Web sitemize hoşgeldiniz, 05 Aralık 2025
Beğen 1

Dursun Ali Erzincanlı-Kanlı Karanfil ve Göç

Gözlerimde şafak söker allı pullu akşamlarda, tatlı bir hüznün kırıntıları kirpiklerime yük, bu yük hicret suyuyla yıkandı bir sabah ve bir sabah ezanla başladı göç. Kanlı bir karanfilin yaprakları üstünde. Ölüm de öldürüldü bu kuşluk vakti. Hırpalanan binlerce fikrin birkaçı kaldı elimde imanıma bedel. Belki de bir o kaldı. Yalnız imanım kaldı elimde. Kaygılanmam boşa değil, nasıl umursamam ki. Milyonların mukaddes yükü altında bilmem nefsimin hangi katında çatırdıyor kemiklerim. Hüznün kırıntılarına yenik düştü kirpiklerim. Beşeri sayfaların arasına sıkıştım da ulûhiyete hasret kaldım bir zaman. Ah büyümeseydim diyorum hep çocuk kalsaydım. Ağlasam da arada bir gülerdim.
Ve bir sabah ezanla başladı göç. Bilal’le başladı. Kanlı bir karanfilin yaprakları üstünde. Biz unutulmuştuk unutmuştu güneş bizi hep karanlık mıydı bu kervanın yolu. Hani o ilk günlerdeki aydınlık. Şafak sökmüştü gözlerimde ama ellerim ısınmıyordu ısınmalıydı çünkü karanfili tutan ellerimdi. Duyuyorum bir fecrin iniltisi kulaklarımda görmeliyim zamanı ıpıssız bir yerde kıskıvrak yakalamalı ve bütün inançları bir noktada toplamalı sonra o fecri görmeliyim. Tut ki bu fecirle bir Ebubekir doğacak bu fecirle bir Ömer doğacak bir Osman bir Ali veya Selahaddin Eyyubi bir Fatih doğacak. Ölmedi analarımız ölüm de öldürüldü bu kuşluk vakti ama analar ölmedi.
Ve bir sabah ezanla başladı göç. Kanlı bir karanfilin yaprakları üstünde. Emin bir belde bulunana dek sürecek bu yolculuk veya ölene dek. Kadife tabutlar sırtımızda. Ellerimizde hayat çiçeği ne sevdiğimiz belli ne sevmediğimiz. Biz kimiz. Eyvah yetişemedik. Cezir anında geldik suya med zamanı çoktan geçmiş, çoktan geçmiş med zamanı. Bir tufan gerek bize mesafelere kilitli ziyadesiyle yüksek bu dağları görünmez yapacak. Faili edilgen olan bir tufan gerek. Belki kıyamete dek ama bir tufan gerek. Gözyaşlarıyla oluşur aşkla çekilir suyu. Bir tufan ki kıyamete dek. Beklemedeyiz.
Bir sabah ezanla başladı göç. Kanlı bir karanfilin yaprakları üstünde. Kimler bırakıldı bilir misin geride, nelerden vazgeçildi de çıkıldı yola. Hiç kimse bakmadan sağına ve soluna ve o küçük bebelerin feryatlarına. Baba kabristanlarının gölgesinden bir kartal gibi süzülüp de çıkıldı. Zeyd Bin Harise yoktu. Abdullah Bin Revaha da. Cafer-i Tayyar da. Yoktu lakin sancak dimdik ayaktaydı. Üstümüzdeki ne Güneş ne de Ay’dı. Bizi çevreleyen belki çöpten bir saraydı ama sancak dimdik ayaktaydı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.