Web sitemize hoşgeldiniz, 17 Kasım 2024
Beğen 3

Yusuf Gurbet-Bir Nur Yaratıldı

Bir nur yaratıldı kâinata Rahim olanın rahmetini muştulayan
Selam olsun o müjdeciye
O gözlerin düşer gecelerime
Gözlerin düşer gecelerde üşüyen işte şu ta yüreğime
Gözlerin kâinattaki her bir zerreye düşer tek tek
Kâinatı gösteren bir nur olarak
Rahman ve Rahim olanın mahlûkata bir büyük ikramıdır siyah gösterin
Ki onlardır zulmeti Nur’a çeviren
Nazar kıldığı yerde güller bitiren
Ve bir bakışı ile âlemi aşka doyuran
Hamdolsun bizi bir çift siyah gözde aşka düşürene!
Hamdolsun, seni kendine “sevgili” eyleyene!
Seni en güzel şekilde terbiyene edene hamdolsun
Hamdolsun sana hikmeti verene, sana kitabı indirene, seni âlemlere uyarıcı olarak gönderene…
Seni bize peygamber; bizi sana ümmet edene hamdolsun!
Ve hamd yalnız Âlemlerin Rabbi olan Allaha olsun!
Ey Nebî; ey Habib-i Zişan ey sevgililer sevgilisi sana, zaman denilen mahlûku sıyırarak aradan, mahcubiyetle, hasretle ve elbette muhabbetle sesleniyorum, haddim olmayarak.
Seni anlayabilme nimetinden beridir, görmeden sana inanıp bağlanmanın hadsiz hesapsız şerefini ve saadetini tadıyorum, şükür ile…
Benim gibi belki kâinat da senin gelişine hiçbir zaman şâhit olamadı.
Âlemlerin nefes alışı belki senin hılkatinle başladı.
Senden aldı sanki melekler zarafeti; senden aldı ahlâk, letafeti…
Ve olacaksa bu arzın hüsranı, seni unutup yitirmekten…
Rabbimin nurundan bir ziya idin sanki
Hiçbir şey bilmezken seni, belki sen Rabbinin “Ol” emrindeydin!
Âdem’in tövbesindeydin, İbrahim’in duasında…
Nuh’un gemisindeydin, İsa’nın müjdesinde…
Ey Nebi sen teşrif edince yeryüzüne
Zaman belki hiç yaratılışından beri en güzel en mutlu anını yaşadı
Çünkü âlemlerin Rabb ‘inin Habibim dediği o mukaddes nurunun gölgesi düşüvermişti arza.
Şerefine bu olayın yer gök bayram etti
Nice küfür sarayı yıkıldı nice küfür ateşi söndü zuhurunun hürmetine
Zuhurunun haşmetiyle
En çok en çok Rabbin sevmişti seni
Sen de en çok O’nu
Sonra melekleri sevdi seni
Kanat gerdiler sana başının üzerinde rahmet bulutu oldular kimi zaman
Sonra insanlar
Ne güzel dostlarım vardı Senin Ey Nebi
Senin canından çok
Her şeyden çok seven
Evet Seni canından çok seviyorlardı
Sen güneşsen onlar ışığını senden alan yıldız oldular karanlık gecelerimize
Sen son Peygamberdin Sen Allah’ın Habibiydin
Daha ötesi nedir ki
Gelince vakit bırakıp nurundan bir parça bize
Sen Refik i Ala ile vuslata erdin
Bize ise hep hüzünler düşleyin dedin
Bir boşluktur sanki senden ayrı kalmanın sonu
Halbuki ne zaman açabilirdi senin seninle aramızı
Ne de son toprak bir beden yaklaştırabilirdi seninle bizi
Biz fark edemedik
Senin o siyah gözlerinin nuru bir miskinin bir fakirin gözlerinde saklıymış meğer
Biz göremedik bilemedik Senin ellerinin sıcaklığını hissedebilmek için bir yetimin başını okuyabilmek yetermiş düşünemedik
Yine bilemedik Ey Nebi
Seni sevindirmek Senin gönlünde yer edebilmek
Karanlıklar içerisinde kalan bir kalpte sevginin ateşini yakabilmekmiş beceremedik
Yolda kalmışlığımızın şaşıp durmuşluğumuzun kusuruna bakma ey Nebi
Hani sen kral gibi değil kul gibi yaşayan bir Peygamber olmayı tercih etmiştin
Sıkıntı eza hüzün
Sanki Senin en yakın yol arkadaşındı
Bir gün tok olursan bir gün aç olurdun
Hani yatışsın diye açtın
Bir de sanki gönlümüze sayısız taşlar bağlamışız ey Nebi
Seni unutmamıza sebep olan
Evet sanki Sana muhtaç ruhumuzun üzerine demirden ve betondan yaptığımız gökdelenlerle koca bir şehir inşa etmişiz de seni anmak istersek Seni bulmak istersek o şehrin sokaklarında kaybolup değil seni kendimizi dahi unutalım
Bulamayalım diye.
Ey Nebi Ey Peygamber Allah’ın Habibim dediği
Nefesini ver bize
Nefes ver Sensiz kalmaktan
Seni hatırlayamamaktan kurumuş gövdelerimize
Nefes ver ki dile gelelim ve dem vuralım firakından
Nefes ver ki bize yeşerdin gövdemiz
Gülizar olsun bedelimiz
Nefes ver bize bitsin artık bu asırlardır süren ümmetinin karakışı
Nefes verdiğin baharları teneffüs edelim senin kokundur diye
Kokusu sensin diye
Ey Nebi içimdeki hüznümü hasretine adadım
Ne zaman sensizliği tüm hücrelerimle hissedebilsem takatim kalmıyor
Nefesim kesiliyor da kanım donuyor
Ey Nebi, yolda kalmışlığımızı yüzüme vurma ne olur
Pürkusur halimizle gelip de aklayamasak kendimizi mizanda
Bizi önce sen sitemli gözlerinle utancın narına atma ne olur
Ey Nebi Seni yaratılmış tüm zerreler miktarınca salat ve selamla anıyoruz utanarak
Ey Nebi şefaatini umarak ve şimdi ellerimizi kaldırıyoruz Allah’ın rahmetine
Allah’ım Peygamberimiz Muhammed Mustafa Aleyhissalatu veselleme
Aline ve ashabına selam olsun
Allah’ım Sen Peygamberimize Vesile’yi ve fazileyi ihsan et ve Onu vadettiğin Makamı Mahmut’a eriştir.


Yusuf Gurbet

Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.