Mehmet Can-Ensar
Sitemkâr sözler can yakıcı imalar kırgın yürekler kaldı Huneyn’in ardından. Elde edilen ganimetlerin tamamı Kureyş’e gitmişti çünkü. Resulullahın talebiydi bu. Onun arzusu Kureyş’in ileri gelenlerini İslama ısındırmaktı. Ensarın delikanlı yürekleri toyluklarından anlam verememişlerdi bu duruma. Niye niye kucak açtıkları Resul hakları olanı onlara teslim etmemişti. Oysa düşman Ensarın kılıcı ile dize gelmiş ganimetse Kureyş’e gitmişti. Ensar-ı Kiram anlayamamıştı bahtiyarlığın, anlayamamıştı onun parlayan nurunun aydınlığında ilerleme şansını. Rasulullah S.A.V. in kalbine kor düşürmüşlerdi zannettikleriyle. Sinedeki o ateş mübarek dilinden gönülleri yakan sözcüklere tebdil ediyordu adeta. Ey Ensar, siz yolunu şaşırmış müşrikler iken Allah sizi benimle hidayete eriştirmedi mi? Siz tarumar bir haldeyken birliğinizi kaybetmişken Cenab-ı Hak beni size göndererek sizi birleştirmedi mi? Siz fakir bir toplum iken Cenab-ı Mevla beni yanınıza irsal eyleyerek sizi zenginleştirmedi mi? Her bir soru bir ok misali saplanıyordu Ensar-ı Kiram’ın gönüllerine. Paramparça oldu yürekler. Öne düştü başlar. Bakamadılar Allah ve Rasulü sayesinde oldu derken Efendilerinin yüzüne. Ancak bu kasırga henüz sükût bulmamıştı. Bir başka söz fırtınası gönül kapılarını çalmıştı. Hayır, hayır ey Ensar, benim sorularıma olan cevabınız şu olmalıydı=
Herkes sana yalancı derken bize geldin, biz senin doğruluğuna iman ettik, kimsenin sana yardım etmediği zamanda biz sana yardım ettik. Kavmin seni kovduğu zaman seni biz sinemize bastık. Sen yoksuldun, biz seni malımıza ortak ettik. Ben Kureyş’lilere dünyalık verdim, bu doğrudur, ancak bu yaptığım küfürden yeni kurtulmuş gönülleri İslama ısındırmak içindir. Bu nedenle çok mal verdim onlara. Ey Ensar, onlar mallar koyunlar ve develerle evlerine giderken yurdunuza Peygamberle dönmeniz size yetmez mi?
Gözyaşları pişmanlıkla karışmış, ezik yürekler utançla sıkışmış, gözler kalkmıyordu yerden. Yetmez miydi resul, yetmez miydi onun sevgisi, yanlarında olup onlarla dönmesi. Yeterdi elbette, yeterdi onlara. Korkuları bir anda uçup gitmişti adeta. Resul dönmüyordu Mekke’ye. Ensarını değişmiyordu Kureyş’e. Sahip oldukları mücevher dünya zinetleriyle aynı kefeye konulabilir miydi? Resul-ü Zişana dokunmak, onun öğütlerini dinlemek onun gül yüzünü bir kere de olsa görmek için ne yollar tepmişti Üveys’ler. Mal da kim oluyor, dünya da nedir Allah Resulünün sevgisinin yanında. Onunla döneceklerdi Medine’ye. Onun gül yüzünü göre göre geçireceklerdi ömürlerini. Hem Ensara Resulullahın onlara olan sevgisini anlatmaya gerek var mıydı? O kendisi anlattı, kendisi haykırdı muhabbetini. Sizleri seviyorum ey Ensar dedi. Cenneti müjdeledi onlar. Arşın gölgesinde buluşmayı vaad etti. Sizi sevdi Resulullah ey Ensar. Sizden gelenleri, sizin torunlarınızı sevdi ta kıyamete dek. Çünkü siz yardımcıydınız. Siz yalnızlıkta açılan sımsıcak bir dost kucağıydınız. Siz yuva siz kardeş siz Ensardınız. Allah’ın Ensarları. Muhacirlerin Ensarı. Resulün Ensarıydınız.
Mehmet Can
Sitemizde sanatçıya ait toplam 21 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.