir uyarıdır. İstikamet sahibi olmak isteyenler onu dinlerler.
29 – Ama bu iş sizin istemenizle değil, ancak Rabbülâlemin olan Allah’ın dilemesiyle tamam olur. [74,56; 76,30]
82 – İNFİTÂR SÛRESİ
Mekkede nâzil olup 19 ayettir. Birinci ayetinde geçen infatarat fiilinin masdarı, sûrenin ismi olmuştur. “Göklerin yarılıp parçalanması” anlamına gelir. Bu sûrenin de gayesi, bir önceki sûre gibi âhirette dünyadaki işlerin karşılığının görüleceğini kesin bir tarzda bildirmektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Gök yarıldığı zaman…
2 – Yıldızlar parçalanıp etrafa saçıldığı zaman…
3 – Denizler birbirine katılıp tek deniz haline geldiği zaman…
4 – Kabirlerin içi dışına çıkarıldığı zaman…
5 – İşte o zaman… Her kişi ne yapıp ne yapmadığını iyice anlayacaktır.
6 – Ey insan, nedir seni o kerim Rabbin hakkında aldatan?
7 – O değil mi seni yaratan, bütün vücud sistemini düzenleyen ve sana dengeli bir hilkat veren,
8 – Ve seni dilediği bir surette terkib eden?
9 – Hayır, yanlış yapıyorsunuz! Siz tutup dini, dirilip hesap vermeyi yalan sayıyorsunuz.
10 – Halbuki yanınızdan ayrılmayan muhafızlar var.
11 – O muhafızlar değerli, şerefli kâtiplerdir.
Kiramen kâtibin (şerefli kâtipler) insanın yaptığı her şeyi kayd eden meleklerdir. Kerim olmaları: Kin ve nefret gütmeme, tam bir tarafsızlıkla hareket etme, rüşvet gibi ahlâk zaaflarından uzak olma, gözlerinden kaçan hiçbir iş bulunmama gibi özellikleri ifade eder.
12 – Yaptığınız her şeyi bilip yazarlar. [18,49]
13 – İyi ve hayırlı insanlar naîm cennetinde, nimetler içindedirler.
14 – Yoldan sapan kâfirler ise ateştedirler.
15 – Onlar yalan saydıkları hesap günü oraya girerler.
16 – Hem oradan hiç ayrılmazlar.
17 – O din gününün, o hesap gününün ne olduğunu sen bilir misin?
18 – Evet, bir daha söylüyorum: Din gününün ne olduğunu sen bilir misin?
19 – O, kimsenin kimseye hiç fayda veremeyeceği bir gün!
O gün, bütün hüküm ve yetki yalnız Allah’ın! [1,4; 100,10]
83 – MUTAFFİFîN SÛRESİ
Mekke döneminin sonunda nâzil olan bir sûre olup 36 ayettir. Adını ilk ayetinden almıştır. İşlerini dürüst yapmayan, ölçüsüne tartısına hile karıştıranların istikbaldeki kötü âkıbetlerini, dürüst insanların ise önem ve kıymetlerini ve kendilerine verilecek mükâfatları bildirir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Vay haline eksik ölçüp tartanların!
2 – Onlar ki satın alırken haklarını tam olarak alırlar.
3 – Fakat kendileri başkalarına satar, ölçüp tartarken eksik yapar, hîle karıştırırlar. [17,35; 6,152; 55,9]
4–6 – Sahi onlar, o en mühim günde, yani bütün insanların Rabbülâlemin’in divanında duracakları günde, diriltilip toplanacaklarını düşünmezler mi?
7 – Hayır! Hileye sapmayın, âhireti inkâr etmeyin! Doğrusu, yoldan sapan kâfirlerin hesap defterleri Siccin’dedir.
8 – Siccin nedir bilir misin?
9 – Siccin kâfirlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği bir defterdir.
10 – Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
11 – Hesap vermeyi yalan sayanların vay hallerine!
12 – Buna “yalan” diyenler, ancak zalimler, azgınlar, günaha dadananlardır.
13 – Kendilerine ayetlerimiz okunduğunda: “Bunlar, eski devirde yaşamış insanların masalları!” diyenlerdir. [16,24; 25,5]
14 – Hayır! Gerçek öyle değil! Asıl onlardır ki yapmaya alıştıkları kötü işler, gitgide kalplerini paslandırdı da, onun için âhireti inkâr ederler.
Bu ayeti açıklama sadedinde Peygamber Efendimiz (a.s.m) şöyle buyurmuştur: “Kul bir günah işlediği vakit, kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tövbe edip vazgeçer, af dilerse kalbi yine parlar. Ama döner tekrar yaparsa o leke büyür, nihayet bütün kalbini kaplar. İşte Kur’ân’da Yüce Allah’ın “Yapmaya alıştıkları kötü işler, git gide kalplerini paslandırdı” ayetinde bildirdiği pas budur.”
15 – Hayır! Hayır! Bu, cezasız kalmayacak. Onlar, o gün Rab’lerini görmekten mahrum kalacaklardır.
16 – Peşinden de elbette cehenneme gireceklerdir.
17 – Sonra kendilerine: “İşte size yalan saydığınız cehennem!” denilir.
18 – Fakat hayırlı insanların hesap defterleri “illiyyûn”dadır.
19 – “İlliyyûn” bilir misin nedir?
20 – İlliyyûn, müminlerin yaptıkları işlerin kaydedildiği defterdir.
21 – Allah’a yakın olanlar ona şahit olurlar.
22 – İşte o hayırlı insanlar, naîm cennetlerindedirler.
23 – Koltukları üzerinde neşe ile etrafa bakınırlar.
24 – Sen onlara bakınca yüzlerinde, cennet nimetlerinden yararlanmanın sevincini okursun.
25 – Kendilerine ağzı mühürlü saf şarap şişelerinden şarap ikram edilir.
26 – Hitamı misktir, içildiğinde sonu mis gibi kokar. İşte yarışacaklarsa insanlar,
bu cennet devletine konmak için yarışsınlar!
27 – O şaraba Tesnim içkisi de karıştırılır.
28 – Tesnim de, Allah’a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.
29 – Cürümlere, suçlara batanlar dünyada iken, müminlerle alay edip onlara gülerlerdi.
30 – Yanlarından geçerken kaş göz hareketleriyle onları küçümserlerdi.
31 – Ailelerine döndüklerinde yaptıkları bu işlerle övünüp eğlenirlerdi.
32 – Onları gördükleri zaman: “Şunlar kaçık insanlar, anormal tipler!” derlerdi.
33 – Hoş bunları müminlere gözcü tayin eden de yoktu ya! (Fuzuli bir tarzda, kendi kendilerinde öyle bir yetki görürlerdi).
34 – İşte bu gün de, müminler
kâfirlerin üstüne gülerler.
35-36 – Koltuklarına kurulurlar“Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?” diye bakınırlar.
84 – İNŞİKÂK SÛRESİ
Mekkede indirilmiş olup 25 ayettir. Sûre, adını ilk ayetinde geçen fiilin masdarından almıştır. İnşikak; “Göğün yarılıp parçalanması” anlamında kullanılmaktadır. Sûreden maksat, Allah’ın üstün kudretini hatırlatıp insanları uyarmak, kâinatı yoktan yaratan kudretin haşri gerçekleştirmesinin pek kolay olduğunu vurgulamaktır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Gök yarıldığı zaman…
2 – Ve hep yapageldiği gibi, Rabbinin buyruğunu dinlediği zaman…
3 – Yer yayılıp dümdüz edildiği, [20,106-107]
4 – İçindekileri dışarı atıp boşaldığı,
5 – Ve hep yapageldiği gibi, Rabbinin buyruğunu dinlediği zaman…
Seyredin siz: neler olacak o zaman!
Kıyamet günü ilk insandan sonuncusuna kadar bütün insanlar dirilecektir. Bütün yeryüzü dümdüz edilmek sûretiyle, ancak bu şekilde, bütün insanlar tıkabasa yere sığacaklardır. Rivayete göre, her insan ancak ayağını basacak kadar bir yer bulabilecektir.
6 – Ey insan! Sen, tâ Rabbine kavuşuncaya kadar didinip duracaksın.
7-9 – Hesap defteri sağ eline verilen kimsenin hesabı kolayca görülür.
