Zekeriya Maral-Gül Kokulu Sevgili
Enes bin Malik(R.A.)şöyle der=
Resulullah(S.A.V.) Efendimiz Medine sokaklarının birinden geçtiğinde O’nun misk gibi kokusu hemen sezildiğinden, halk o yoldan Hazreti Peygamberin geçtiğini söylerlerdi. Bizler, Peygamber Efendimiz (sav)’in gelişini, kokusunun güzelliğinden anlardık.”
Muaz b. Hişam (ra), babasından, Katade, Hz. Enes’den şöyle rivayet etmiştir:
“Resulullah (sav) güzel kokusu ile tanınırdı. Resulullah (sav) güzel idi. Kokusu da hoş idi. Bununla beraber kokuyu severdi.”
“Cismi nazif (temiz), kokusu latif (hoş) idi. Koku sürünsün sürünmesin, teni en güzel kokulardan ala kokardı. Bir kimse onunla musafaha etse, bütün gün onun rayiha-i tayyibesini (temiz kokusunu) duyardı ve mübarek eliyle bir çocuğun başını meshetse, rahiya-i tayyibesiyle o çocuk, sair çocuklar arasında malum (bilinirdi) olur idi.
Yine Enes (ra)’den:
Resulullah (sav)ın elinden daha yumuşak ne bir yün kumaşa, ne de bir ipeğe (hayatımda) dokunmadım. Resulullah (sav)’in kokusundan daha güzel (kokan) bir kokuyu da koklamadım diyor.
Mana aleminin sultanları o güzeller güzelinin eşsiz asude kokusunu buram buram hissettiklerinden çiçeklerin sultanı olan güldeki latif kokuyu âlemlerin sultanının kokusuna benzetmişler ve gül de kokusunu ondan aldı demişler. Tasavvufta gül ilahi güzelliği ifade ettiği gibi Allahın Habibi Hz. Muhammed(S.A.V.)’i temsil eder. Ona gül kokulu Peygamber denilmiştir. Gül koklamak sevaptır sözü ve gül koklandığında veya gül suyu ikram edildiğinde salâtu selam getirilmesi Müslümanların bu konuda köklü bir geleneğe sahip olduklarını gösterir. Hak âşığı Yunus Emre=
Çiçek eydür ey derviş gül Muhammed teridir derken;
Seyyid Osman Hulusi Efendi de divanında=
‘Sen ki gülden bû’yunu aldın meğer Peygamberin
Mazharı oldu anın bu devlet-i uzmâ neden.’
Beytiyle bülbüle hitap ederken gülün kokusunu Peygamberimizin teninden aldığını onun için bülbülün güle âşık olduğunu anlatır
Alvarlı Efe Hz. nin Hulasatül Hakaik adlı eserinde Efendimizi güle benzetişini çokça görebiliriz. O Allah dostu kadim aşkını güllerle şöyle dile getirir=
Gül yüzlü güzel bülbül-i canım sana kurbanım
Gönlüm gözüne görüneli sen meh-i tâbân Oldum sana hayrân
Gül kâkülünün bûyı güzel müşg-i Tatar’dan Zâtındaki bârdan
Güller dökülür gülmelerinden gül-i handân Ey zevk-i gülistân
Gül-i rana ve gül-i ruhsar olan Peygamber Efendimiz(S.A.V.) ebedi âleme göç ettiği zaman ashab-ı kiram onun için şöyle dediler=
Hayatın ölümün hissi ve mana ile tahir ve pak oldun ya Rasulallah. Aşkın mihrabı olan o gülün mübarek kokusu toprağa sirayet etmiş ve bugün Mescid-i Nebeviye insanları bir mıknatıs gibi çekip götüren tarifi imkânsız mana yoğunluğu yaşatan bir koku husule gelmiştir. İşte Medine-i Münevver’den tüm kâinata yansıyan hoş koku Efendimiz(S.A.V.)’in mübarek vücuduyla şereflenen toprağının bağrındaki kutlu Nebinin yüceliğinin rayihasının dışa vuruşudur. Şimdi gül mevsimidir. Gül vermek gülüvermek zamanıdır belki ama gönüllerimizde onun gül-i rayihasını koklamanın her zaman zamanıdır.
Zekeriya Maral
Sitemizde sanatçıya ait toplam 42 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.