Web sitemize hoşgeldiniz, 27 Nisan 2024
Beğen 1

Soner Er-Gitme Ey Nebi 2

Âlemler Sultanının son on üç günü hastalıklarla geçmişti. Ümmetin gözü yaşlı ümmet ağlıyor. Azrail son görevini yapmak için Âlemler Sultanından izin bekliyor. Âlemler Sultanı Cebrail gelmeden ruhumu elleme diyor Cebrail geliyor. Aradan çok az süre geçmişti ki Cebrail geldi Nebinin huzuruna. Hazreti Âişe Cebrail’in geldiğini hissediyor ve ehl-i beyti çıkartıyordu dışarıya. Cebrail yanaştı Resulün yanına ve Nebiye şöyle söyledi=
-Allahu Teâlâ Sana selam ediyor ey Muhammed. Kendini nasıl hissediyorsun. Oysa Allah Senin nasıl hissettiğini Senden daha iyi bilir diyor. Nebi bunun üzerine kendimi hasta hissediyorum ey Cebrail diyordu. Ve Cebrail Sana müjde olsun ey Muhammed muhakkak ki Allahu Teâlâ Senin için hazırlamış olduğu makama Seni vardırmak istiyor diyordu ve sonra Nebi Cebrail’e şöyle diyordu. Ey Cebrail az önce ölüm meleği geldi ruhumu almak için benden izin istedi diyordu ve olanları anlatıyordu. Cebrail bunun üzerine Nebiye Ey Allahın Resulü yemin ederim ki ölüm meleği Senden önce kimseden izin almamıştır ve almayacaktır da. Rabbim Senin şerefini tamamlamak istiyor. O sana manen müştaktır deyince Nebinin baş ağrısı bir nebze de olsa azalmıştı. En yüce dosta kavuşacaktı. Bunun sevinci ağrılarını unutturmuştu. Çevresine biraz bakındı ve Cebrail’e mademki durum budur ey Cebrail o zaman ölüm meleği gelene kadar yanımda kal diyordu gitme diyordu. Sonrasında kapılar açıldı Peygamber âşıklarına son bir kez dahi olsa Nebiyi görmeleri için izin verildi. Âlemlerin Sultanı o kalabalıkta Fatıma’yı gördü ve hemen yanına çağırdı. Yaklaş ey Fatıma diyordu. Fatıma eğildi Nebi Fatıma’nın kulağına ben ölüyorum ey Fatıma diyordu. Fatıma başını kaldırıyordu ve hıçkırıklar içerisinde ağlıyordu Nebi dayanamıyordu Fatıma’nın ağlamasına tekrar yaklaş ey Fatıma diyordu bu sefer Fatıma’nın kulağına şöyle diyordu. Allaha aile efradımdan ilk olarak seni bana kavuşturması için dua ettim diyordu. Hazreti Fatıma bir anda sevinçten gülmeye başladı hemen koştu Hazreti Hasan ile Hazreti Hüseyin’i getirdi Nebinin yanına. Âlemler Sultanı Hasan ile Hüseyin’e öyle bir sarıldı ki bu sarılışın son sarılış olduğu belliydi onları doyasıya öpüp kokladı ve onlara bir şeyler söylüyordu ki bir anda herkesin dışarıya çıkmasını istedi. Ölüm meleği içeriye girmek için izin istiyordu Nebi gelebilirsin ey Azrail diyordu. Azrail içeriye giriyordu ve Nebiye selam Sana ey Muhammed bize ne emredersin diyordu. Nebi o anda büyük bir sevinçle artık beni Rabbime ulaştır Allahın cemaline ulaşmak için sabırsızlanıyorum ey Azrail diyordu. Ölüm meleği şöyle diyordu ben Seni götüreceğim ey Muhammed Muhakkak ki Rabbin Sana müştaktır. Senin hakkında gösterdiği tereddüdü kimse hakkında göstermemiştir diyordu. Nebi gözlerini tavanda bir noktaya dikmiş can kulağıyla dinliyordu ölüm meleğini. Hz. Âişe şahitlik ediyordu bu anlara ve biraz geçmişti ki Cebrail geldi Nebinin yanına. Şöyle diyordu Cebrail=Ey Allahın Resulü selam Sana. Bu gelişim yeryüzüne son gelişimdir. Artık ebediyyen gelmeyeceğim. Vahiy kesildi. Artık benim yeryüzünde bir işim kalmadı diyordu. Yeryüzünde Senin huzuruna girmekten başka bir ihtiyacım yoktu. Sonra ebedi istirahatime çekileceğim diyordu. Muhammed Mustafa can kulağıyla dinliyordu her iki meleği de. Kısa bir süre geçti Cebrail uzaklaşıyordu odadan. Azrail korka korka tekrar soruyordu. İznin var mı ey Muhammed diyordu. Nebiler Serveri beni Rabbime kavuştur deyince Azrail belki de şimdiye kadar yaptığı ve yapacağı en zor göreve başlıyordu. Azrail geldi.
