Tenhalara Saldın Beni
Hattum hisâbın bil didün gavgâlara saldun beni
Zülfüm hayâlin kıl didün sevdâlara saldun beni
(Ey sevgili! “Yüzümdeki ayva tüylerinin hesabını bil.” dedin, kavgalara saldın beni. “Sadece benim saçlarımı hayal et.” dedin, sevdalara saldın beni.)
Geh âb-veş giryân idüp geh bâd-veş pûyân idüp
Mecnûn-ı ser-gerdân idüp sahrâlara saldun beni
(Bazen su gibi ağlar bir vaziyete getirdin bazen de başı dönmüş bir Mecnûn hâline getirip rüzgâr gibi çöllere saldın beni.)
Vaslum dilersin çün didün lutf idüben olsun didün
Yarın didün bir gün didün ferdâlara saldun beni
(“Sen bana kavuşmayı istiyorsun.” dedin, lutfedip bunu dedin. “Yarın” dedin “bir gün” dedin, ferdalara saldın beni. )
Yûsuf gibi izzetde sen Ya’kûb-veş mihnetde ben
Dil sâkin-i Beytü’l-hazen tenhâlara saldun beni
(Ey sevgili! Sen Hz. Yûsuf gibi yüce bir mevkidesin, bense Hz. Yakub gibi sıkıntı çekiyorum. Gönlüm (Hz. Yakub’un Hz. Yûsuf’a olan hasretinden dolayı ağlayıp inlediği) hüzünler kulübesinin sakini gibi oldu. Beni tenhalara saldın. )
Bâkî-sıfat virdün elem itdün gözüm yaşını yem
Kıldun garîk-i bahr-i gam deryâlara saldun beni
(Ey sevgili! Gözyaşını yem ederek Bâkî gibi sıkıntı verdin. şığını gam denizine daldırdın, deryalara saldın beni.)
* * * * *
Sûz-ı aşkunla kaçan kim dilden âh u zâr olur
Âh dûd u dûd ebr ü ebr âteş-bâr olur
(Ey sevgili! Senin aşkının yakıcılığından dolayı gönlüm her zaman yanıp yakılıyor. Ahım duman, dumanım bulut, bulut da ateş yağdırır bir hâle geliyor. )
Aksa eşküm dîdeden ol gevher-i nâ-yâb içün
Eşk seyl ü seyl yem yem pür-dür-i şehvâr olur
(Bulunamayan cevher için gözümden yaşlar aksa; gözyaşı sel, sel tuzak, tuzak da şahlara yakışır bir inci olur.)
Yansa dâğ-ı sînem üzre hasret-i haddünle nâr
Nâr nûr u nûr hûr u hûr pür-envâr olur
(Ey sevgili! Gönlümün yarası senin yanağının hasretinin ateşiyle yansa; ateş nur, nur huri, huri de nurla dolmuş bir hâle gelir. )
Kûhdan geçse gam-ı zülfünle âhum sarsarı
Kûh deşt ü deşt bâğ u bâğ sünbül-zâr olur
(Benim ahımın rüzgârı, sevgilinin saçlarının gamıyla dağdan geçse; dağ çöl, çöl bağ, bağ da sümbül bahçesi olur.)
Goncaya baksa lebünsüz çeşm-i Bâkî bir nazar
Gonca berg ü berg hâr u hâr hançer-dâr olur
(Bâkî’nin gözleri senin dudağını bırakıp bir an goncaya nazar etse; gonca yaprak, yaprak diken, diken de bir hançer hâline gelir.)
Serdar Tuncer
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.