Web sitemize hoşgeldiniz, 17 Kasım 2024
Beğen 2

Dursun Ali Erzincanlı-Peygamber Hayatı

Yaşadığı asra saadet asrı denildi.
Biz de birbirimize dilediğimiz saadetli ömürler gibi
Bir ömür yaşadığını sandık.
Öyle andık ve öyle inandık…
O(sav) herkese merhametli, herkes de O (sav)’na sadık.
Aramızda işin künhüne varanlar oldu.
Ama çoğumuz muradı anlayamadık.

Mesela âlemlerin rahmet sebebiydi.
O(sav)’nun ikliminde Çocuklar baba sevgisini tadarak büyüdüler.
Babalar çocuklara merhamet duymayı öğrendi.
Ama O(sav), dünyayı teşrif ettiğinde babası ölmüştü.
Çocukların her fırsatta koşup annelerine sarıldıkları yaşta
Altı yaşında annesiz kalmıştı.
O(sav) ışık saçan bir kandildi
Ama önce dede sonra amca himayesinde büyüttü alevini, nurunu.
25 yaşında yuva kurdu Haticetül Kübra’yla.
İlk Çocuk Kasım’dı. Bu yüzden künyesi Ebel Kasım oldu.
İki yıl sevdi Kasım’ı ve sonra toprağın bağrına bıraktı.
30 yaşındayken Nebî, Zeynep’i verdi Mevlâ, acısını geleceğe gizleyerek.
Ve o acı yıllar sonra Nebî’nin kapısını çaldı,
Avuçlarına kızının cansız bedenini bıraktı.
33 yaşındanken Rukayye dünyaya geldi.
Bedir zaferi Medine’ye ulaştığında Rukayye’nin acı haberi de Nebî’ye ulaştı.
Kırkına yakındı ki Ümmü gülsüm güldürdü yüzünü.
Rasulullah, Rukayye’den bir yıl sonra Ümmü Gülsüm’ün Cenaze namazını kıldırdı.
Ve peygamberlik güneşi Mekke’de doğarken,
Ona eşlik etti Fatımatüz Zehra’nın doğumu.
Sonra bir oğul aldı kucağına ve babasının adını söyledi kulağına.
Üç ay yaşadı Abdullah. Baba avuçlarından toprağa girdi.
Atmış yaşına yaklaşırken İbrahim dünyaya geldi.
O da bir buçuk yaşında toprağa verildi.
Yedi evladından altısının ölüm acısını tattı.

Rasulullah üstün bir ahlaka sahipti ama en ahlaksızların saldırılarına uğradı.
Tâif’te taşlandı.
O’nun avuçları arasındayken zikreden taşlar, Taif’lilerin elindeyken O’nu nasıl tanıyamadı?
Yüzü suyu hürmetine yaratılan dünyada bir miğfer, o gül yüzü nasıl yaraladı?
Ebu Tâlib mahallesinde, sokaklarında zulüm görürken, şehirlerin anası Mekke, nasıl seyirci kaldı?

Evet yaşadığı asra saadet asrı denildi.
Biz de birbirimize dilediğimiz saadetli ömürler gibi
Bir ömür yaşadığını sandık.
O(sav) herkese merhametli, herkes de O (sav)’na sadık.
Öyle andık ve öyle inandık.
Aramızda işin künhüne varanlar oldu.
Ama çoğumuz muradı anlayamadık.

Saadet, bir eli yağda, bir eli balda olmak değilmiş.
Saadet, ağrısız, sızısız, acısız bir hayat değilmiş.
Asıl saadet, şartlar ne olursa olsun, Allah Teâlâ’dan razı olmakmış.
Bir duruş sergilemek,
Ulu bir dağ gibi durabilmek kıyamda.
Başıma ne gelirse gelsin; nimet veya bela.
Maksudum sensin, gayemse senin rızan diyebilmekmiş.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.