Web sitemize hoşgeldiniz, 26 Kasım 2024
Beğen 3

Dursun Ali Erzincanlı-Senden Önce

Ya Rasûlallah senden önceydi,
Adem’den de önce Havva’dan da,
Varlığa ilahi bir hediye,
Alemlere rahmet olasın diye,
Pür nur edesin diye alemi,
Her geceye tek sabah , nurunu yarattı,
En-Nur olan ALLAH…

Senden önceydi,
Melekten de önce felekten de,
Nurunla birlikte adını yarattı ALLAH,
Arşın sütunlarına ,cennetin katlarına yazıldı,
El-Hamid olan ALLAH ,
İsminden isim verdi,
“Mahmud” dedi sana,
“Ahmed, Muhammed”dedi…

Senden önceydi,
Kureyşilerin Arûbe gününde Ka’b bin Lüey seslendi Mekkelilere,
“Hareminizi süsleyip gereken saygıyı gösterin, ona tutunun,
Yakında büyük bir haber gelir,
Biz farkında olmadan nimet perdelerini üzerimize salar,
Bilinmez hangi mekan ve andan peygamber Muhammed gelir,
Haberler getirir yüce yaradandan…”

Senden önceydi,
ALLAH , deden Hazreti İsmail’in kaybolan su kuyusunu ,
Bir başka deden Abdülmuttalib’e buldurdu.
Önce zemzeme kavuştu Kabe,
Cemre düşmeden baharı gördü harem,
Sen daha doğmadan tohumlar toprağı deldi,
Sen daha doğmadan Mekke’ye baharın geldi…

Senden önceydi,
Ay yüzlü iki yiğit Allah’a kurban adandı,
Biri Hazreti İsmail’di diğeri Abdullah,
Göklerin ve yerin sahibi kabul etti ki,
Birinin canına karşılık semadan koç,
Diğerininkine Mekke vadilerinden yüz deve,
Sen İsmail’den tevekkül,Abdullah’tan huydun,
Sen iki kurbanlık babanın oğluydun…

Senden önceydi,
Beni Zühre kabilesinin en asil , en şerefli kızı gelin olmuştu,
ALLAH’ın ona ne ihsan edeceğini bilmeden,
Ama önce ne karanlıklar yaşayacağını bilmeden,
Gül kokulu yavrusunu ve ona doyamayacağını bilmeden gelin olmuştu,
Adı kıyamete kadar anılacak tertemiz dillerle,
Adı Vehb’in kızı Hazreti Amine…

Ve sen doğdun ya Resulallah,
Yıldızlar denizinden Mekke’nin dağlarına yağan yağmurla,
Güneşi , burçları söndüren bir nurla,
Mekana heybet,zamana rahmet,aleme sürurla,
Sen doğdun ya Resulallah,
İklimlerin sultanı yepyeni bir baharla,
İnsanlığa şeref , yetime gurur,öksüze onurla,
Sen doğdun efendim,
Dünya senin beşiğin, sema senin tülündür,
Sen annenin gülüsün, annen senin gülündür,
Artık seninleydi insanlık,
Alıp verdiğin ilk nefeste bile,
Köleler özgürlüğe kavuştu seninle,
Doğumunu müjdelediği için kölelikten kurtuldu Süveybe,
Sana bakan gözler büyüklüğüne şahit kılındı,
Şifa Hatun tüm dünyayı saran nurunu gördü…

Seninleydi insanlık,
Ebâ Eyyub el Ensari , kendisine gönderdiğin yemeklerde parmaklarının değdiği yeri öğrenip oradan yerdi,
Seninleydi Zeyd Bin Desine,
Hani Reci vakasında esir düşmüştü,
Müşrikler yaylarını çekmiş bekliyorlardı,
Oklar Zeyd’i gösteriyordu,
Dediler ki : “Zeyd doğru söyle,
Şimdi senin yerinde Muhammed olsaydı,
Sen de ailenin yanında olsaydın,
Bunu istemez miydin?”
Hazreti Zeyd dedi ki:
“Salın oklarınızı , zaman kaybetmeyin,
Çünkü Resulullah’ın şu anda bulunduğu yerde,
Ayağına bir diken batmasını,
O’na acı vermesini bile istemem.”
Ve yaylar bırakılmış , oklar Zeyd’i şehit etmişti…

Seninleydi ümmetin seçilmişleri genci ve yaşlısıyla,
Erkeği ve kadınıyla hep seninleydi,
Hani Ümmü Ümare vardı ya Resulallah, Nesibe Hatun,
Atının üzerinde , elinde kılıç ve simsiyah giymiş,
Yüzünü öyle örtmüş ki sadece gözleri görünüyor,
Onun için buyurmuştun ki:
“Uhud günü ne zaman sağıma soluma baksam ,
Beni korumak için çarpışan Nesibe’yi görüyordum.”
Seninleydiler ve her şey güzeldi,
Gece gündüz,
Yaz kış,
Sıcak soğuk hepsi birdi,
Yaşamak ve ölmek seninle güzeldi,
Senden sonrası yoktu,
Senden sonrası geceydi , kıştı ve soğuktu,
Abdullah bin Zeyd vefat haberini alınca şöyle dua etmişti:
“ Ya Rabbi artık benim gözlerimi âma kıl,
Her şeyden çok sevdiğim peygamberimden sonra,
Dünyada bir şey görmek istemiyorum.”
Duası kabul olmuş , gözleri ama olmuştu,
Teselli etmek için gelenlere şöyle demişti:
“ Ben o gözleri Resulullah’a bakmak için istiyordum,
O’nun vefatından sonra ceylanların gözlerine sahip olsam ne çıkar?”

Ya Resulallah,
Hani Uhud’da miğfer yanağına batınca,
Ebu Ubeyde bin Cerrah , onu dişleriyle çekmiş,
Bu yüzden ön dişleri kırılmıştı,
Senden sonra sahabe efendilerimiz demişti ki:
“ Bir insana ön dişlerinin olmaması yakışmaz,
Ama Ebu Ubeyde’ye öyle çok yakışıyordu ki,
O ne zaman gülse biz Uhud’u hatırlar,
Resulullah’ı anar ve ağlardık…”

Senden sonrası da gitti ya Resulallah,
Senin iyilerin, senin vefalıların ,güzellerin, cömertlerin, gariplerin,
Senin gibi yaşayıp senin gibi ölenlerin.
Zaman döndü dolaştı ve bizi buldu,
Şimdi senden ve ashabından uzakta , dünya nimetlerinin ortasındayız,
Ahlakın dilimizde var ama hayatımızda yok,
Kimi örnek aldık ki ne şükrümüz var ne hamdimiz,
Ne dirliğimiz var ne birliğimiz,
Kime benzedik ki biz , konuşmaktan yaşamaya fırsatımız olmuyor,
Bize yine örnek ol ya Rasûlallah,
ALLAH âline , ashabına benzetsin bizi,
ALLAH Ehli Beyt’ine benzetsin bizi,
ALLAH kamil insan etsin bizi,
Bugünkü halimizin sebebi ya Rasûlallah,
İmanımız sağlam fakat sayımız az,
Kırk olunca Kabe’ye,
Üç yüz on üç olunca Bedir’e,
Bin olunca Uhud’a gideceğiz,
Senin ardında biz de varız,
Ama henüz bir buçuk milyarız,
Ya Resulallah,
Bizim için korktuğun hali yaşıyoruz,
Evet biz en çok olduğumuz gündeyiz,
ÇOKUZ AMA YOK HÜKMÜNDEYİZ…


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.