Reha Yeprem-Bu Mektup Size Efendim
Bu mektup size Efendim…Size sevdalı milyonlar adına yazıyor ve Size gönderiyorum… İçimden geçenleri anlatmaya tam anlamı ile anlatmaya kifayetsiz kalıyor kelimeler… Cümleler bir bir devriliyor belki… Ama Size layık olmayan aşkımı bu mektupla Size sunuyorum… Sizin asırlar önce bahsettiğiniz bir asırda yaşayan bir ümmetinizim…
Efendim… Ben üzerine güneş doğan, namazlarında o manevi derinliği yaşayamayan, kısaca Sizin uzak durmayı emir buyurduğunuz şeylere yakın olan biriyim… Geriye dönüp tükenen yıllarıma baktığımda size yazacağım, Size övünç ile bahsedeceğim hallerim yok ne yazık. İsmini duyunca hiç hıçkırıklara bulanamadım… Evet, elim kalbimde sizi andım. Sizin istediğiniz gibi. Ama ben isterdim ki. Mübarek isminiz anıldığı vakit iki büklüm olayım, gözyaşlarına boğulayım… Anam babam sana feda olsun Ya Rasulallah diye hıçkırıklarla birde ben sesleneyim…
Bu Sensiz geçen kaçıncı bahar
Kaçıncı mevsim söyle nerdesin
Cemre düşeli hayli gün oldu
Güllerim soldu söyle nerdesin.
Yazık ki Sizi sevmekten başka Size yazacağım hiç bir şeyim yok benim… Efendim Sizi rüyalarımda görmeyi de çok ama çok isterdim… Sizi görenler anlattılar Sizi. Sizin nur çehrenizden bahsettiler. Saçlarınızı gözlerinizi anlattılar. Sizi görenler size layık. Hallerinden belli. Ben Sizi görmeye hakkım olmadığının idrakindeyim. Yadırgamıyorum. Ama Efendim siz kapıları öyle apansız çalarsınız ki, çamurların içinde size uzanan elleri öyle apansız tutarsınız ki, beklide bu bendeki ümidi soldurmayan… Efendim eğer mektubumu okumaya layık bulursanız; biliniz ki, ben rüyalarımda hayalinizi dahi görmeye razıyım. Bir sabah uyandığımda gözlerimde hala duran gözyaşlarımın olmasını, yüzümde mübarek elinizin sıcaklığının gitmemiş olmasını o kadar çok isterdim ki… Bazen Sizinle uzun uzun konuştuklarını anlatanlar var. Bilin ki böyle büyük hayallerim yok benim. Haddimi bilirim. Konuşmasanız da bir nefesinizi duymak kâfi gelir bana. Bazen de ümmetinizden kimilerinin saçlarını okşuyor, kimilerine de uzun uzun tebessüm ediyormuşsunuz… Ahh… Ne büyük bir saadet.
Ya Rasulallah çok savrulduk sensizlik girdabında. Sana gerektiği gibi bağlanıp teslim etseydik kalplerimizi, bu ızdırap olan yaşantımız sükûnete erecekti muhakkak. Lakin şahsım adına yapamadım. Tövbelerimi samimiyetsizlik içinde gönderdim Rabbime… İyiliklerim riyalara bulandı. Çok yoruldum Efendim. Çok yoruldum. Şu karanlıklarda ışığınıza muhtacım. Ey Güllerin Efendisi bu hafta sizin kutlu doğum haftanız… Bizler kendimize yeni yeni günler ürettik… Annelerimizin, Babalarımızın, Sevgililerimizin hatta komşularımızla altın günlerimiz bile oldu. Kısacası üç yüz altmış beş günün üç yüz altmış beşini de bir hayali avuntu içinde doldurduk durduk. Ahh bir bilsen, Beraat gecesi, Kadir gecesi, Miraç gecesi varken bizler neler nelerle oyalandık hep.
Belki gelirsin diye ansızın
Her anımı ben Sana ayırdım
Dizimde derman gözümde yaşım
Tükendi bitti söyle nerdesi
Ya Rasulallah Sizi sevenler her gününü her anını Sizinle vuslat anıymış gibi yaşıyor. Ben de bir gül aldım bu gün. En güzelinden. En kırmızısından… ve en güzel kokanından… Siz olsaydınız aramızda eminim kapınızın önü güllerle dolardı… Ben kendi ellerimle vermeye çekinirdim utanırdım bekli de… Ama uykusuz kaldığım gecenin sabahında, ilk ışıklarlar kapınızın önüne bırakıp sizin için seçtiğim gülü; kapınızı çalıp hızla uzaklaşırdım. Uzaklardan gülümü ellerinize aldıktan sonra yüzünüze düşen dünyanın en güzel tebessümü seyrederdim… Size günün ilk gülünü ben vermek isterdim ya Rasulallah … Ben vermek isterdim…
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.