Günlerden pazartesiydi tevhid-i ruh canlandı
Kisrada ateşler söndü sütunları sallandı
Cennete giden yolda kapılar aralandı
Nur topundan bir bebek merhaba dünya dedi
Evrende tüm varlıklar sultanına gülümsedi
Cebrail sevincinden çırpınca kanadını
Şimşekler gökyüzüne nakış yapsa adını
Kardelenler karlara serpince feryadını
Çığlar düştü yalçın dağların eteklerine
Arılar bir başka bal yaptı peteklerine
Yağmurlar bulutların arkasına saklandı
Kızgın çölde kaktüsler dallandı budaklandı
Mekke’de Habibullah sarıldı kundaklandı
Şölenler tertip etti bayram yaptı tabiat
Rahman’ın son elçisini karşıladı kâinat
Güneş edeple doğdu alırken sen nefesi
Ağır bastı imanın terazide kefesi
Bir başka şekil aldı âlemlerin çehresi
Tüm melekler semada şükrettiler Allah’a
Gıpta ile baktılar şanlı Resulullah’a
Hira’da bir geceydi sıkıntılı anında
Sonra vahiy meleği bitiverdi yanında
İkra ile sarsıldın dosta sarıldığında
Kur’an’la tanışınca ürpermiştin bir anda
Nurdan kandiller yandı bulunduğun ortamda
Kalbini yıkadı Cibril Zemzem’le en başta
Sonra gece yürüdüm bilmem ki saat kaçta
On sekiz bin âlemi gösterdiler Miraç’ta
Beş vakit namaz ile bize sevinçle gedin
Allahtan armağanlar büyük müjdeler verdin
Veda Hutbesi okurken yaşarmıştı gözlerin
Yüz binlere feyiz verdi anlam dolu sözlerin
Zikrullahta kayboldu gecemle gündüzlerim
On binlerce hadis binlerce ayeti kelam
Mirasın kalplerde hep yaşayacak vesselam
Rabb’in sana gel dedi altmış üçü sürerken
Başımda Fatma vardı bu âlemden göçerken
Yerle gökler ağladı Refik-i Âlâ derken
Yıldızlar söndü dallarda kalmadı tek yaprak
Öyle bir nur sarmamış bekliyor seni toprak
Dünya virane olmuş gözden düşen yaş gibi
Ayak izini sırtında taşıyan o taş gibi
Derdinin sarhoşuyuz tıpkı bir ayyaş gibi
Şimdi bekliyor sensiz kömür karası günler
Kıyametle bitecek hasret yarası günler
Ravzan’daki örtünden bir tel alsam yanıma
Tozundan ilaç yapsam zikreylesem duama
Anam babam fedadır Gül Yüzlü sultanıma
Sensiz evren giderken topyekûn istifaya
Salatu selam olsun Muhammed Mustafa’ya
Binlerce selam olsun Muhammed Mustafa’ya