Beni Candan Usandırdı
Eyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür
Men kimem sâkî olan kimdür mey-i sahbâ nedür
(Ben öyle bir sarhoş hâldeyim ki dünya nedir idrak edemiyorum. Ben kimim, aşk şarabı sunan güzel kimdir, şarap nedir bunları bile bilmiyorum.)
Gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür
(Ben sevgiliden çılgın gönlüm için, muradını vermesini istiyorum. Buna rağmen sevgili, çılgın gönlünün arzusu nedir, diye sorsa onu dahi bilmiyorum.)
Vasldan çün âşıkı müstağnî eyler bir visâl
Âşıka ma’şûkdan her dem bu istiğnâ nedür
(Bir kez kavuşma mademki âşığı vuslata kandırır. (İş bu kadar kolay olmasına rağmen) sevgilinin âşığıyla bir an bile olsun ilgilenmemesi, ona tenezzül etmiyor olması nedendir?)
Hikmet-i dünyâ vü mâ-fîhâ bilen ârif değül
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâ-fîhâ nedür
(Bu dünyanın ve ahiretin hikmetini anlayacak kadar kendinde olan kişi ârif değildir. Gerçek ârifin dünya ve ahireti dert etmemesi (yalnızca maşukuyla ilgilenmesi) gerekir. )
Âh u feryâdun Fuzûlî incidüpdür âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedür
(Ey Fuzûlî! Senin ağlayıp inlemelerin herkesi incitmektedir. Eğer bu aşkın belâlarından dolayı mutlu isen, bu kavga gürültü neden?)
– – –
Beni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı
(Sevgili, beni maddî varlığım olan canımdan usandırdı, bana ettiği cefadan usanmaz mı? Benim ahımdan dolayı gökyüzü dahi yandı, muradımın mumu yanmazı mı/arzum gerçekleşmez mi?)
Kamu bîmârına cânân devâ-yı derd eder ihsân
Niçin kılmaz bana dermân beni bîmâr sanmaz mı
(Sevgili, bütün hastalara deva ihsan ediyormuş. Peki, bana niye derman sunmuyor, yoksa beni hastalarından/âşıklarından saymıyor mu?)
Gamım pinhân tutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı
(Ben, kederimi gizli tutuyor, kimseye söylemiyordum. Bana, sevgiliye izhar et, dediler. Ben söylesem bile, o vefasız sevgili, inanır mı inanmaz mı bilmiyorum.)
Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
(Ayrılık gecesinde canım yanıyor ve ağlayan gözlerim artık kanlı yaşlar döküyor. Ağlayıp inlemelerim insanları uykularından uyaracak dereceye ulaştı. Peki, kara bahtım uyanmayacak mı?)
Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su
Habibim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
(Senin kırmızı yanağına karşı gözümden yaşlar kanlı bir şekilde akıyor. Ey sevgili! Bu gül mevsimidir, akarsular elbette bulanacaktır.)
Değildim ben sana mâ’il sen etdin aklımı zâ’il
Bana ta’n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
(Ben, sana meyilli değildim. Sen benim aklımı başımdan aldın. Beni içinde bulunduğum durumdan dolayı eleştiren gafil kişi, senin güzelliğini görünce bu yaptığı işten utanmayacak mı?)
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
(Fuzûlî çılgın bir âşıktır. Bundan dolayı da her zaman halka rezil rüsva olmuştur. Ona sorun, bu nasıl bir sevdadır. Bu sevdadan usanmayacak mı/hiç akıllanmayacak mı?)
Serdar Tuncer
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.