Abdullah Tamamlar-Padişahlığı On Yıl Olan Ülke
Rivâyet olunupdur bu hikâyet
Ki var aksâ-yı Hind’de bir vilâyet
İderler bir kesi şâh-ı cihândâr
Olur on yıl tamâm onlara hod kâr
Kaçan bulur nihâyet ‘aşr-ı kâmil
Onu ma’zûl ederler onda hâsıl
Soyarlar hil’atin tâcın alırlar
Yine evvelki şâlın giydirirler
Onu bir sandala koyarlar ol ân
Biner onun ile bir nice merdân
Ki vardır onda bir hâlî cezîre
Katı mûhiş makâm u gâr-ı tîre
Velâkin çok sibâ’ u mûr u mârı
Akârib bî-nihâye yok şumârı
Bulardan gayrı yokdur onda zî-rûh
Olur her kim ki varır onda mecrûh
Ulaşdırırlar onu ol makâme
Kimesne nâmın anmaz tâ kıyâme
Bu vahşetle kalısar anda tenhâ
Anın hâlini ancak bile Mevlâ
Çü kişver şehsiz olmaz dinle hâli
Bu dem yola bakarlar ol ahâlî
Kaçan yoldan gele bir şahs-ı mechûl
Onu şâh idinirler sağ u ger sol
Çıkarırlar gedâlık kisvetinden
Giyer zerrîn-i şâhî hil’atinden
Semend-i devlete binüp hemânî
Ururlar başa tâc-ı husrevânî
Şu resme kim düzülmüş resm-i şâhân
Anı icrâ ederler ana ol ân
Getirirler onu âhir serâye
Şeh olur anda a’yân u gedâye
Anın olur cevârî dahi gılmân
Neye kim mâlik idi şâh-ı pîşân
Olur on yıl bu üslûb üzre mağrûr
Sonunda ‘azl iderler misl-i mezkûr
Sürûrun ödemez sonra sübûru
Kıyâmına onun değmez hurûru
Be-âhir itdiler bir şâhı ma’zûl
Yola bakarlar idi sağ u ger sol
Göründü bir şebah şekl-i gedâda
Gelir yorgun u argın ol fütâde
Yine ‘âdetce istikbâl u ı’zâm
Kılup itdiler ana hâli i’lâm
Didi şâhlık kanı kandan gedâlık
Düşer mi hîç gedâya muktedâlık
Beni kon hâlime itmen cefâyı
Ki ben dîbâya virmezem ‘abâyı
Didiler vâcib olmuşdur bu ibrâm
Zarar görme kabûl it kılma ârâm
Kabûl itdi be-âhir hâh u nâ-hâh
Serâya geldi oldu cümleye şâh
Tasarruf eyledi hep zîr ü bâlâ
Ana râm oldular a’lâ vü ednâ
Çü vâkıf oldu ol ‘âdetlerine
Teemmül kıldı hâlin yandı sîne
Tefekkürle çerâğ-ı ‘aklı rûşen
Bakup her kûşeyi seyr itdi ahsen
Bu dem cem’ eyleyüp erkânı derhâl
Birin birin bulara sordu ahvâl
Ki n’olmuşdur o dem şâh-ı mukaddem
Ne itmişdir ‘amelden benden akdem
Beyân itdiler anın sîretinden
Cezîre içre âhir hasretinden
Dedi hâtırda bu iş oldu peydâ
Cezîreyi varup kılam temâşâ
Çü âhir olacakven onda ‘âkif
Gerekdir kim olam ben ana vâkıf
Didiler bu işi ey şâh-ı ekrem
Kimesne etmedi hîç senden akdem
Didi vârid durur emr-i mutâ’ım
Ki ola ol husûsa ıttılâ’ım
Eğerçi tahta geçmiş nice nâdân
Meâli kılmamışlar hergiz iz’ân
Tedârik oldu pes şâh ile huddâm
Gemilerle varıldı anda encâm
Görür nefsinde onu vahşet-âbâd
Ne hâne var ne şenlik ferd-i efrâd
Sibâ’ u dahi hayyât u akârib
Dolu her köşesi ‘aksü’l-me’ârib
Görür ol yerde şâhân-ı ‘ızâmı
Bedenler hâk olup kalmış ‘ızâmı
Derûnu yandı nice ibret aldı
Velî açmadı onu kalbe saldı
Yine ‘avdet edüp çün geldi tahta
Diler dâim ire taht ile bahta
Mühendisler getirdi nice üstâd
Derûnunda olanı itdi irşâd
Ki yapıla cezîre içre me’vâ
Ola ‘azlinde ona cây u mesvâ
Yapıldı pes sarây-ı hûb u matbû’
Uruldu köşe köşe sakf-ı merfû’
Akıtdılar hem enhâr u hıyâzı
Düzetdiler beher sû hoş riyâzı