Ve ailesine sevinç içinde döner.
Müminlerin iyilikleri kötülüklerinden ağır basarsa, kötülükleri affedilecek, bundan dolayı hesaba çekilmeyecekler [46,16]. Ama kâfirlerin hesabı çok zor olacaktır. Hz. Aişe (r.a) bir defasında namazın sonunda Efendimiz (a.s.)’ın “kolay hesap” istediğini duyunca, selam vermesini müteakip mânasını sormuştu. Şöyle buyurdular: “Kolay hesap: kulun hesabının hemen görülmesi ve affedilmesidir. Âişe! Her kime hesap sorulursa o helâk oldu demektir.”
10 – Hesap defteri arkasından sol eline verilen kimse ise,
11 – Yok olmayı ister.
12 – Alevli ateşe girer.
13 – O dünyada iken ailesi içinde keyifli, şımarık idi.
14 – Hiçbir sûrette Rabbine dönmeyeceğini sanırdı.
15 – Hayır! O Rabbine dönecek! Zira kendisini yaratmış olan Rabbi onu başıboş bırakmamıştı, devamlı sûrette onun yaptıklarını görüyor, tek tek kontrol ediyordu. Bu kontrolün de elbette böyle bir neticesi olacaktı.
16 – Demek, gerçek onun sandığı gibi değildir. Şafak hakkı için,
17 – Gece ve gecenin barındırdığı, ihtiva ettiği şeyler hakkı için,
18 – Dolunay halini alan ay hakkı için:
19 – Siz halden hale geçeceksiniz.
20 – Öyleyse onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar?
21 – Kendilerine Kur’ân okunduğunda derin bir saygı ile eğilmiyorlar?
Hz. Peygamber (a.s.) namazda bu ayeti okuduğunda secde etmiştir. Bu sabit olduğundan, bu ayet tilavet secdesi gerektiren ayetlerden sayılmıştır.
22 – Bilakis, o kâfirler dini yalan saymaya devam ediyorlar.
23 – Allah, onların kalplerinde ne sakladıklarını pek iyi bilir!
24 – Sen de onlara gayet acı bir azap müjdele!
25 – Fakat iman edip makbul ve güzel işler yapanlara ise, hiç kesintiye uğramayan, bitip tükenmeyen mükâfat vardır.
85 – BÜRÛC SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 22 ayettir. İlk ayetinde Allah Teâla burçlar ve sistemlerle dolu gökyüzüne dikkat çekmektedir. Bürûc: “burçlar” anlamına gelir. Bu sûre, müşriklerin işkence ve baskılarına karşı müminleri sabra teşvik etmekte, onların manevîyatlarını kuvvetlendirmekte, daha önce Allah’ın elçilerine karşı koyan nice saltanatların devrildiği gibi, Kur’ân’ın dâveti karşısında da muhaliflerin tutunamayacaklarına işaret etmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Burçlarla süslü göğe,
2 – Geleceği vaad olunan kıyamet gününe,
3 – Şahid ile meşhûda kasem ederim ki:
Kur’ân’ı inkâr eden kâfirler mel’undurlar
4-5 – Tıpkı kahrolası Ashab-ı uhdud’un,
o tutuşturulmuş ateşle dolu hendeği hazırlayanların mel’un oldukları gibi…
Ashab-ı uhdud hakkında tefsirlerde dört kadar hadise zikredilir. Bunlar arasında en meşhuru, Yemen hükümranlığını ele geçiren Zû Nuvas hakkında olmasıdır. Dördüncü asırda Yemen’e hakim olan bu kral Yahudi dinini benimseyip Hıristiyan olan Necran ahalisini de Yahudiliği kabule zorlar. Halk direnince, bir çok insanı ateş dolu hendeklere attırır. Böylece öldürülenlerin 20.000 kadar olduğu söylenir. Yahudi hakimiyeti 340-378 yılları arasında yer almaktadır.
6-7 – Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını acımasızca seyrederlerdi.
8-9 – Onların müminlere bu işkenceyi yapmalarının tek sebebi, müminlerin göklerin ve yerin tek hâkimi, azîz ve hamîd (mutlak galip ve bütün övgülere lâyık) olan Allah’a iman etmeleri idi. Allah her şeye şahiddir.
10 – Mümin erkeklere ve mümin kadınlara işkence edip de, sonra tövbe etmeyenler var ya, İşte onlara cehennem azabı var, yangın azabı var.
11 – İman edip makbul ve güzel işler yapanlara ise, içinden ırmaklar akan cennetler var.
İşte en büyük başarı, en büyük mutluluk budur!
12 – Senin Rabbinin darbesi çok müthiştir.
13 – O ilkin yaratır, sonra öldürüp tekrar diriltir.
14 – O gafurdur (mağfireti boldur), vedûddur (kullarını sever, onlar tarafından da sevilir).
15 – O Arş sahibidir, şanı pek yücedir.
16 – Dilediği her şeyi yapar.
17-18 – Nitekim o orduların, Firavun ve Semûd milletlerinin başlarına gelenleri mutlaka öğrenmişsindir.
19 – Fakat kâfirler yine de dini yalan saymaya devam ediyorlar.
20 – Ama ne yaparlarsa yapsınlar,
Allah’ın hükmünden kaçamazlar.
Zira Alllah, ilmi ve kudretiyle onları, arkalarından kuşatır.
21-22 – Hayır, hayır! Kur’ân onların iddia ettikleri gibi beşer sözü değildir.
O, Levh-i Mahfuzda olan pek şerefli bir Kur’ân’dır.
86 – TÂRIK SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuştur. 17 ayettir. Sûrenin esas konusu, ölümden sonraki diriliştir. Sûre, adını ilk ayette geçen “Târık” kelimesinden almıştır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Göğe ve “Tarık’a” kasem ederim.
2 – Tarık, bilir misin nedir?
3 – O pırıl pırıl parlayan bir yıldızdır.
4 – Hiçbir kimse yoktur ki yanında bekçi bir melek bulunmasın. [13,11]
5 – Öyleyse insan neden yaratıldığını bir düşünsün.
6-7 – O, bel ile göğüs nahiyesinden çıkan, atılan bir sudan yaratıldı.
Ayet metninde sulb ve teraib arasındaki nahiyeden çıkan bir sıvıdan sözedilir. Normalde sulb: belkemiği, teraib: ise kaburga kemiğidir. Erkek ile kadının üreme hücreleri bu bölgede yer aldığı için böyle ifade buyurulmuştur. Yoksa maksat, bu sıvının tamtamına nereden çıktığını bildirmek değildir.
8 – Onu ilkin yaratan Allah, elbette onu diriltmeye kadirdir.
Allah insanın yaratılışını gözle görülmesi mümkün olmayacak kadar küçük bir hücreden başlatmaktadır. Bu safhadan, ana karnında hilkati tamamlanıp dünyaya gelmesine, bebeklik, çocukluk, gençlik safhalarını tamamlayıp olgunluk safhasına varıncaya kadar, binlerce tehlikelere karşı onu koruyup kollaması, onu ölümden sonra dirilteceğinin en kuvvetli delilidir. Aksi halde, Yaratıcının varlığını inkâr etmek gerekir ki bu da imkânsızdır. İnkârcıların “Kitaplar, yazan ve basan kimseler olmaksızın kendi kendilerine meydana gelmektedir veya dünyadaki bütün şehirler kendi kendilerine meydana gelmişlerdir” gibi hürafeleri öne sürmeleri gerekir. Bu deliliği de kabul edecek insan kolay kolay bulunamaz.
9 – Gün gelir, bütün gizli haller ortaya dökülür.
10 – O gün insanın ne bir kudreti, ne de bir yardımcısı kalır.
11-12 – Yağmur dolu göğe, bitkilerin çıkması için yarılan yere yemin olsun ki:
13 – Bu söz, bu Kur’ân kesin bir sözdür,
hakla batılı ayırt eden bir sözdür.
14 – O bir şaka değildir.
15 – O kâfirler, vargüçleriyle hile kurarlar.
16 – Ben de kurarım, (yani hilelerini boşa çıkarırım).
17 – Öyleyse o kâfirlere biraz mühlet ver. [31,24]
Onları biraz kendi hallerine bırak, yakında sana olan desteğimiz gelecektir.
