Zekeriya Maral-Çok Susadık Sana Ya Rasulallah
Ey Âlemlerin Efendisi, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili, sevgilimiz; Cenab-ı Peygamber, Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem, Sana, ailene ve ashabına sonsuz salât-u selamlar olsun.
Ya Rasûlallah!
Sen ki mahremlerden mahrem en has bahçenin en has gülü, hakikati en latif nağmelerle terennüm eden, Andelîb-i Zîşân! Zor zamandayız; bir nâdim inilti var şu sana vurgun, sana hasret sinelerde, ne olur gül teninin ürpertisini duyur yeniden. Gönüllere senden yanık bir nâle dokunsun Efendimiz. Bu nâleyle şahlandığı vakit sineler, bütün diller sussun, sen konuş, her dalgalanışıyla sahilleri incilerle bezeyen bir derya gibi.
Sen konuş gönüllere ürpertiler salarak, zirvelerden dökülen bir şelâle gibi. Seni sevmek gibi bir lütf-u ihsanı lutfetti Yüce Mevla’mız. Hamd-ü senalar olsun…
Ya Rasûlallah!
Asırlardır bütün insanlık senin çağlar üstü, üstün bir ahlak-ı hamide’ye sahip bulunduğunda ittifak ettiler. Eşsiz şahsiyet ve ahlakını itiraf ettiler. Seni, seninle dolu dolu yaşayan hal ve vicdan ehli olanlar, yüceliğini tasdik ettiler.
Ey gönlümüzün biricik gülü ve Sultanı!
Sen ki çocukluk devresini yetim olarak geçirdiğin halde, hikmete binaen, Hakk’ın engellemesiyle okuma-yazma öğrenmeden, mektep, medrese tanımadan, âlim ve bilginlerden ders almadan, külliyelerin, üniversitelerin bulunmadığı, üstelik koyu bir cehaletin hüküm sürdüğü, bir ortamda yetişen bir insan olarak, en üstün ahlaki vasıfları, Allah’ın yardımı ve keremiyle kendinde topladın.
Her devirde bütün cihana hükmedecek, ahlakî, İktisadî, içtimaî ve hukuki bir düzen getirdin. Hudutsuz ilmin kapılarını açtın ve bundan büyük devletlerle imparatorluklar kuruldu. Bütün cihana medreseler ve külliyeler fışkırdı bu nur ve feyiz kaynağından. Bu oluş dünyalar durdukça, devam edecek bir olgunlukta ve güçte oldu; Allah celle ve Tealanın izniyle, sayende…
Gözümüzün nuru, ey Kutlu Nebi aleyhisselatu vesselam!
Sen ki kutlu nübüvvet davasında, çilelerle dolu on üç yıl devam eden Mekke devri ve on yıl süren Medine devri yaşadın. Mekke devri devamınca, içinde yaşadığın en kuvvetli ve azılı kabilelerin işkence ve tazyiklerine rağmen, inandığın hak davadan, büyük maddi menfaatler vaadi karşılığında vazgeçmedin.
İnsanları körü körüne tapındıkları putlara ibadet etmekten alıkoymaya çalıştın ve onları hak dine davet ettin. Hayatının hiçbir safhasında, maddi menfaat edinmedin, maddeyi Allah yolunda bir vasıta olarak kullandın. On yıllık Medine devrinde Yüce İslam’a karşı olan güçlü ve sayıca kalabalık kuvvetlere üstün geldin ve hepsini İslâm hâkimiyeti, altına aldın. Hak ve adalete dayanan, hürriyet ve insanlık haklarını koruyan, gerçek nizamın temelini teşkil eden kumandan ve idarecileri olan, güçlü bir devlet kurdun.
Ey canımızı yoluna kurban olarak adadığımız Yüce Peygamber sallallahu aleyhi vesellem!
Verdiğin haberler hep doğru çıktı, hak olarak zuhur etti ve şimdide zuhur etmekte olduğu görülmektedir. Mübarek pak-ı vücudunuz ve ruhaniyetiniz, yüce kudret sahibi Allah (cc)’ın lûtfuyla, ilim, hikmet, feyiz ve sekine kaynağı oldu. Olmaya devam ediyor. Bu kaynak, müçtehitler, âlimler, veliler, mucitler yetiştirmiş, sayısız eserler ve kütüphaneler ortaya çıkarmış, eşsiz bir medeniyetin merkezi olmuştur.
Ey alemlere ve gönüllere taht kurup sultan olan!
Senin beyanın o kadar tatlı, ifadelerin o kadar büyüleyiciydi ki, sen konuşurken başlar döner, bakışlar başkalaşır, kalbler duracak hâle gelir, akıl ve muhâkemeler teslim-i silah ederdi. Seninle insanî duygular dirilir ve ruhlar âdeta kanatlanırdı. Allah-u Zülcelal senin mübarek nazarına ve mübarek diline öyle bir güç ihsan etmişti ki, seni bir lahza görenler, dinleme bahtiyarlığına erenler, senin gibi bir söz sultanının huzurunda bulunma mehâbetiyle âdeta dilleri tutulur ve büyülenirlerdi.
Ya Rasûlallah!
Güller açardı ya gül yüzünde, açsın yine gönlümüzde gül didarın.
Ballar akardı ya tatlı sözünde, aksın yine gönlümüze baldan tatlı sözlerin.
Hayatımıza girsin yeniden hayatın.
Hani o mübarek dudaklarından hikmet pırlantaları dökülmeye başladığında, akıl ve muhâkeme erbabının nutku tutulurdu ya. İyiyi, güzeli, doğruyu anlatmaya koyulduğunda, ağzının şeker-şerbeti dinleyenlerin ruhlarını sarardı ya. Çıktığın yüce dava uğruna, serdettiğin hüccet, burhan ve delillerle, bütün karanlık ruhların dillerine zincir vurur ve karanlıkları bozguna uğratırdın ya. Nazarınla taşları eritirdin ya…
Lütfedip gelir misin Efendim?
Şu perişan, bozguna uğramış hallerimizi zincire vurup, gül rayihanı doldurur musun sinelerimize yeniden?
Taştan katı kalplerimizi nazarınla eritir misin?
Çok susadık, çook susadık sana Ya Rasûlallah!
Zekeriya Maral
Sitemizde sanatçıya ait toplam 42 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.