Azrail geldi girdi yanına Hazreti Âişe vardı yanında
Cebrail yetişti yoldaştı Sana ümmetin yetim gitme Efendim
Azrail çekinerek başladı Nebinin gül teninden o mübarek ruhunu çekmeye. Ölüm meleği yavaş yavaş incitmekten korkarcasına çekiyordu ruhunu Âlemler Sultanının. Hazreti Âişe şahitlik ediyordu bu anlara. Azrail çok zorlanıyordu. Olur da Nebinin canını acıtırım diye çekiniyordu Azrail. Nebi gözlerini tavana dikmiş gülümsüyordu. Biraz zaman geçmişti ki Nebi ruhunu Azrail’e teslim etmişti. En yüce dosta kavuşmuştu Âlemler Sultanı. Ya Rabbi böyle ölüm görülmedi. Yıllardır özlem duyulan bir sevgiliye kavuşma gibiydi bu ölüm. Âlemler Sultanı artık ümmetini yetim bırakmıştı. Ümmet ağlıyor ümmet yetim gitme Efendim. Gitme Efendim gitme Efendim.
Âişe annemiz ağlayarak çıkıyordu dışarıya. Onun ağlamasını gören halk koşturuyordu içeriye. Melekler hemen örttüler Nebinin üzerini. Nebiyi yatağında cansız görenler ihtilafa düşüyordu. Kimileri Peygamber ölü diyenleri yalanlıyordu kimileri dilini yutuyordu konuşamıyordu. O ana şahitlik eden herkes feryat figan içerisinde ağlıyordu. Herkeste bir şaşkınlık vardı Nebi gerçekten ölmüş müydü koşup Ömer Bin Hattab’a haber ulaştırıyordu sahabelerden bir tanesi. Sahabe daha sözünü bitirmemişti ki Ömer başladı koşmaya koşuyordu Ömer hem ağlıyordu hem koşuyordu Ömer. Geldi Nebinin kapısının önüne halk toplanmış herkes feryat figan ediyordu odanın kapısının önüne geldi kapıyı araladı Ömer içeriye baktı içeride herkes ağlıyordu Ömer kapıyı kapattı şaşkındı Ömer çekti kılıcını halka dönerek şöyle diyordu. Münafıklardan bir adam Resulullahın vefat ettiğini zannetmiştir hayır Vallahi o ölmedi. Dönmek üzere Rabbine gitti Resulullah dönecek diyordu ve öldüğünü söyleyenlerin Vallahi dilini keseceğim diyordu. Merdivenin üçüncü basamağındaydı Ömer. O tam bir Peygamber âşığıydı. Hem ağlıyordu hem de tehdit ediyordu Peygamber öldü diyenleri. Sonrasında Peygamberin vefatını duyan Hazreti Ebubekir koştu geldi. Mescidin önüne geldiğinde Ömer Bin Hattab hala bir şeyler söylüyordu hem söylüyordu hem ağlıyordu. Hazreti Ebubekir Ömer’in söylediklerine aldırmadan doğrudan Nebinin yanına girdi yaklaşıyordu yanına ufak adımlar atıyordu başını öne eğiyordu Ebubekir ayakları gitmek istemiyordu Ebubekir’in ağlıyordu Ebubekir yaklaştı yanına üzerindeki örtüyü hafifçe kaldırdı ve Nebiye anam babam Sana feda olsun ya Resulallah diyordu ve şöyle devam ediyordu. Ölümünde de diriyken olduğun gibi ne kadar güzel ve temizsin. Senin ölümünle hiçbir Peygamber ölümüyle son bulmayan Peygamberlik son bulmuştur ya Resulallah diyordu. Şöyle devam ediyordu. Ölümünle insanlara teselli oldun zira nübüvvet özelliklerinle hususiyet kazanmış olmana rağmen ölüm sana da yetişti ya Resulallah diyordu. Bizlere ağlamayı yasaklamasaydın eğer bizler senin için gözyaşları döker hatta göz pınarlarımızı kuruturduk ama yine de gözyaşımızı tutmaya gücümüz yetmiyor Allahım bizden ona selam ulaştır. Ya Muhammed Rabbinin katında bizleri unutma diyordu. Devamlı olarak da ağlıyor olsa da içinde fırtınalar kopartıyor olsa da sakin olmaya çalışıyordu Ebubekir. Bir müddet Âlemler Sultanının naaşını seyrettikten sonra geri geri ağır adımlarla giderek odayı terk etti. Halka dönerek şehadet ederim ki Allah birdir ve O’ndan başka ilah yoktur O’nun hiçbir ortağı yoktur diyordu. Biraz soluklandı Ebubekir halk ağlıyordu ve şöyle devam etti Ebubekir=Ey Nas Muhammed’e kulluk eden v-ardıysa bilsin ki Muhammed muhakkak ki ölmüştür. Allaha tapanlara gelince şüphesiz ki Allah birdir ve ebediyyen bakidir diyordu. Halk biraz sakinleşmişti. Hz. Ömer Bin Hattab oturmuş bir köşeye kılıcı toprağa saplamış ağlıyordu Ömer.