87 – Â’LÂ SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup, 19 ayettir. Sûre adını, birinci ayette Allah Teâla’nın sıfatı olarak geçen ve “Pek Yüce” anlamına gelen Â’lâ kelimesinden almıştır. Bu sûrede Allah’ın kudreti ve birliği, Hz. Peygambere gelen vahiy ve bir de bazı güzel öğütler yer almaktadır.
Bismillahirrahmanirrahim.
1 – Tenzih et Rabbinin yüce adını.
2-3 – O seni yaratıp, mükemmel yaratılış vereni.
O her canlıyı bir ölçüye göre yapıp hayatının devamını,
sağlayacak yolları göstereni,
4-5 – O, yeşillikleri çıkarıp sonra da onu kara kuru bir çöpe çevireni.
6-7 – Bundan böyle sana Kur’ân okutacağız da sen unutmayacaksın. Ancak Allah’ın dilediği müstesna. Çünkü O, size göre açık ve net olanı da, gizli olanı da pek iyi bilir.
8 – Seni en kolay olana muvaffak edeceğiz.
9 – O halde öğütün fayda vereceği ümidiyle sen nasihat et.
10 – Allah’a saygı duyacak olan, nasihatı düşünüp ders alır.
11 – Ama pek bedbaht olan ise ondan kaçınır.
12 – Böyle olanlar âhirette, en büyük ateşe girer.
13 – Orada artık ne ölür, ne de rahat yüzü görür.
14-15 – Kendisini kötülüklerden arındıran,
Rabbinin adını anıp namaz kılan, felaha erer.
16 – Fakat bilakis siz dünya hayatını ve zevklerini tercih ediyorsunuz.
17 – Halbuki âhiret mutluluğu daha üstün, daha hayırlı, hem de ebedidir.
18-19 – Bu, elbette önceki sahifelerde, İbrâhim ile Mûsâ’ya verilen sahifelerde de bildirilmiştir. [53,36-37]
88 – GÂŞİYE SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 26 ayettir. Bu sûre adını ilk ayetinde geçen kelimeden almıştır. Gâşiye: “Kaplayan, saran” demek olup korkusuyla bütün insanları sarıp kapladığı için, kıyametin sıfatlarından biri olmuştur. Kıyamet günü kâfirlerin karşılaşacakları meşakkatlerle müminlerin tadacakları mutluluktan sonra Allah’ın kâinatta tezahür eden üstün kudret ve hikmetinin bazı delilleri üzerinde tefekküre dâvet eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Gâşiye’nin,
dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin
mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.
2 – Yüzler vardır o gün yere eğilmiştir, zelildir.
Yüzden maksat, insanın kendisidir. İnsanın yüzü, bütün varlığını yansıtan bir temsilcisi durumunda olduğundan Kur’ân-ı Kerîm’in birçok ayetinde vech, yani yüz, mecazen “zat” anlamında kullanılmıştır.
3 – Yorgundur, bitkin mi bitkindir!
4 – Kızgın ateşe girerler.
5 – Susayınca kaynar su kaynayan bir çeşmeden içerler.
6 – Yiyecekleri sadece bir dikenden ibarettir.
7 – Bu diken ne besleyicidir, ne de açlığı giderir.
8 – Ama yüzler vardır, o gün mutludurlar,
9 – Emeklerinin neticesini almadan ötürü gayet memnundurlar.
10 – Pek üstün ve pek muteber bir cennettedirler.
11 – Orada hiç boş söz işitmezler. [19,62; 52,23; 56-25-26]
12 – Orada akan berrak pınarlar…
13 – Orada üstün, kıymetli tahtlar…
14 – Hazırlanmış kadehler…
15 – Dizilmiş koltuklar, yastıklar…
16 – Yayılmış halılar ve döşemeler…
17 – O kâfirler bakıp düşünmezler mi: (Mesela) deve nasıl yaratılmış?
18 – Gök nasıl kurulup uçsuz bucaksız yükseltilmiş? [50,6; 67,3-4]
19 – Dağlar nasıl da yeri tutup, dengeleyen direkler halinde dikilmiş.
20 – Yeryüzü nasıl yayılıp hayata elverişli kılınmış?
21 – İşte böyle… Sen insanları irşada devam et. Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.
22 – Yoksa sen kimseyi zorlayacak değilsin.
23 – Lâkin kim ki imana sırtını döner ve inkâr eder,
24 – Allah da onu en büyük çezaya çarptırır.
25 – Elbet onların dönüşü Bize olacaktır.
26 – Elbet hesaplarını görmek de Bizim işimiz olacaktır.
89 – FECR SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 30 ayettir. Bu sûre adını, birinci ayetinde geçen ve “Sabah aydınlığı” mânasına gelen Fecr kelimesinden almıştır. Allah Teâlanın elçilerini yalancı sayan bazı toplulukların fecî âkıbetleri, Allah’ın kullarını imtihan etmesindeki hikmet ve neticede, âhirette müminlerle kâfirlerin karşılaşacakları durumlar bildirilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Fecre,
2 – O on geceye,
On gece: Zilhicce ayının ilk on gecesi diye tefsir edilir.
3 – Çifte ve teke,
Çift ve tek birçok kavram hakkında geçerlidir. Gök-yer, gece-gündüz, deniz-kara. Yahut tek ve çift rekatlı namazlar. Yahut zilhiccenin onuncu günü olan kurban bayramının ilk günü çift, dokuzuncu arefe günü ise tek’dir gibi tefsirler yapılmıştır.
4 – Akıp giden geceye yemin olsun ki:
Kıyamet gelecektir.
5 – Nasıl, bunlarda aklı olan için yemin değeri vardır değil mi?
6-10 – Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek binalarla dolu İrem şehrinde oturan Âd halkına. [69,6-10; 7,71-72; 15;53,50]
Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud halkına [7,73-79; 11,61-68; 26, 141-158]
Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, [7,103-141; 11,96-99; 43,46-56]
Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?
İrem’den maksat Âd halkıdır [53,50]. Bu azapla helâk olanlar Âd-ı ûlâ: ilk Âd olup, bu azaptan kurtulup geriye kalanlara Âd-ı Uhrâ: “sonki Âd” denir. Hz. Nuh’un oğlu Sam’ın İrem adlı oğluna mensup olduklarından bu ad verilmiştir.
Zi’l-evtad: Mecazen Firavun’un büyük ordular sahibi olduğuna veya kazıklar dikerek insanlara işkence uygulatmasına veya Mısır piramitlerine işaret olabilir.
11 – Bütün bunlar, bulundukları ülkelerde azdıkça azdılar.
12 – Oralarda fesat ve bozgun çıkarıp, nizamı altüst ettiler.
13 – Bu yüzden senin Rabbin de onların üstüne azap kamçıları yağdırdı.
14 – Çünkü Rabbin hep gözetlemededir.
15 – Rabbi, insanı denemek için ikram ve değer verip, nimetlere garkedince o: “Rabbim bana değer verdi” der.
16 – Ama yine denemek için nasibini daraltınca O: “Rabbim beni zelil, perişan etti” der.
17 – Hayır! Siz Allah’tan hep ikramı devam ettirmesini istersiniz ama, yetime değer vermezsiniz!
18 – Muhtaçları doyurmaya teşvik etmezsiniz.
19 – Mirasları helâl haram demeden ne gelse yersiniz.
İslâmdan önce araplar kadınlar ve çocukları mirastan mahrum bırakırlardı. Bunların dışında kalanların miraslarını ise kim baskın çıkarsa o ele geçirirdi.
20 – Mal mülk sevgisi ise bütün benliğinizi kaplamış!
21 – Hayır! Bu yaptıklarınız kesinlikle yanlış!
Dünya sarsılıp parça parça döküldüğü zaman,
Bu haksızlıkları yapmanızın sebebi, âhiret hesabını inkâr etmenizdir. Ama, iş öyle değil, siz elbette hesaba çekileceksiniz.
22 – Rabbinin emri gelip melekler de saf saf geldikleri zaman,
23 – Ve cehennemin getirildiği gün… İnsan işi anlar o gün! Ama anlamasının ne faydası var o gün!
24 – “Keşke sağlığımda bu hayatım için hazırlık yapsaydım” der.
25 – İşte o gün O’nun ettiği azabı kimse edemez.
26 – O’nun vurduğu bağı kimse vuramaz.
