Web sitemize hoşgeldiniz, 17 Kasım 2024
Beğen 1

Yusuf Can-Ağladıkça Yeşile Çalar Gözlerin

Kirpiklerin arasından ay ışığı yolla karanlık dünyama ağlamaklı bakışlarında umut hiç eksilmesin Hiroşima gözlerinden ihaneti bilmez bir ulus ver bana ve yüreğinde bir şeyler sakla hep acıya dair ağladıkça benimsin sen ağladıkça benim güldüğün an kaybedersin beni”bir damla su” kadar sevmenin ağır bedelidir bu ağladıkça yeşile çalar gözlerin çırılçıplak yıkansınlar ülkemin çocukları gözlerindeki denizin yakamozlarında gözyaşları boşalsın kirpiklerin arasından ve düşsün bir damlası Harran dudaklarıma. Daha dün Serhat göğsüme yaslanırken ve ellerimle okşarken Bahteran saçlarını şimdi gözyaşlarınla ıslattığın bir mektup göndermişsin ülkeler ötesi uzaklarından nehirler dağlar ötesi kavgalar ölümler savaşlar ötesi uzaklarından yakın olmak için yalnızlığıma yoksamak için beklentilerimi kaç damla yaş döktürdün sayamadım Van Gölü sularına bakan gözlerimden beni ağlatma güneşe sevdalı topraklarda sen ağla senin gözyaşların taşırsın Van sularını bir gözünde Muradiye bir gözünde Beyaz çeşme her birinde bir şelâle olsun gözlerinin ben ağlarsam zulümdür adı ihanettir sen ağlarsan sevgidir bağlılıktır hatta İslam’dır adı Sümeyye’dir Fatıma’dır Zeyneb’dir yağmurdur doğaya yeşil rengini veren ağladıkça yeşile çalar gözlerin ve ben sevdalıyım Zilan gibi rengini kavak ağaçlarından alan Erciş gözlerine.

Bir şiir yazdım gül yapraklarına
şiir reçeli yiyesin diye
bir türkü çağırdım göçmen kuşların ardından
sanırsın ki saçları okşayan rüzgâr
sanırsın ki Kapuzbaşı’nda su sesi
sanırsın ki ayağında halhal Berivan’ların
Hıdır Nebi yaylasında mendil sallar içimdeki çocuk ben
yemenileri rüzgâra karışır Lazca konuşan kadınların
kol kola girip süreriz bulutları güneyine ülkemin
bembeyaz olup düşerler tarlalarına Çukurova’nın
toplarız düşen bulutları pamuk tarlalarında nasırlı ellerimizle
Urfa’dan gelen ırgatlarla birlikte
benim güneşim her zaman güzeldir
Kaniya Reş’ten Karlıova’dan doğar
ve Side’de Athena Tapınağı’nın arkasında batar benim güneşim
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
yeşile çalar Amik ovası
yeşile çalar Nazilli
yeşile Seddülbahir, Kekova ve Aspendos
daha bir gür akar Gediz sen ağladıkça
daha bir durudur Kurşunlu
ve daha bir yüksekten dökülür Tortum.

Emzirmesi biten bir bebeğin
ağzının iki yanından süzülen
anne sütü gibi akıyor Dicle ve Fırat
çocukların iki memesi arasında büyüyor
ve özgürleşiyor yitik ülkem Gülistan
ana kucağı gibi sıcaktır Ğarzan ovası
ve bir babanın merhametini saklar bağrında Serhat
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
yeşile çalar Zigana geçidi
yeşile çalar Eleşkirt
yeşile Beytüşşebap, Erbaa ve Şebinkarahisar
daha bir asildir Kızılırmak sen ağladıkça
daha bir ulaşılmaz kılınır Erciyes
ve Ninova’ya daha bir yakın durur Hattuşaş.

Gecenin çıplak ayaklarıdır
takip eder kapanmamış iki göz
ay ışığı saçlarında
yakamoz gözlerinde
Muhammed’e salavat getirerek açar bütün güller Isparta’da
ve kıyıya her vuruşunda tekbir getirir dalgaları Karadeniz’in
bir daha yemin edilir üzerine incirin zeytinin
ağladıkça daha bir Nusaybin kokuludur şairleri yurdumun
daha bir buğday renklidir saçları çocukların
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
ağladıkça daha bir Kadifekale’dir her tarafı memleketimin
daha bir Halkalı’dır tüm başkentleri Ortadoğu’nun
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
yeşile çalar sayfaları Nech’ul- Belağa’nın
yeşile çalar Şerefname
yeşile Mukaddime, Mesnevî ve Risale-i Nûr
ağladıkça daha bir Elif’tir kadınları ülkemin
daha bir kara sevdalıdır doğurdukları oğullar
ve daha bir Sarıkamış’tır alın yazıları.

Bir uçurumdur gözlerin
Düden gölgesinde soğuk bir mağara sanki
bir ırmaktır sana sevdalanmak
bir ırmak, Fırat gibi mavi
Manavgat gibi yeşil
Çoruh gibi sarı
Borçka gibi beyaz
ve Zilan gibi kırmızı
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
ağladıkça daha çok su ister Obruk
bir ok fırlatılır Haymana’dan
ve filiz verir Yukarı Fırat’ta
kâh Mevlana olur “gel” der
kâh Yunus olur sarı dizeler döker Porsuk çayına
kâh Ahmed-i Hani olur Zap ile sular Doğubeyazıt’ı
kâh Fâkih-i Teyran olur zembil satar Silvan önlerinde
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
ağladıkça daha bir 1925’tir zaman
ağladıkça daha 65, daha bir 79
ağladıkça yeşile çalar gözlerin
ağladıkça yeşile.


Yusuf Can

Sitemizde sanatçıya ait toplam 44 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.