Ömer ağlıyor gözler durmuyor Ebubekir Nebiye veda ediyor
Ağlayan gözler ümmetin yetim gitme Efendim
Nebinin vefatı tüm ümmeti derinden yaralamıştı. Tüm ümmet yetim kalmıştı. Hz. Fatıma canından çok sevdiği babasının gül kokusuna hasret kalmıştı. Hz. Âişe Nebinin varlığına hasret kalmıştı. Tüm halk Pazartesi gününü Nebinin başında bekleyerek geçirmişti. Salı günü devlet başsız kalmasın diye Ebubekir o gün halife ilan edildi. Peygamberimizin naaşı o gün toprağa gömülecekti. Nebinin naaşını yıkamaya Hz. Ali, geldi ağlaya ağlaya gözyaşlarını Nebinin tenine akıta akıta yıkadı Âlemler Sultanını. Nebinin naaşı dışarıya çıkartılmadı. Önce erkekler kıldı Nebinin cenaze namazını sonra kadınlar kıldı. İmamsız olarak kılınıyordu Nebinin cenaze namazı arka sıralardan bir ses yükseliyordu hakkınızı helal ediyor musunuz diye. Ne hakkımız var ki Nebinin üzerinde helal edelim diyorlardı. Eğer ki kâinatta zerre tanesince hakkımız varsa hepsi helal olsun helal olsun helal olsun diyorlardı. Sonrasında Nebinin naaşı Peygamber Âşıklarının omuzlarında taşınarak evinin bulunduğu yere götürüldü. Nebiler Serveri Peygamberler İncisi gönüller sultanı için mezar açılıyordu. Hz. Ömer feryat ediyordu ağlıyordu Ömer kendini tutmak istiyordu ama tutamıyordu Ömer daha sonra Hz. Ebubekir ile birlikte birkaç sahabe Âlemler Sultanını yerleştiriyorlardı mezara melekler eşlik ediyordu Nebinin naaşına görünür görünmez tüm varlıklar eşlik ediyorlardı o anda. İlk olarak Hz. Ali canından çok sevdiği Âlemler Sultanının üzerine ağlaya ağlaya istemeye istemeye toprak atıyordu. Hz. Ebubekir devam ediyordu ve diğer Peygamber âşıkları toprak atıyordu Nebinin üzerine ve toprak dolmuştu Nebinin o Cennet kokulu Cennet bahçesinden farksız mezarı. Saatler geçiyordu. Nebinin mezarı başında bekliyordu tüm Peygamber âşıkları kimisi toprağı öpüyor kimisi ağlıyor kimisi feryat ediyor kimisi de dua ediyordu kimisi de Peygamberimiz gibi ölmeyi nasip eyle ya Rabbi diyordu.
Ey Nebi ey gönüller sultanı Sen ki asırlar önce bizleri yetim bıraktım biz ki yetim ümmet olarak Senin Senin gül kokuna hasretiz. Ne olur bizleri de yalnız bırakma. Ne olur bizleri de yalnız bırakma. Ne olur bizleri de yalnız bırakma ey Nebi.
Gitme ey Nebi gitme ey Resul gitme ey canan gitme gitme
Gitme ey Nebi gitme ey Resul gitme ey canan gitme gitme
Asırlar sonra bizler Senin yolunu gözlüyoruz ey Nebi ümmet bahçesinde yetişen nadide bir çiçek gibi her an gelecekmişsin gibi bekliyoruz Seni ey Nebi. Seni Seni öyle özlüyoruz ki ey Nebi asırlarca beklenen bir sevgiliyi bekler gibi Seni o kadar özlüyoruz ki ey Nebi.
Gitme ey Nebi gitme ey Resul gitme ey canan gitme gitme
Gitme ey Nebi gitme ey Resul gitme ey canan gitme gitme


Soner Er

Sitemizde sanatçıya ait toplam 11 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.