27-30 – Ey gönül huzuruna ermiş ruh! Sen Rabbinden razı, O senden razı olarak dön Rabbine!
Sen de katıl has kullarımın içine, gir cennetime!
Ayetteki “Nefs-i mutmainne” tabiri: Allah’ı tek İlah kabul edip O’nun peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği bütün buyruklara bütün gönlü ile inanan, tam bir teslimiyetle imanının gereğini yapan mümindir. Bu söz, ona, rûhunu teslim edeceği sırada söylenecektir.
90 – BELED SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 20 ayettir. Sûre, adını birinci ayetinden almıştır. Muayyen bir şehir mânasına gelen el-Beled’den maksadın Mekke olduğu müfessirler tarafından ifade edilmektedir. Allah Teâlanın insana olan nimetleri, kudretinin eserleri hatırlatılarak insanlar ölümden sonraki dirilişe, birbirlerine şefkat ve yardımlaşmaya dâvet edilirler.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Hayır! Gerçek, kâfirlerin dediği gibi değil.
Bu şanlı belde hakkı için,
2 – Senin bu beldeye girişin hakkı için,
Bu belde Mekke’dir. Hz. İbrâhim (a.s.) buraya gelip hanımı Hacer’i bıraktığında burası dağlık, susuz, bitkisiz bir vadi idi. Kâbe’yi bina ettiğinde çevresinde burayı şenlendirecek insanlar yoktu. Ama sonra bütün Arap yarımadasının merkezi oldu. Tam bir anarşinin hüküm sürdüğü bu kıtada, tek emin yer burası oldu.
3 – Hem o değerli baba, hem o değerli evladının hakkı için:
4 – Biz insanı meşakkat, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik. [82,6-7; 95,4-5]
İnsan bu dünyaya eğlenme ve dinlenme için gönderilmemiştir. Ana rahminde nutfe halinden başlayarak dokuz ayda dünyaya gelmesine, uzun çocukluk, gençlik devresinden dünya yükü altında seneler geçirerek ölümüne kadar geçirdiği meşakkatli ömür süreci bu gerçeği ispatlar. Dünyada sıkıntıdan uzak, tam güvenlik içinde âsûde bir ömür, hiç bir insana nasib olmamıştır.
5 – O insan kendi üzerinde kimsenin güç sahibi olmadığını mı sanır?
6 – “Ben yığınla servet tükettim” diye övünüp durur.
7 – Kendisini gören olmadığını mı sanır?
8 – Biz ona görmesi için gözler,
9 – Gönlüne tercüman olacak bir dil ve dudaklar, vermedik mi?
10 – Ona hayır ve şer yollarını göstermedik mi? [76,2-3]
11 – Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı.
Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi.
12 – Sarp yokuş, bilir misin nedir?
13 – Sarp yokuş: bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır.
Ne mevcut Tevrat, ne de İncîller yabancı köle azad edilmesinden bahsetmezler. Yahudi kölenin azadı: KM, Çıkış 21,2-3; Tesniye 15,12-15 cümlelerinde geçer. Kur’ân-ı Kerîm ise bu konuda bir çok düzenlemeler yapıp çeşitli vesilelerle, çok yaygın biçimde kölelerin hürriyetlerine kavuşmasını sağlamıştır.
14 – Kıtlık zamanında yemek yedirmektir.
15 – Yakınlığı olan bir yetimi,
16 – Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır.
17 – Hem sarp yokuş: Gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve şefkat dersi vermek, sabır ve şefkat örneği olmaktır.
18 – İşte hesap defterleri sağ ellerine verilecek olanlar bunlardır.
19 – Ayetlerimizi inkâr edenlerin hesap defterleri ise, sol ellerine verilecektir.
20 – Onların cezası da, kapıları, üzerlerine sımsıkı kapatılmış ateş deposuna konulmak olacaktır.
91 – ŞEMS SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 15 ayettir. Adını ilk ayetinde geçip “güneş” anlamına gelen “şems” kelimesinden almıştır. Bu sûre, insanın hayra ve şerre kabiliyetli yaratılmış olduğunu bildirip iradesini iyiye kullanmaya teşvik eder, küfür yolunu seçenlerin fecî âkıbetlerine, Semûd halkını misal getirir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Güneşe ve onun aydınlığına,
2 – Onu izlediği zaman ay’a,
3 – Dünyayı açığa çıkaran gündüze,
4 – Onu bürüyüp saran geceye,
5 – Göğe ve onu bina edene,
6 – Yere ve onu yayıp döşeyene,
7 – Herbir nefse ve onu düzenleyene, [30,30; 95,4]
8-9 – Ona hem kötülüğü, hem de ondan sakınma yolunu ilham edene yemin olsun ki:
nefsini maddî ve manevî kirlerden arındıran felaha erer. [90,10; 76,3]
10 – Onu günahlarla örten ise ziyana uğrar.
11 – Azgınlığı yüzünden Semûd halkı
Resullerinin bildirdiği gerçekleri yalan saydı.
12 – Bir ara onların en azılı olanları öne atıldığında, bu yalanlamaları iyice şiddetlendi.
13 – Peygamberleri ise kendilerine: “Mûcizevî olarak verilen Allah’ın devesini ve onun su içme sırasını gözetin, ona dokunmayın” dedi. [7,73; 26,155]
14 – Fakat onlar o Peygamberi yalancı sayıp deveyi kestiler.
Allah da böylesi suç ve isyanları sebebiyle azap indirdi, onları yerle bir etti.
15 – Bunun sonucundan da asla endişe etmedi.
92 – LEYL SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 21 ayettir. Sûre adını ilk ayetinde geçip “gece” anlamına gelen “Leyl” kelimesinden almıştır. İnsanın gayret göstermesi, makbul bir hayat geçirmesi için yapması gereken işler, iyilerin ve kötülerin âhiretteki âkıbetleri anlatılır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Karanlığı ile ortalığı bürüdüğü zaman geceye,
2 – Açılıp parladığı zaman gündüze,
3 – Erkeği de, dişiyi de yaratan kudrete yemin olsun ki:
4 – Sizin işleriniz çeşit çeşittir.
5 – Malını Allah yolunda harcayıp O’na saygı duyarak haramdan sakınan
6 – O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhidi) tasdik eden kimseyi.
7 – Biz de en kolay yola muvaffak ederiz.
8 – Cimri davranan, bir de kendini güçlü sanıp Allah’tan müstağni gören
9-10 – O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhidi) yalan sayanı ise, en güç yola sardırırız.
11 – O aşağıya doğru yuvarlanırken malı kendisine hiç fayda etmez. [6,110]
12 – Doğru yolu göstermek elbette Bizim işimizdir.
13 – Âhiret gibi dünya da elbet Bize aittir.
14 – İşte Ben, sizi alev saçan bir ateşe karşı uyarıyorum.
15-16 – O ateş ki dini yalan sayan ve ona sırtını dönenden başkası oraya girmez.
17-18 – Ama Allah’a karşı gelmekten çok sakınan ve gönlünü arındırmak için Allah yolunda mal harcayan ise ondan uzak tutulur.
19 – O, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak vermez. Verdiğinden ötürü hiç kimseden mükâfat da beklemez.
20 – Sadece ve sadece yüce Rabbini razı etmek ister.
21 – Kendisi de ukbada elbet hoşnut olur.
93 – DUHÂ SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 11 ayettir. Adını ilk ayetinde geçen duhâ kelimesinden almıştır. Duhâ, güneşin kuşluk vaktindeki parlak hali ile ortalığa verdiği aydınlığa denir. Hz. Peygamber aleyhisselamın şahsiyetinden, Allah’ın ona lütfettiği dünya ve âhiret nimetlerinden bahsedip onun, bunlara olan şükrünü ilan etmesini hatırlatır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Güneşin yükselip en parlak halini aldığı kuşluk vaktine,
2 – Sükûnete erdiği dem geceye yemin olsun ki: [92,1-2; 6,96]
3 – Ey Resulüm! Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
Nübüvvetin başlangıç döneminde, çok az da olsa vahyin kesintiye uğramasına işaret edilmektedir.
4 – Elbette senin için her zaman, işin sonu, başından daha hayırlıdır.
