Web sitemize hoşgeldiniz, 28 Nisan 2024
Beğen 2

Ömer Tuğrul İnançer-Zikrimiz Esrarı Hakk'dır

Zikrimiz esrâr-ı Hakk’dır cânımız hayrân-ı Hû
Fikrimiz bâzâr-ı Hakk’dır bağrımız biryân-ı Hû

Aşk-ı ilâhî ile mest u hayrânız bunun için dâimâ esrâr-ı ilâhiyyeden bahsediyoruz.

Kalbimi ihyâ iden ol Pâdişâh-ı lâ-yezâl
Gönlümüz mi‘mârı Hakk’dır katremiz ‘ummân-ı Hû

Kalbimizi dirilten Allah, ölümsüzdür. Gönlümüzün mi’mârı da O’dur, biz O sâhilsiz vahdet okyanusunun bir damlasıyız.

Dersi Hakk’dan görmeyen bilmez bizim güftârımız
Dersimiz envâr-ı Hakk’dır sırrımız seyrân-ı Hû

Hakk’a kurbiyyeti olmayan, Hakk ile ünsiyyeti olmayan, ilhâmât-ı ilâhiyyeye nâil olmayanlar bizim sözlerimizi anlayamaz. Bizim sözlerimiz Hakk katındandır zîrâ seyrimiz “seyr-i fillah”dır.

Tevhîd-i Zât-ı İlâhî’nin kemâlin söyleriz
Sözümüz ahbâr-ı Hakk’dır özümüz mihmân-ı Hû

Bizim sözlerimiz tevhîdin yüksek mertebeleri hakkındadır. Sözlerimiz hep Allah’a dâirdir çünkü tıpkı bir misâfirin ev sâhibi ile birlikte olması gibi biz de O’nunla berâberiz.

Dünyâ vü ‘ukbâ hevâsın terk iden gelsin beri
‘Azmimiz dildâr-ı Hakk’dır derdimiz dermân-ı Hû

Sözümüz dünyâ ve ukbâ endîşelerinden sıyrılıp yüzünü Hakk’a döndürenleredir zîrâ bizim maksadımız da tek derdimiz de Hakk’a vuslatdır, o derdin dermânını veren yani kendisine müştâk olanlara vuslat nasîb eden de Allah’dır.

Dört kitâbın ma‘nâsın keşf eyledik hakka’l-yakîn
Sun‘umuz ol kâr-ı Hakk’dır keşfimiz ol kân-ı Hû

Dört kitâbın ma’nâsını hakkıyla bildik ki o “tevhîd”dir. Bizden zuhûr eden bütün fiiller Hakk’ın eseri, nâil olduğumuz bütün feyzler ve keşifler de O’nun hazînesindendir.

Evliyânın enbiyânın menzilinden al haber
Cânımız ber-dâr-ı Hakk’dır olmuşuz mestân-ı Hû

Nebîlerin ve velîlerin eriştiği makâm da “tevhîd-i zât” makâmıdır, cümlesi Allah aşkıyla mest olup, Hakk’ın varlığında fânî olmuşlardır.

Fakr içinde fahra irdik gayrı gitdi aradan
Seyrimiz dîdâr-ı Hakk’dır vaslımız vicdân-ı Hû

“Tevhîd-i zât”a mazhar olanlar, fenâ bulur, yok olur yani “fakr”e erer. Bu makâm en yüksek makâmdır. Resûl-i Ekrem Efendimiz’in “el-fakru fahrî” buyurdukları buna işâretdir. Buradaki “fahr” bizim bildiğimiz ma’nâda övünme değil, maksadına ulaşan bir kimsenin sevinci, ma’şûkuna vuslat eden âşıkın hâlidir zîrâ bu makâma erenler dâimâ Allah ile berâberdir.

İhtiyâr elden gidicek neylesin Ümmî Sinân
Vârımız ol vâr-ı Hakk’dır nutkumuz ‘irfân-ı Hû

Bu makâma erenlerin kendi varlıkları da yokdur irâdeleri de olmaz. İrâde-i külliyye içinde erir giderler. Onlardan zuhûr eden sözler de bir yerlerden duydukları ya da okudukları şeyler değildir, hep “ma‘rifetullah” eseridir.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.