Ey ölüm kederli girme eğer kederli ve salkım saçak girersen haneme ,kış gelir karlar yağar kara bulutlar çöker tek gözlü viraneme.Ağır adımlarla gir yönel softama selam ver tebessüm et otur soframa.Ama sakın ha sakın çok aç gelip de ürkütme beni.Doyurma karnını pert olmuş bedenimle yoksa vuracak mısın sen beni kendi hançerimle.Belli ki kayıtsız kalmayacaksın cevap vereceksin belki de ortamı gereceksin belki ziller çalacak doyumsuz midende ihtiraslı ağır bir koku olacak çevrende
Ey ölüm sekeratımda sana bugün git yarın gel desem müsaadenle bir ayet okusam kutsal kitaptan Eli Lam Mim diyerek tekbir getirsem tek nefeste Asr suresini bitirsem o vakit sukut edip dinler misin beni
Bir an erteler misin bu ebedi seferi.Haydi bir adım geç gel ne istersen yaparım iste göktaşının altında kalayım çivili tahtaların üstünde uyanayım bir ömür fukaralıktan usanıp dert yanayım razıyım yeter ki bugün git yarın gel ama yok yok belli kararlısın bir öpücük alacaksın benden yelkensiz sandalımı kaldıracaksın iskelemden hoyratça vuracaksın kaşeni mor sümbüllü gözlerimi altına.Yapışınca kirpiklerim göz kapağıma bu iş bitti deyip gömeceksin künyeni toprağıma.
Ey ölüm madem ki bitti artık ne tabutuma karış ne makberime ne de mahşer günü amel defterime, sen hep bir kez yakarsın sobayı,bir kez yakıp yıkarsın girdiğin kasabayı.Biliyorum hep vaktinde gelirsin sen,bilinmeyen saate randevu verirsin sen.Vakitsiz kimsenin defterini dürmezsin.Hiç bir kulu sebepsiz kabristana sürmezsin.Bu yüzden hep murad ederdim perdem kapanınca kötüler de iyiliği kötülere emretsin.Yakamozlar gölgesine karanlığı hapsetsin.Med cezir gelgitlerde zılgıtlar çeksin.Tanımayanlar üzülsün muttakiler sevinsin.İnşaallah o gün Hakkın rahmetine olan hasretliğim bitsin.
Ey ölüm,bak hazırladım kefenimi sardım başıma,özür dilemez gerekmez gelip mezar taşıma,bilirim ki sen ağır bir uykusun,kıyamet günü kalkan esrarengiz korkusun.