Bulunduğun her halin sonu, mesela hayatının başlangıcına nazaran peygamberlik dönemi, peygamberliğin başlangıcında vahyin gelişine nazaran muvakkat kesintisi, vahyin kesilişine nazaran tekrar böyle başlayışı hali, böylece bu sûrenin inişinden sonra, zamanla ulaşacağın her halin ardarda sonu, nihayet ölümden sonra âhiret nimeti, kısacası nübüvvetin başlangıcına nazaran sonrası, hayat ve ölümünde, bulunduğun ve bulunacağın her halin önüne nazaran sonu ve bütün dünyaya nazaran âhiret; senin için, öncesinden daima hayırlıdır. Yani sen daimi bir yükseliş kaydedeceksin.
5 – Elbette Rabbin sana ileride öyle ihsan edecek, ta ki sen de O’ndan ve verdiğinden razı olacaksın.
Peygamber Efendimize vaad edilen bu hoşnutluk hem dünya hem de âhiret yönündendir. Dünyada: İlahî feyizler, öncekilerin ve sonrakilerin ilimlerini bilme, fetihler ile dini yüceltmek, hakkı ve hayrı yaymada başarı, âhirette ise şefaat-ı uzmâ makamıdır. Bazı zatlara göre, Kur’ân’da en ümit veren ayet budur, zira kendisine ümmet olma şuur ve şerefini taşıyan kimseye şefaatçi olmadıkça Efendimizin razı olacağı düşünülemez.
6 – Seni yetim bulup barındırmadı mı?
7 – Seni dinin hükümlerinden habersiz bulup seçerek dosdoğru yola koymadı mı?
Hz. Peygamber (a.s.) hayatında hiçbir zaman akıl ve din yönünden sapık olmamıştır. Puta hiç tapmamış, Allah’ın birliğine küçüklüğünden beri inanmıştır. Ahlâk yönünden hep takdir edilmiştir. Fakat Peygamberliğinden önce sırf akıl ile idrâk edilmesi mümkün olmayan hak dini bilmiyordu. Bu dinin hükümlerinden habersizdi.
8 – Seni muhtaç bulup ihtiyacını gidermedi mi?
9 – Öyle ise, sakın yetimi güçsüz bulup hakkını yeme, sakın onu küçümseyip üzme.
10 – İsteyene de kaba davranma, onu azarlama.
11 – Rabbinin nimetlerini ise durmayıp söyle!
94 – İNŞİRÂH SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 8 ayettir. Bu sûre adını ilk ayetinde geçen bir kelimeden almıştır. Allah Teâlanın Resûlünün kalbini ferahlandırmasını ifade eden bu neşrah kelimesi sûrenin esas konusunu teşkil etmektedir. Çok ağır olup, onun belini çatırdatan Risâlet ve tebliğ meşakkati, Allah’ın ihsanı ile hafiflemiştir. Hz. Peygamber (a.s.)’a tâbi olarak tebliğ ve hakka hizmet vazifesini devam ettiren bütün Müslümanlara da bu sûre mühim bir kuvvet kaynağıdır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Miraç gecesi Efendimiz Kâbenin yanında iken melekler tarafından göğsünün yarılıp zemzem suyu ile yıkanarak ilim ve hikmetle doldurulmasına işarettir.
2-3 – Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi?
4 – Hem senin şanını yüceltmedik mi?
5 – Demek ki güçlükle beraber kolaylık vardır.
6 – Evet, güçlükle beraber kolaylık vardır.
7 – O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş.
8 – Hep Rabbine yönel, O’na yaklaş!
95 – TÎN SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 8 ayettir. Bu sûre, adını ilk ayetinden almıştır. Allah Teâla bu sûrede insan nev’ini bütün yaratıkların en şereflisi kıldığını ve insanın âhirette Allah’ın huzurunda dünya hayatında yaptıklarından hesap vereceğini bildirmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – İncir ve zeytine,
2 – Sina dağına,
3 – Bu emin beldeye yemin olsun ki:
İlk üç ayette Hz. Musâ, Hz. Îsâ, Hz. Muhammed (aleyhimüs selam) gibi ülülazm peygamberlere vahiy gelen kutlu yerlere dikkat çekilmiştir.
4 – Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık, [30,30]
5 – Sonra da onu en aşağı derekeye düşürdük.
6 – Ancak iman edip güzel ve makbul işler yapanlar müstesnadır.
Onlara ise hiç eksilmeyen ve tükenmeyen bir mükâfat vardır.
7 – Bütün bunlardan sonra ey insan, senin mahşere ve hesaba inanmana hangi engel kalabilir?
8 – Allah hâkimlerin hâkimi değil midir?
96 – ALAK SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 19 âyettir. Bu sûre-i celilenin ilk beş âyeti, Kur’ân-ı Kerîm’den ilk nazil olan kısmı teşkil eder. Sûre adını 2. âyette geçen el-alak kelimesinden almıştır. Bu kelime, “yapışkan, asılıp tutunan şey” demek olup, bundan maksat insanın, ana rahminin cidarına yapışan döllenmiş bir hücreden yaratıldığını hatırlatmaktır. Bu sûre-i şerife Hz. Peygamber (a.s.)’a vahyin gönderilmeye başlamasını, okumanın, yazmanın ve ilmin önemini vurgulayarak başlar. İkinci bölümde zenginleşen kâfirde azıtma ve tuğyan damarının kabardığını, üçüncü bölümde ise, başlıca örneğini Ebû Cehil’de bulan azgınların, dinin direği olan namazı engellemeye çalıştıklarını ve onların müstehak oldukları cezaya çarptırılacaklarını bildirir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Yaratan Rabbinin adıyla oku,
2 – İnsanı yapışkan bir hücreden yaratan.
Genel olarak müfessirler alaka’nın çoğulu olarak alak kelimesine, “kan pıhtısı görünümünde olan döllenmiş hücre” anlamı verirler. Fakat Elmalılı M. H. Yazır, bu maddî mânadan başka kelimenin bir de: “ruhanî ve manevî olarak “alâka” gibi aşk ve sevgi mânası da olduğunu, dolayısıyla “alak” dan, “rabbanî bir izafetten ibaret olan ruhî ilişiğe kadar, insanın yaratılışının başlangıçlarını kapsayan, hem de okunan metnin ruhî bir sevgi ve alaka ile takip edilmesine bir uyarı ihtiva eden bir mâna düşünmenin mümkün olduğunu yazar ki, güzel ve dikkate değer bir tefsirdir.
3 – Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4 – Kalemle yazmayı öğretendir.
5 – İnsana bilmediklerini öğretendir.
6-7 – Hayır! Rabbinin bunca nimetlerine rağmen kâfir insan kendisini ihtiyaçsız zannetti diye azar.
8 – Ama dönüş elbette Rabbinedir.
9-10 – Baksana şu namaz kılan, o mükemmel kulu engelleyen kimseye,
11-12 – Ne dersin, o hidâyette olsa ve Allah’ı sayıp O’na karşı gelmemeyi tavsiye etse, ne iyi olurdu!
13 – Ne dersin, o kul dini yalan saysa ve haktan yüzçevirse iyi mi olurdu?
14 – O bilmiyor mu ki Allah, olan biten her şeyi görür?
15-16 – Hayır! Hayır! Olmaz böyle şey! Eğer bu tutumundan vazgeçmezse,
onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
Evet, o yalancı ve suçlu perçeminden tutup sürükleriz.
17 – İstediği kadar grubunu yardıma çağırsın!
18 – Biz de Zebanîleri çağırırız.
19 – Hayır! Ona boyun eğme! Rabbine secde et, O’na yaklaş.
Bu âyeti okuyan veya dinleyenin tilavet secdesi yapması vaciptir.
97 – KADİR SÛRESİ
Mekkede nazil olmuş olup 5 âyettir. Adını ilk âyette geçen Kadr, yani “Kadir gecesi” kelimesinden almıştır. Kadir: “Mevki, şeref, değer, azamet” mânalarına gelir. Kur’ân’ın vahyinin başlangıcından ve o gecenin büyük fazilet ve bereketinden, o gece kâinatı kaplayan ilâhi esenlikten bahseder.
Kadir gecesi kesin olarak bildirilmemiştir. Fakat ekserî âlimler, hadis-i şeriflerin delâletinden Ramazan ayının 27. gecesi olduğunu kabul etmiş olup bütün İslâm âlemi de bunu benimsemiştir. Kur’ân-ı Kerîm, kadir gecesinde Levh-i Mahfuzdan dünya semasına topyekün olarak indirilmiştir. Kur’ân’ın ilk parçası olan Ikra (Alak) sûresinin ilk âyetleri de kadir gecesinde nazil olmuştur.
