Web sitemize hoşgeldiniz, 22 Kasım 2024
Beğen 2

Yusuf Ziya Özkan-Son Söz

Canım anneciğim
Cennete girenlerin durumları dünyadaki amellerine sevaplarının azlığına çokluğuna göre yani sermayesine göre değişikti. Kimilerinden yüzleri gökyüzündeki parlak yıldız gibi aydınlık, kimileri daha başka parlaklıktaydı.
Cennette arzu edilen her şey vardı. Bol yiyecek içecek de vardı
Ancak cennettekiler bunların hepsinden değil sadece amelleri karşılığında istiffade edebiliyordu
Cennetin kapısı bir tane değildi bir çok kapısı vardı.
Sürekli namaz kılanlar namaz kapısından oruçlular Reyyan kapısından mücahitler cihad kapısından cennete girdiler.
Cennete girenler mükâfatlarının en büyüğü olan Allah’ın rızası ile ödüllendirildiler.
Ebedi ve ölümsüz olan Cennet hayatında müminler öyle mutlu bir aile hayatı sürüyorlardı ki eşleriyle artık ne kavga ne gürültü vardı.
Sadece ve sadece gönül alma ve karşılıklı iltifat vardı
Cennete girenler artık ölümsüz hayata kavuşmanın sevincini yaşıyordu. Çok mutluydular
Orada hastalık da ihtiyarlık da yoktu. Keder ve sıkıntı da yoktu. Gençlik vardı. Sayısız nimetler vardı
Cennette dondurucu soğuk yakıcı sıcaklık da yoktu
Bu mükâfata çok sabırlı olan kullar nail olmuştu.
Dünyada iken hayırlara devam edenlere musibetler karşısında imanından aldığı güçle direnerek sabır gösterenlere verilen mükâfat bununla kalmamıştı.
Cennet ağaçlarının gölgeleri de onlar içindi.
Yattıkları yerden meyvelerini koparabilecekleri ağaçların dalları üzerlerine sarkmıştı.
Bu apayrı bir güzellik oluşturuyordu. Sakiler etrafında dönüyor, Selsebil pınarlarından akan Cennet şarabı ikram ediyorlardı.
Çevrelerinde inci taneleri gibi genç nedimeler dolaşıyordu.
Dünyada iken Allah’ın azabından korkup kalbi ürpertiyle dolanlar ve böylece fenalıklardan sakınanlar orada öyle güzel vakit geçiyorlardı ki birbirleri ile sohbet ediyor, kendilerine güven veren eşleri ile huzur içinde hayat sürüyorlardı.
Hülasa anacığım Cennet mükâfatlar yurdu sonsuz nimetlerle dolu köşkler derece derece mevkiler
Hepsi hepsi cennette vardır
Fakat dikkat anne Cennete giren her cennetlik aynı mevkide olamadı ve cennet nimetlerinin tamamından istifade edemedi.
Herkes kendi amelinin yani dünyada iken kazandığı sermayesinin karşılığında Allah’ın izin verdiği kadarıyla onlardan yararlanabildi.
Elbette ki bu Allah’ın Yüce adaletinin gereğiydi.
Az hayır sahibi ile çok hayır sahipleri aynı olamazdı.
Anacığım Cehennem de pusuda bekliyordu. İsyankâr ve günahkâr kulları bekliyordu.
Dünya nimetleri karşısında şaşkına dönüp de dünya hayatını ahiret hayatına tercih edenler için
Cehennem tek barınaktı.
Dünyada gülerek günah işleyenler şimdi Cehennemde ağlayarak azap çekiyorlardı.
Oradaki insanların birçoğu yanıp kavruluyor yeniden oluşuyor tekrar tekrar yeniden yanıyordu kavruluyordu. Böylece azap bitmeden temizleninceye kadar devam ediyordu.
Yaklaştırıldığı Cehennem. Heybetli ve korkunçtu. Cehennemlikler büyük bir pişmanlık içindeydi
Dünyadan azıksız gelmenin pişmanlığı, keşke azıkla gelseydim demekteydiler.
Mümin olup ta gaflet içindekiler böyle derken İnkârcıların hali Daha perişandı.
Onlar da toprak olarak yaratılmayı istiyorlardı. Keşke Toprak olsaydık diyorlardı
Cehennem bu şekilde pişmanlarla doluydu
Alevler için atılanlar, dünyada zengin olup da etrafına yardım etmeyen yalnız kendini düşünen zenginliği değil kendisi için bir hak sayarak fakirleri kimsesizleri hiç düşünmeyen varlığıyla şımarmış olanlar bu hataların cezasını şimdi cehennem ateşinde yanmakla çekiyorlardı.
Kadınların ekserisi de aynı şekilde dilleri yüzünden cehenneme atılmıştı anne.
Bu hesaplarına kocalarının iyiliklerini görmemeleri de ayrıca sebep olmuştu.
Yine cehennemin müşterilerinden bir çoğu da namazını kılmayanlar, yoksulu doyurmayanlardı.
Cehennem çok kötü bir yerdi anne.
Alevlerinin heybeti zaten insanı dehşete düşürmeye yeterdi
Orada azap görenler acı içindeydi. Serinlemek istiyor feryat ediyorlardı.
Ama onlara serinlik yerine azabı daha da ağırlaştıran kaynar su ve irin veriliyordu.
Cehennemdeki azap da hepsi için aynı değildi.
Dünyadaki kötü amellerinin derecesine göre farklıydı anne.
Cehennem ateşi kiminin dizlerine kiminin kuşak yerlerine kiminin de köprücük kemiklerine kadar çıkmıştı. Cehennemdeki en hafif azap ayaklarının altına kor koyulmasıydı.
Onların bile bu ateş korunun şiddetinden beyinleri kaynıyordu. Korkunç kötü bir mekân.
Azap ve Ceza Yeri Cehennem. Alev Alev Kaynar Kaynar çevreye uğultular yayar.
Ayrıca cehennem de hoşnut değildi müşterilerinden öfkesinden çatlar gibiydi
Cehennemin yakıtı odun ve kömür değildi Günahkâr ve inkârcı insanlarla taşlardı.
Onun bekçileri de acımasız zebanilerdi.
Cehennemden kurtulmanın o pişmanlığı yaşamamanın reçetesi Allah’ın emirlerine uymak
Namazını kılmak Zekâtını vermek akrabayı görüp gözetmek haramın her türlüsünden sakınmak
Daha doğrusu Allah’a gerçek kul olmaktır.
Niçin geldim bu dünyaya, verilen nimetler niçin verildi bana nereye gideceğim, ne yapmam gerekir
Tercihim geçici dünya hayatı mı ebedi Ahiret hayatı mı olmalı sorularını kendi kendine sık sık sorup
dünya hayatını yaratılış gayesine uygun olarak geçirmektir.
Fakat bu arada bir şey daha oldu anne.
Cehennemde cezalarını çekmekte olan günahkâr Müslümanların bir kısmı cezalarını çektikten sonra bir kısmı da daha cezasını tamamlamadan Peygamberimizin şefaati ile cehennemden çıkarılıp Cennete kondular.
Ama anne bunların üzerinde Cehennemlik damgası vardı.
İşte böyle anneciğim.
Ebedi ahiret yolculuğuna azıksız çıkılmayacağını bilmem anlatabildim mi bu mektubumda.
Oğlun.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.