Ziya Uğur-Tevazunun Zirvesi Bir Vali Selmanı Farisi
Efendimizin vefâtından sonra Selmân-ı Fârisî (r.a.) Bağdat yakınlarındaki Medâin’e
vâli olarak gönderilir. Kendisinin mütevâzı bir yaşam biçimini benimsediği rivayet olunur.
Öyle ki vâli olduğunun hiçbir nişanı üzerinde görülmezmiş. Halktan biri gibi dolaşırmış halk
içinde.
Selman-ı Farisi (r.a) ile ilgili gönüller sultanı Mehmed Zahid Kotku (k.s.)’nun bir
sohbetinde dinlediğim, ilgili pek çok kaynakta da bulabileceğiniz bir menkıbeye burada yer
vermek istiyorum.
Bir gün Şam’dan zengin bir şahıs şehre gelir. Yanında eşyası da vardır. Götürecek bir
adam arar. Sağına, soluna bakar; kimseyi hamala benzetemez. O sırada oradan geçmekte olan
Selmân-ı Fârisî (r.a.)’ yi görür. Garip bir adam, hem hamala da benzer bir vaziyeti var diye
içinden geçirir.
Eliyle de işaret ederek seslenir:
“Gel!” der,
O da çekinmeden gelir.
” Şu benim eşyâlarımı evime kadar götürür müsün?” der şahıs.
” Hay hay!” der Selmân-ı Fârisî (r.a.) eşyayı yüklenir şahsın evine doğru yola çıkarlar.
Yolda rast gelenler hemen vâliyi tanırlar ve:
“Esselâmu aleyke yâ emîrel-mü’mînîn!” derler.
Adam taaccüp eder içinden:
“Yahu, ben ne yaptım?.. Müminlerin emîriymiş bu… Allah Allah…” der.
Mahcup bir vaziyette:
” Efendim, affedersin ben bilemedim, kusuruma bakmayın! Bırakın burada eşyâları,
ben bir başkasıyla yollarım” der.
Fakat Selmân-ı Fârisî (r.a.):
” Yok, ben söz verdim. Evine kadar götüreceğim!” der.
Ve sahabeler arasında seçkin bir yere sâhip olan aynı zamanda da bulunduğu
memleketin vâlisi olan Selmân-ı Fârisî (r.a.), hiç gocunmadan adamın eşyâsını evine kadar
götürür.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.