Kadir gecesi, içinde bu gece bulunmayan bin aydan daha faziletlidir. Bu gecenin fazileti hakkındaki hadislerden biri şöyledir: “Kim kadir gecesini, sevabını umarak ihlas ile ibadetle ihya ederse; geçmiş günahları affedilir.”
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Biz Kur’ân’ı indirdik kadir gecesi. [44,3; 2,185]
2 – Bilir misin nedir kadir gecesi?
3 – Bin aydan daha hayırlıdır kadir gecesi!
4 – O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler,
her türlü iş için iner de iner…
5 – Artık o gece bir esenliktir gider…
Tâ tan ağarana kadar…
98 – BEYYİNE SÛRESİ
Medine’de nâzil olmuş olup 8 âyettir. Adını ilk âyetinde geçen el-Beyyine (açık ve kesin delil) kelimesinden almıştır. Bu sûre-i celîle Ehl-i kitabın Hz. Peygamber (a.s.)’ın risaleti karşısındaki tutumlarını, Allahı tek İlah tanıyarak O’na halis ibadet etmenin gerekliliğini, müminlerle kâfirlerin âhiretteki durumlarını beyan eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, kendilerine o açık ve kesin delil gelmedikçe, inkârlarından ayrılacak değillerdi.
2-3 – O kesin delil de: İçinde hak, hikmet ve adaletin ifadesi olan yazılar ihtiva eden tertemiz sayfaları okuyan, ve Allah tarafından gönderilen bir Resûldür. [80,13-16; 3,105]
Âşikâr bir delil Resulullah (a.s.m)’dır. Onun tertemiz hayatı, dinin en bariz delilidir. Onun dürüst, güvenilir olup güzel ahlâkın bütün dallarında en mükemmel olması, ümmî olmasına rağmen ona Kur’ân gibi bir kitap verilmesi, bedevî bir toplumda tarihin en büyük ınkılabını gerçekleştirmesi, getirdiği inanç esaslarının, ibadetlerin, hükümlerin ve ahlâkî prensiplerin hep makul olması, ona tâbi olarak manevîyat, ahlâk ve bilimlerde muazzam ilerleme yapan yüzbinlerce mükemmel insanın yetişmeleri gibi yüzlerce husus düşünülürse Resulullahı tanıma vesîlelerinin ne kadar fazla olduğu anlaşılır.
4 – Ehl-i kitap mensupları, o kesin delil gelinceye kadar bu konuda ihtilaf etmemişlerdi. [2,213-253; 3,19; 5,44-50; 10,93; 42,13-15]
O gelince kimi inanmak, kimi reddetmek sûretiyle, onun hakkında ayrılığa düştüler. Oysa Ehl-i kitap daha önce böyle bir resulün geleceğini beklemekte ittifak içindeydiler.
5 – Halbuki onlara, şirkten uzak olarak yalnız Allah’a ibadet etmeleri, namazı hakkıyla ifâ etmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlam, dosdoğru din budur. [21,25; 16,36]
6 – Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, hem de devamlı kalmak üzere cehennem ateşindedirler. Onlar bütün yaratıkların en şerlisidirler.
7 – Ama iman edip, makbul ve güzel işler yapanlar ise bütün yaratıkların en hayırlı olanlarıdır.
8 – Bunların Rab’leri nezdindeki ödülleri, içinden ırmaklar akan, hem de devamlı kalmak üzere girecekleri, Adn cennetleridir.
Allah onlardan, onlar da Allah’tan râzı olmuşlardır.
İşte bu rıza makamı da Rabbine saygı duyanlarındır.
99 – ZİLZÂL SÛRESİ
Medine’de inmiş olup 8 âyettir. Mekke’de nâzil olduğunu kabul edenler de vardır. Sûre adını, birinci âyetinde geçen fiilin masdarından almıştır. “Deprem” mânasına gelmektedir. Kıyametten hemen önce gelecek olan şiddetli depremden, daha sonra bütün ölülerin kabirlerinden çıkıp hesap vereceklerinden bahseder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Yer o müthiş depremiyle sarsıldığı zaman…
2 – Ve yer bağrındaki ağırlıkları çıkardığı zaman…
3 – İnsan şaşkın şaşkın: “Ne oluyor buna!” dediği zaman…
4 – İşte o gün yer, üstünde olan biten her şeyi anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.) bir hadis-i şerifinde bu âyetin açıklanması ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Yeryüzünün haber vermesi, her erkek ve kadının, kendisinin üzerinde neler işlediklerini haber verip şahitlik etmesidir, “Şu ve şu günlerde şunu, şunu işlediniz” demesidir. Yerin konuşması mecazdır diyen müfessirlerin yanında, Allah dilerse gerçekten de konuşturur, diyenler de vardır.
5 – Çünkü Rabbin ona bunları vahyeder.
6 – İşte o gün bölükler halinde insanlar,
kabirlerinden çıkıp yüce divana dururlar,
ta ki yaptıklarının karşılığını görüp alırlar.
7 – Zerre ağırlığınca hayır yapan onu bulur,
8 – Zerre ağırlığınca şer yapan da onu bulur.
Zerre: Görünür görünmez derecede gayet küçük karınca, güneş ışınında sezilebilen zerrecikler demektir. Burada maksat, beşer duyusunun ilgilenebileceği en küçük şeyle, sorumluluğun asgarisini bildirmektir. Asıl maksat, en küçük bir hayr veya şerrin Allah nezdinde kaybolmayacağını açıklamaktır.
100 – ÂDİYÂT SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 11 âyettir. Sûrenin ilk âyetinde geçen ve “cihad meydanında nefes nefese koşan atlar” mânasına gelen el-Âdiyat kelimesi, ona isim olmuştur. İnsanlarda yaygın bazı karakterler vurgulanarak, sinelerde saklı olan şeylerin bile açığa çıkarılacağı mahşer günü hatırlatılır, insanın o güne göre kendisini ayarlaması ders verilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Gazilerin nefes nefese koşan,
2 – Koşarken tırnaklarıyla kıvılcımlar saçan,
3 – Sabah erkenden baskın basan,
4 – O esnada tozu dumana katan,
5 – Derken düşman kuvvetinin ortasına dalan
atlarına yemin ederim ki:
Bu sûrenin nazil olduğu Mekke döneminde Müslümanlara ait, harp için hazırlanmış ne at, ne de silah bulunmadığından bu âyetlerin gelecek dönemle ilgili olduğu düşünülebilir. Dolayısıyla harıl harıl koşan atlar gibi harıl harıl çalışarak düşmana hücum eden motorlu akın vasıtalarını, tepkili uçakları, ateş saçan silahları da kapsadığı düşünülebilir. Gerçekten bu sûre gibi birçok sûrede çok kapsamlı lafızlar mevcut olup bunlar, geniş tefsirlere imkân vermektedir.
6 – Gerçekten insan, Rabbine karşı çok nankördür.
7 – Kendisi de buna şahittir.
8 – Ondaki mal hırsı pek şiddetlidir.
9-10 – Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?
Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman,
sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,
11 – İşte bilhassa o gün, Rab’leri, onların bütün yaptıklarından haberdardır.
Allah o gün insanın yaptığı her şeyi ortaya dökecektir. İnsana düşen, inkâr edip hırsla mala bağlanmak değil, böyle bir gün için hazırlık yapmaktır. [1,4]
101 – KÂRİ’A SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 11 âyettir. Kıyametin bir sıfatı olan ve ilk âyetinde geçen kelime, sûreye isim olmuştur. Kıyametin dehşetini ve iyilerle kötülerin âkıbetlerini beyan eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Kari’a,
2 – Nedir o kari’a?
3 – Kari’ayı, o kapıları döven ve dehşetiyle kalplere çarpan o kıyamet felaketini sen nereden bileceksin ki!
4 – O gün insanlar uçuşan kelebekler gibi şuraya buraya fırlatılırlar.
5 – Dağlar atılmış rengârenk yünlere dönerler,
Buraya kadar, kıyamet kopmasının birinci safhasından bahsedildi. Bu âyetten itibaren diriliş sonrası ikinci safha gelmektedir.