Kuruldu mezâri’ bâğ u bustân
O dem gönderdi kullar hem kenîzân
Dahi esnâf-ı hayvândan mevâşî
Tedârik itdi ola nân u aşı
Tenâsül itdi gılmân u kenîzân
Tamâm bir şehr ü bâzâr oldu ol ân
Cezîre içre pes çok cavk-i ‘âlî
Olup cem’ oldu evlâd u ahâli
Demâdem hoş metâ’ı şâh-ı dânâ
Ana göndermedeydi ol tüvânâ
Şu resme eyledi kalmadı noksân
Ana varmağa iverdi dil ü cân
Alup vasfın onun âyendesinden
Olurdu dem-be-dem cûyendesinden
Çü müddet yetdi oldu anda ma’zûl
Çıkardılar sarâydan oldu mahzûl
Çıkarup hil’atin şâh-ı cihânın
Geyirdiler donun yine gedânın
Kodular zevrak içre vefk-i mu’tâd
Fenâ şeklinde gerçi leyki dil şâd
Sefîne çün kenâra kıldı ârâm
Anı karşıladı gılmân u huddâm
Ki göndermişdi anı gelmeden ol
Anı bilmişdi bir bir görmeden ol
Elinde armağan dilde tehiyye
Dilerler ideler şâha hediyye
Cezîre sahnına çün kim kodu pâ
Nisâr itdiler anda çok hedâyâ
Çıkardılar yine şâl-i gedâyı
Geyirdiler libâs-ı pâdişâyı
Rikâbın tutdular bindi semende
Teferrüc iderek bâğ u çemende
Serâyına gelüp irişdi tahta
Henûz irdi sa’âdet birle bahta
Hikâyetten haber aldın mı cânâ
Bu ahbârdan eser duydun mu cânâ
Rumûzun anladın mı bu edânın
Ki hasb-i hâlidir şâh u gedânın
Ezel bâğında idi rûh fâhir
Fenâ tîhinde çün oldu müsâfir
Beden mısrına çün oldu mürûru
Anı şâh itdiler buldu gurûru
Çü buldu bunda huddâm u hazâin
Dahi her köşesinde çok defâin
El ayak göz kulak sâir cevârih
Derûnda ‘akl u fikrinden kavârih
Buları çünki buldu râygâne
Tasarruf kıldın anda eblehâne
Müebbed fikr edüp tâc u kabâyı
Virirdin nefse dâim müştehâyı
Bu şâhlıkda geçinsen sâl ü eyyâm
Be-âhir bulısar devrânı encâm
Bu hil’atden olursun onda ‘ârî
Kefen bezden giyisersin izârı
Koyarlar zevrâk-ı tâbûta nâçâr
Kılarsın anda efgân ile bin zâr
Mekân ola sana âhir cezîre
Ki kabrin olısar ol çâh-ı tîre
Ne mûnis ne firâş u ne çerâğın
Ne yastık ne lihâf u ne yarağın
Garîb-i nâ-tüvân u müflis-i zâr
Görünmez kimse hîç ez-yâr u ağyâr
Ne hâdim var ne bevvâb u ne hod zâd
Muhassal her cihetden vahşet-âbâd
Ne revzen var ne der vardır ne derbân
Ne dâye var ne evlâd u ne gılmân
Nihâyet yok velî mûr ile mâra
Göriserdir varanlar ol diyâra
Bu üslûb üzredir çün kabr-i tîre
Ki muhtâc olısarsın bir hasîre
Tedârik birle eyle onu âbâd
İşitdin nice kıldı şâh-ı irşâd
Düriş gönder ona türlü metâ’ı
Ki tâ çekmeyesin anda sudâ’ı
Kaçan olsan beden tahtında ma’zûl
İdeler zevrâk-ı tâbûta mevsûl
Ulaşdıkta sefîr-i kabre tâbût
Ne ki gönderdin anda buluna kût
Pes istikbâl ide a’mâl u tâ’ât
İrişe sana envâ’-ı ‘atıyyât
Ki anı itmiş idin evvel irsâl
Bulasın gerçi geçmişdi meh ü sâl
Yapılmış bulasın onda serâyın
Doğa evrâd u ezkârından ayın
وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِۜ
Vemâ tükaddimû li enfüsiküm min hayrin tecidûhu indallah.
(Kendiniz için önceden ne hayır yaparsanız Allah indinde onu bulacaksınız)
Bunu mi’yâr edin her kâr-ı hayra
Bulursun sıdkını vardıkda kabre
Abdullah Tamamlar
Sitemizde sanatçıya ait toplam 50 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.