İşte Sen İşte Ben
Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler
Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler
(Ey bahçenin gülü ve nesrini! Siz bir çekilin de gül yanaklı sevgili görünsün hele. O sevgili, servi ağacı gibi uzunca boyuyla şöyle bir salınsın da insanlar yürüyüş edası nasıl oluyormuş görsünler. )
Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm
Ne derde mübtelâ oldı dil-i bîmârı görsünler
(Ey sevgili! Benim gönlüm bu devası olmayan aşk derdine senin kapında tutuldu. Bu gönlü hasta olan âşık nasıl bir derde tutulmuş görsünler. )
Açıldı dâğlar sînemde çâk itdüm girîbânum
Mahabbet gül-şeninde açılan gül-nârı görsünler
(Ben gönlümü yardım, böylece içimdeki yaralar görülür hâle geldi. İnsanlar, gül bahçesi gibi olan gönlümdeki narçiçeğine benzeyen yaraları görsünler.)
Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir
Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler
(Benim zayıf, dermansız tenime yanımdan bakanlar kemiklerimin bir bir sayıldığını görecektir. Beni görmeyen dostlar ise, neye benzeyen ve birçok düdükten yapılmış olan musikar isimli çalgıya baksınlar.)
Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî
Olur va’llâhi bi’llâhi hemân yalvarı görsünler
(Ey Bâkî! Güzeller sevgi ve şefkat dolu olmaz demek yanlıştır. Vallahi de billahi de olurlar, yeter ki yalvarmayı/parayı görsünler.)
Bir lebi gonca yüzi gül-zâr dirsen işte sen
Hâr-ı gamda andelîb-i zâr dirsen işte ben
(Bir gonca ağızlı ve yüzü gül bahçesi gibi güzel dersen, işte sen. Gam dikeninde ağlayıp inleyen bir bülbül dersen, işte ben. )
Lebleri mül saçları sünbül yanağı berg-i gül
Bir semen-ber serv-i hoş-reftâr dirsen işte sen
(Dudakları, içeni fenaya ulaştıran şarap, saçları kıvrımlı, yanağı gül yaprağı, göğsü yasemin beyazlığında, salınarak yürüyen dersen, işte sen.)
Pâyine yüzler sürer her serv-i dil-cünûn revân
Su gibi bir âşık-ı dîdâr dirsen işte ben
(Servi boylu güzellerin ayaklarına su gibi yalvararak yüz süren, güzel yüzlülere âşık ararsan, işte ben.)
Zülfi sâhir turrası tarrâr şuh-ı şîve-kâr
Çeşmi câdû gamzesi mekkâr dirsen işte sen
(Saçı, insanı büyüleyen, alnına kadar gelen kıvrım kıvrım saçları bir yankesici gibi gönlü alıveren; nazlı, şuh, gözleri cadılık yaparak yan bir bakışıyla insanları aldatan kim dersen, işte sen. )
Fürkatünde teşne-leb hâtır-perîşân haste-dil
Künc-i gamda bî-kes ü bîmâr dirsen işte ben
(Senden ayrıldığı için gönlü perişan olmuş, yaralanmış, susamış bir dudak; gam köşesinde kimsesiz ve hasta kimdir dersen, işte ben. )
Gözleri sabr u selâmet mülkini târâc ider
Bir amânsuz gamzesi Tâtâr dirsen işte sen
(O sevgilinin gözleri selâmet mülkünü yağmalar. Yan bakışı Tatar ordusu gibi biri varsa, işte sen.)
Bâkıyâ Ferhâd ile Mecnûn-ı şeydâdan bedel
Âşık-ı bî-sabr u dil kim var dirsen işte ben
(Ey Bâkî! Ferhat ile çılgın Mecnûn’u aratmayan, onlara bedel, sabrı tükenmiş ve gönlü hoş bir âşık ararsan, işte ben.)
Serdar Tuncer
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.