6 – Artık kimin tartıları ağır basarsa,
7 – Memnun kalacağı bir hayata girer.
8 – Kimin tartıları da hafif gelirse,
9 – Onun barınağı da Haviye olur.
10 – Onun ne olduğunu bilir misin?
11 – Haviye bir ateştir, kızgın mı kızgın!
102 – TEKÂSÜR SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 8 âyettir. Sûre adını ilk âyetinden almıştır. İnsanların geçici dünya menfaatlerine hücum etmelerinin mânasızlığı, böyle yapmanın kendilerini yaratılışın esas ve yüksek gâyelerinden alıkoyacağı bildirilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Dünyalıklarla böbürlenmek, oyaladı sizleri.
2 – Tâ boylayıncaya kadar kabirleri!
Kur’ân’ın kötülediği, mutlak çoklukla gururlanma değildir. Belki ilimde, taatte, güzel ahlâkta çokla gururlanma mümkündür ve hayırların aslı odur. Onun için et-Tekâsür’deki eliflam istiğrak değil, ahd-i sabık içindir ki o da geçici dünya zevkleriyle çok öğünmedir.
3 – Hayır (geçici dünya zevklerine bağlanmak doğru değil, sakının bundan) Hayır, ileride bileceksiniz,
4 – Evet, evet! İleride bileceksiniz.
5 – Sakının bundan! Eğer kesin bir tarzda (ilmelyakin) bilseydiniz böyle yapmazdınız.
6 – Siz cehennemi göreceksiniz.
7 – Evet, evet onu mutlaka gözlerinizle göreceksiniz.
8 – Sonra o gün nimetlerden hesaba çekileceksiniz.
Zübeyr (r.a) Hz. Peygambere: “Bize hangi nimetler sorulacak: Bütün yiyeceğimiz iki kara şeyden (hurma ve sudan) ibaret. Kılıçlarımız ise her zaman boynumuzda (sürekli tehlike içindeyiz) diye sorunca O: “Haberiniz olsun ki ileride, nail olacağınız bir çok nimetler olacaktır” buyurdu.
103 – ASR SÛRESİ
Mekke’de nâzil olan bu sûre 3 âyettir. Adını ilk âyetinden alır. Bu veciz sûre, İslâmı iki satırda özetlemektedir.
Allah Teâla birinci âyette “asr”a dikkat çekmekte, onun önemini hatırlatmaktadır. Asr sözlükte: dehr, süresiz zaman, gece ve gündüz, ikindi vakti, herhangi bir şeyin muayyen vakti, insan toplumu, yağmur gibi çok çeşitli mânalara gelebilir. Tefsirciler daha çok “ikindi vakti ve ikindi namazı, mutlak zaman, özellikle Hz. Muhammed (a.s.)’ın asrı, âhir zaman” mânaları üzerinde dururlar.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Yemin ederim zamana:
2 – İnsanlar hüsranda.
3 – Ancak şunlar müstesna:
İman edip makbul ve güzel işler yapanlar,
Bir de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler.
İmam Şafii (r.a) şöyle demiştir: “Kur’ân’da başka hiçbir sûre nazil olmasaydı şu pek kısa sûre bile, insanların dünya ve âhiret mutluluklarını te’mine yeterdi. Bu sûre Kur’ân’ın bütün öğrettiklerini kucaklıyor.” Onun içindir ki Ashabdan iki kişi birbirine kavuşunca, biri diğerine Asr sûresini okumadan, sonra da selam vermeden ayrılmazlardı.
104 – HÜMEZE SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 9 âyettir. Adını ilk âyetinden almıştır. İnsanları ayıplayıp hakaret etmenin çirkinliğini ve onları bekleyen cehennemin dehşetlerini tasvir eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Vay haline her hümeze ve lümeze’nin,
Yani insanları arkadan çekiştiren, küçük düşüren, kaş göz hareketleriyle eğlenenlerin!
2 – Böylesi mal yığar ve onu sayar durur.
Bu âyetten anlaşılıyor ki, o kişinin alaycı tavrı, servet sahibi olmasından ileri gelmektedir. Mal yığma, bir de onu tek tek sayıp öğünme her ikisi de mala perestiş etme ve fakat bu malı kendisine nasib eden Allah’ın rızası için muhtaç insanlara ve diğer hizmet yerlerine harcamamayı iyice resmeder.
3 – Malının kendisini ebedî yaşatacağını sanır.
4 – Hayır! (Vazgeçsin bu hülyadan, malı kendisini kurtaramaz) Mutlaka o Hutame’ye fırlatılır.
5 – Bilir misin Hutame nedir?
6-7 – Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir. Bir ateş ki ta kalplere kadar işleyip yakar.
Kalb diye çevirdiğimiz kelime âyette fuâd olup, maddî bedene kan ve hayat gönderen maddî kalb için değil de inanç, fikir, düşünce, hissiyat gibi düşüncelerin merkezi olan manevî latife hakkında kullanılır. Herhangi bir şeyin bütün kalbi kaplaması azabın şiddetini gösterir.
8-9 – Bu ateş mahzeninin kapıları üzerlerine kapatılmıştır.
Kendileri de uzun sütunlara bağlı bırakılmışlardır.
105 – FÎL SÛRESİ
Mekke’de nâzil olan bu sûre 5 âyettir. Sûre, adını ilk âyetinden almaktadır. Allah’ın dinine karşı çıkanların âkibetlerinin hüsran olduğunu, Kâbe’yi yıkmaya gelen Ashab-ı fil’in hüsranını misal vererek beyan buyurur.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Rabbinin Ashab-ı fil’e ettiklerini görmedin mi?
2 – Onların hile ve düzenlerini boşa çıkarmadı mı?
3 – Üzerlerine ebabili, sürü sürü kuşları salıverdi.
4 – Bunlar onlara pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyorlardı.
5 – Derken onları kurt yeniği ekin yaprağına çeviriverdi.
Bu olay kesin mûcizelerdendir. Tabiatla izah edilemez. Nakil yönünden de kesindir. Zirâ Hz. Peygamber bu sureyi okuduğunda Mekkede 40 yıl önce olmuş bu olayı gören çok kimse vardı. Bunca aleyhtarlıklarına rağmen onu tenkid etmeye yeltenen kimse çıkmadı.
106 – KUREYŞ SÛRESİ
Mekke’de indirilmiş olup 4 âyettir. İlk âyetinde Kureyş’ten bahsettiği için bu isim verilmiştir. Bir önceki Fil sûresindeki konu ile sıkı irtibatı olup onun devamı gibidir. Kâbe’ye sahip çıkıp onu korumaları sebebiyle Kureyş’in nail oldukları nimetleri bildirmektedir. Mekkeliler yazın Şam, kışın Yemen tarafına ticaret kervanları düzenlerlerdi. Kâbe’ye hizmet ettikleri için diğer Araplar onlara saygı duyuyor, onların seferlerini güvenlik içinde yapmalarına yardımcı oluyorlardı. Fil hadisesinden sonra bu güven ve saygı daha da arttı. Bütün bunlar Hz. İbrâhim (a.s.)’ın duası, Hz. Muhammed (a.s.)’ın bereketi sayesinde olmuştu.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Kureyş’in güven ve barış anlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak için,
2 – Kış ve yaz seferlerinde faydalandıkları anlaşmaların kadrini bilmiş olmak için,
3 – Yalnız Bu Ev’in (Kâ’benin) Rabbine ibadet etsinler.
4 – Kendilerini açlıktan kurtarıp doyuran, korkudan emin kılan Rablerine kulluk etsinler.
107 – MÂÛN SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 7 âyettir. Adını “yardımlaşma” mânasına gelen son âyetinden ve sûreye genel olarak hâkim olan konudan almıştır. Dine ve yapılan işlerin âhirette karşılığının alınacağına iman etmenin esas olduğunu ve toplumda dayanışma ve yardımlaşmanın şart olduğunu vurgular.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Baksana şu dini, mahşer ve hesabı yalan sayana!
2 – O, yetimi şiddetle itip kakar.
3 – Muhtacı doyurmayı hiç teşvik etmez.
4 – Vay haline şöyle namaz kılanların:
5-7 – Ki onlar namazlarından gafildirler (Kıldıkları namazın değerini bilmez, namaza gereken ihtimamı göstermezler). İbadetlerini gösteriş için yaparlar, zekât ve diğer yardımlarını esirger, vermezler. [4,142; 4,38; 2,264; 8,47]
Namazdan gafil olmak: Ona gereken önemi vermemek, vaktinin geçip geçmediğine pek aldırmamak, namazın mânasından gaflet, dolayısıyla kıldığı namazların kendisi üzerinde güzel tesirler bulunmaması anlamlarına gelir. Namazda farkında olmadan zihnin başka düşüncelere dalması insanın elinde değildir. Bununla beraber, insan dikkatini toplamaya gayret etmelidir. Bu sûre âhirette hesap vermeye inanmanın başlıca iki alameti olarak namazı gereğince yerine getirme ve toplumsal yardımlaşmayı gerçekleştirme üzerinde yoğunlaşmaktadır.
108 – KEVSER SÛRESİ
Mekke’de nâzil olan bu sûre Kur’ân-ı Kerîm’in vahyin başlangıç döneminde indirilen sûrelerindendir. Kur’ân’ın en kısa sûresi olup 3 âyettir. Yüce Allah’ın, Resulüne lütfettiği feyiz ve bereketi, beşeriyetin gönüllerinde nail olduğu saltanatı beyan eder.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Biz gerçekten sana verdik kevser.
2 – Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver.
3 – Doğrusu, seni kötüleyendir ebter!
Kevser: Çok hayır demek olup Risâlet, Kur’ân, şefaat makamı, ilim gibi hususları da kapsar. Kevser, ayrıca cennette Peygamberimize verilen bir havuz olup onun ümmeti oradan su içecektir.
Kâfirler; Efendimizin maddî, özellikle manevî neslinin kesileceğini, adının sanının unutulacağını bekleyerek böyle söylemişlerdi. Ama her nesilden yüz milyonlarca tâbii, başta Haremeyn-i Şerîfeyndeki mescidler olarak bütün dünyadaki milyonlarca mescidi dolduran müslüman cemaat, bu sûrenin ifade ettiği ilahî bereketin pek çarpıcı bir örneğidir.
109 – KÂFİRÛN SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 6 âyettir. Bu sûre, adını ilk âyetinden almaktadır. Müslümanların Kâfirler karşısında kesin kararlı olarak tevhide sarılmalarını, bununla beraber kâfirleri dine kabul etmeye zorlamayıp kendi tercihlerine bırakmalarını bildirir.
Müşrik yerine kâfir kelimesi kullanılarak Hz. Peygamberin dinine inanmayan bütün gruplara hitab edilmektedir. Kâfir kavramı hakaret anlamı taşımaz. Kâfirler “Hz. Muhammedin Elçiliğini inkâr edenler ve getirdiği buyruklarından yüz çevirenler” demektir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – De ki: Ey kâfirler!
2 – Ben sizin ibadet ettiklerinize ibadet etmem.
3 – Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmiyorsunuz.
4 – Ben sizin ibadet ettiklerinize asla ibadet edecek değilim.
5 – Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz.
6 – O halde sizin dininiz size, benim dinim bana.
110 – NASR SÛRESİ
Medine’de nâzil olan sûre 3 âyettir. Zafer mânasına gelen Nasr sûresi, adını ilk âyetinden almaktadır. Hz. Peygamberin tebliğinin gayesine ulaştığını, dolayısıyla dünyadaki görevinin tamamlanıp yüce dosta (refik-i Âlâya) dönme zamanı geldiğini beyan buyurur.
Fetih yani zaferden maksat Mekke’nin fethi olup hicri 8. yılın Ramazan ayında gerçekleşmiştir. 10. yılın Rebiülevvel ayında da Efendimiz âhirete irtihal etmişlerdir. İbn Abbas (r.a) çocuk sayılacak yaşta olmasına rağmen, Hz. Ömer (r.a) onu istişare meclisine çağırır, ashabın büyükleri bunu tuhaf bulurlardı. Bir gün mecliste: “Nasr sûresi hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Çeşitli cevaplar verildi. Sonra İbn Abbas’a sordu. “Resûlullahın vazifesinin tamamlanıp ecelinin yaklaştığı bildiriliyor” dedi. Hz. Ömer cevabını takdir edip: “Hâlâ bu gencin toplantımıza katılmasına itiraz eden var mı?” dedi.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Allah’ın yardım ve zaferi geldiği zaman,
2 – Ve insanların kafile kafile Allah’ın dinine girdiklerini gördüğün zaman,
3 – Rabbine hamd ile tesbih et ve O’ndan af dile.
Çünkü O tevvabdır, tövbeleri çok kabul eder.
Yüce Allah, Peygamberimizi günahtan korumuştur. Onun istiğfar etmesi, insanlara istiğfar etmenin ne kadar gerekli olduğunu ders vermesi, ümmetinin günahları için Allah’tan af dilemesi ve devamlı manevî terakkî halinde olması itibarıyla, son durumuna göre bir önceki makamını eksik bulması ve nadiren daha evlâ olanı terk etmesi yönlerinden olmuştur.
111 – TEBBET-EBÛ LEHEB-(MESED) SÛRESİ
Ayrıca Mesed veya Leheb sûresi olarak adlandırılan bu sûre, Mekkî dönemin başlangıcında nâzil olan sûrelerdendir. Hak dine düşmanlık etmesi sebebiyle kin ve hasedinden yanan, böylece varacağı ebedî cehenneme girmeden, dünyada aleve giren ve “ateşlik” mânasına gelen Ebû Leheb ile eşinin şahsında din düşmanlarının âkıbetini bildirir.
Ebû Leheb’in akıbetini ve kâfir olarak öleceğini senelerce önce haber vermektedir. Ebû Leheb, Hastalığı sebebiyle katılmadığı Bedir savaşında Mekkelilerin yenilmesine o kadar üzüldü ki bir hafta sonra ibret olacak şekilde öldü.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Kurusun Ebû Leheb’in elleri. Zaten de kurudu!
2 – Ona ne malı, ne de yaptığı işler fayda verdi!
3 – O, alev alev yükselen ateşe girecek,
4-5 – Eşi de boynunda bükülmüş urgan olarak,
O ateşe odun taşıyacak.
Ebû Leheb’in, Ebû Süfyan’ın kızkardeşi olan eşi Ümmü Cemil de kocasından geri kalmayan bir düşmandı. Diken toplayıp Resulullahın yoluna saçardı. Âhiretteki âkıbetini de kendisi istemiş olarak, kendini yakacak olan odunu taşıma işini devam ettirecektir.
112 – İHLÂS SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 4 âyettir. İlk vahyedilen sûrelerden olan bu sûre, adını konusundan alır. Kur’ân’ın hülâsası ve halis tevhidi ortaya koyması ile ihlâs adı verilmiştir. Bu sûre şirkin her çeşidini pek özlü bir şekilde reddetmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – De ki: O, Allah’tır, gerçek İlahtır ve Birdir.
2 – Allah Samed’dir.
3 – Ne doğurdu, ne de doğuruldu. [6,101; 19,88-90; 21, 26-27]
4 – Ne de herhangi bir şey O’na denk oldu.
113 – FELAK SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 5 âyettir. Adını ilk âyetinde geçip sabah mânasına gelen Felak kelimesinden almıştır. İnsanların, kendilerine gelebilecek her türlü kötülükten Allah’a nasıl sığınıp, nasıl O’nun himayesine girebileceklerini öğretmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – De ki: Sabahın Rabbine sığınırım:
2 – Yarattığı şeylerin şerrinden,
3 – Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4 – Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücü kadınların şerrinden,
5 – Ve hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden.
114 – NÂS SÛRESİ
Mekke’de nâzil olmuş olup 6 âyettir. Adını, âyet sonlarında tekrarlanan ve insanlar mânasına gelen nâs kelimesinden almıştır. Bu, önceki Felak sûresinin devamı mahiyetinde olup, Yüce Rabbimizin himayesini celbeden duayı öğretmektedir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – De ki: İnsanların Rabbine,
2 – İnsanların yegâne Hükümdarına,
3 – İnsanların İlahına sığınırım:
4 – O sinsi şeytanın şerrinden
5 – O ki insanların kalplerine vesvese verir,
6 – O şeytan, cinlerden de olur, insanlardan da olur. [6,112]


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.